12 Eylül döneminde Mamak Askeri Cezaevi’nde açlık grevine giren isimlerden biri olan Mustafa Kartal, 106 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven ve eylemini “Çözüm arayışı noktasında bedenini açlığa yatırmıştır” diye tanımladı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, 106 gündür açlık grevinde. 12 Eylül’ün karanlık günlerinde işkence ile anılan Mamak Askeri Cezaevi’nde kalan dönemin Devrimci Yol üyelerinden Mustafa Kartal, cezaevi koşullarına karşı açlık grevine giren isimlerden biriydi. Kartal, açlık grevinin 106’ncı gününe giren Leyla Güven ile eyleminin anlamını değerlendirdi.
‘İnsanlık dışı uygulamalar yapılıyordu’
Mamak Askeri Cezaevi’nde fiziksel işkencenin yanında kimliksizleştirme, siyasal kişilikleri bitirme, tek tipleştirme politikalarının uygulandığını hatırlatan Kartal, bu politikalarla kendilerine dayatılan ikilemi “O koşullarda ya kimliğini, kişiliğini, onurunu, siyasal duruşunu tamamen inkar edip, teslim olacaksın ya da onurlu bir duruşla öleceksin. Başka şansımız yoktu” sözleriyle ifade etti. O dönem Mamak ile birlikte Diyarbakır ve Metris cezaevlerinde insanlık dışı uygulamaların yapıldığını vurguladı.
‘40 gün sürecek olan açlık grevimize başladık’
Cezaevlerinde o dönem yaşananların insanlık onuruna ve hasiyetine uygun şeyler olmadığı için dillendirmenin zor olduğunu dile getiren Kartal, açlık grevlerine neden ve nasıl başladıklarını ise şu sözlerle anlattı: “Teslimiyetin dayatıldığı cezaevi koşullarında bizler kuyunun dibine atıldık. Ya o kuyuda yok olacaktık ya da o kuyudan çıkacaktık. Ya ölecektik ya da insanca, onurlu bir şekilde direnecektik. Böyle bir süreçte yan koğuştan kadınların slogan seslerini duyduk. Kuyunun karanlığında görünen güneş, kadınların sloganı oldu. Bu şekilde 40 gün sürecek olan açlık grevimize başladık.” Grevin daha ilk günü yoğun bir baskı ve şiddetle karşılaşsalar da eylemlerine devam ettiklerini belirten Kartal, baskı ve işkence nin artması üzerine sürdürdükleri açlık grevini 32’nci gününde ölüm orucuna dönüştürdüklerini anlattı.
‘Toplumsal gelecek için yaşar’
Açlık grevine giren bireyin eylemiyle ortaya çıkardığı anlamı ise, Kartal şu sözlerle tanımladı: “Kişi kendisinden sıyrılıp değerleriyle, ideolojisiyle bütünleştiği zaman o beden artık ben olmaktan çıkar, toplumsal gelecek için yaşar. Sayın Leyla Güven, böyle bir süreçte kendisinden sıyrılmış, değerleriyle bütünleşmiş, önderlik ile bütünleşmiş ve önderliğe uygulanan uluslararası komplo sonrası tecrit ile birlikte çözüm arayışı noktasında bedenini açlığa yatırmıştır.”
‘Güven ve tutukluların talebi dillendirilmeli’
Yine “Türkiye ve Ortadoğu’da, Öcalansız ne ekonomik ne siyasal ne de sosyal anlamda bir dönüşüm sağlanamaz” diyen Kartal, görmemezlikten gelinmeye çalışılsa da bunun bir gerçeklik olduğunu vurguladı. Bu misyonundan dolayı Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini kaydeden Kartal, “Tecride karşı insanların bedenlerini ölüme yatırması, o insanların kararlılığını, savundukları değerlerle bütünleştiklerini gösteriyor. Doğru bir tavır, doğru bir yaklaşımdır” dedi. Bu noktada ise özellikle sol, sosyalist muhalefete önemli bir sorumluluk ve görev düştüğünü vurgulayan Kartal, bu sürecin iyi okunup, buna göre tavır geliştirilmesi, Leyla Güven ve cezaevlerindeki tutuklularının talebinin dillendirilmesi gerektiğini belirtti.
Kaynak: MA