Tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 106. gününe giren Güven’e destek açıklaması yapan Martina Anderson, ‘Avrupa Konseyi ve CPT harekete geçmeli. Sayın Öcalan’ın hakkını savunacağız’ dedi
PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yıllardır uygulanan tecridin ortadan kaldırılması için açlık grevi eylemini başlatan Leyla Güven’in eylemi 106. gününe girerken ardından cezaevlerinde aynı taleple başlatılan açlık grevi direnişi ise 68. gününde. Yine aynı taleplerle Strasbourg’ta başlatılan açlık grevi 67., Birleşik Krallık Galler Bölgesi’nde açlık grevine başlayan İmam Şiş’in eylemi 67., Hewler’de açlık grevine giren Nasır Yağız’ın eylemi ise 93. gününde. Açlık grevi eylemcileri tecrit kaldırılana kadar eylemlerinden vazgeçmeyeceklerini söylerken eylemcilerle dayanışma açıklamalarıda her geçen gün artıyor. Önceki gün Leyla Güven’i evinde ziyaret eden İrlanda Sinn Féin Partisi’nden Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Martina Anderson, Mezepotamya Ajansı’na (MA) tecrite ilişkin açıklama yaptı. 13 Ocak’ta yaptıkları ziyaret ardından Öcalan üzerindeki tecrit ve açlık grevlerine ilişkin uluslararası düzeyde çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Anderson, Güven’in tahliye edilmesi üzerine ikinci ziyareti gerçekleştirdiğini söyledi. Anderson, Öcalan’ın 2011 yılından bu yana avukatları ve ailesi ile görüştürülmemesinin hukuksuz olduğunu kaydetti. Leyla Güven’in sağlığı noktasında endişeli olduğunu ifade eden Anderson, “Kararlılığından dolayı da çok etkilendim. Leyla Güven ile birlikte 315 kişi daha açlık grevi eyleminde. Leyla’nın mesajı uluslararası alanda Türkiye’nin üzerinde bir baskı oluşturarak, sadece tecride yönelik hukukun uygulanmasıdır. CPT’ye, Avrupa’ya, Avrupa Konseyi’ne çağrısı bu yönlü. Avrupa Birliği şu an Türkiye’yi Hukuk ve demokrasinin uygulanmadığı bir ülke olarak ilan etmiş durumda. Bizim de uluslararası alana çağrımız; Leyla Güven’in sağlık durumu ciddi bir durumda. O yüzden ayağa kalkmamız ve ses çıkarmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘Talep karşılanabilir’
İrlanda’da 1981 yılında yapılan açlık grevi eylemlerini hatırlatan Anderson, “Leyla Güven’in talebi karşılanabilecek bir talep. 1981 yılında İrlanda’da olan açlık grevlerinin nasıl sonuçlandığını biliyorum. Bunun sonucunun acı verici olduğunu da biliyorum. O yüzden farklı bir biçimde de sonuçlanabilir. Leyla Güven’in talebi, insan hakları ve uluslararası hukukun burada uygulanmasıdır. Bu talebe saygı duyuyorum. Avrupa’yı, Avrupa Konseyi ve CPT’yi harekete geçmeye çağırıyorum. Türkiye hükümetinin kendi yasalarını uygulaması, Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüştürülmesini istiyorum” dedi.
‘Güven’in yanındayız’
Hayatının 13 buçuk yılını cezaevinde geçirdiğini söyleyen Anderson, “Ben İngiliz cezaevinde kaldım ve daha sonra Kuzey İrlanda’ya sürgün edildim. 13 buçuk yılın ardından barış sürecinde serbest bırakıldım. O yüzden cezaevlerindekilerin durumunu çok iyi biliyorum. Cezaevindekilerin barış sürecinde nasıl güçlü bir rol oynayabileceğini çok iyi biliyorum. Bu nedenle gerçekten bir barış süreci yürütülmek isteniyorsa, devletin sadece kendi yasalarını uygulaması yeterli. Nasıl herkese uygulanıyorsa, İmralı Adası’nda da uygulanması gerekiyor” şeklinde konuştu. Anderson, Leyla Güven ile yaptığı görüşmeden etkilendiğini ifade ederek, duygularını şöyle aktardı: “Leyla Güven’in yanındaydım, ellerini tutmaya çalıştım. Çok endişelendim ve duygulandım. 55 yaşındaki bir kadının iradesi ile 70 yaşındaki biri için yaptığı eylem karşısında çok etkilendim.” Gerçekleştirdiği ziyaret ardından Leyla Güven ve açlık grevi eylemcilerinin sesi olacaklarını, Leyla Güven’in talebini savunacaklarını vurgulayan Anderson, “Tüm uluslararası hukukta olduğu gibi nasıl ki tüm tutsakların avukat ve ailesi ile görüşme hakkı varsa, Sayın Öcalan’ın da bu hakkını savunacağız” diye belirtti.
‘Tecrit kaldırılmadan vazgeçmeyeceğiz’
Onlarca cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklu 68 gündür açlık grevinde. Çeşitli cezaevlerinden tutuklular ailleleri, avukatları aracılığıyla ve yazdıkları mektuplarla dışarıya direnişi büyütme çağrısı yapmaya devam ediyor. Mart 2018 tarihinde tutuklanan ve 3 yıl ceza alan Sinan Gökçe 16 Ocak tarihinden bu yana Bursa H Tipi Kapalı Cezaevi’nde süresiz dönüşümsüz açlık grevinde. Tecridin bir insanlık suçu olduğunu ifade eden Gökçe, “Hukukta herkese eşit yaklaşılmalıdır. Tecridin kaldırılması, müzakerelerin başlamasıyla açlık grevini bitiririm. İnsanlar barış içinde birlikte yaşar” diye belirti. Bursa H Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve açlık grevi direnişinde olan Mehmet Yalçınkaya da 28 Aralık 2018 tarihinden bu yana açlık grevi eylemini sürdürüyor. Yalçınkaya şunları belirtti: “Şuan ki süreçte vicdani olarak halkıma karşı sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştığım için çok mutluyum. Halkımızın bu coşku ve var oluş yaklaşımları, ayrıca arkadaşların destek ve moralleri benim daha iyi olmamı sağlıyor. Tecrit kalkmadan eylemi bitirmem” Yine aynı taleplerle Bursa H Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan tutuklu Mehmet Şirin Baycu, “Bu tecrit demokraside, barışta, özgürlükten yana olan ve ezilen halklara uygulanan bir tecrittir. Kendisine insanım diyen herkesin bu tarihi süreçte bir demokrasi cephesi oluşturarak, burada yer almaları zorunlu hale gelmiştir” dedi.
‘Eylemimizin bilincindeyiz’
Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan Gürbet Öztürk, Hacire Çay, Emrecan Demir, Enes Adlım, Harun Ölmez ve Selim Keği, cezaevi idaresinin direnişlerini kırmaya çalıştığını ancak mutlak tecrit ortadan kalkmadan direnişlerinden vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Kendilerine B1 vitaminlerinin verilmediğini avukatı aracılığıyla duyuran tutuklu Gürbet Öztürk, “Eylemimizin bilincindeyiz. Önderliğimiz için değil organımızı bütün bedenimizi feda etmeye hazırız. Ailelerimize ve kamuoyuna çağrımız var. Alanlara çıksınlar. Sonu ne olursa olsun kararlıyız ve inançlıyız” diyerek duyarlılık çağrısında bulundu. Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 67 gündür açlık grevinde olan Cihan Tamur, ailesi aracılığıyla talepleri karşılanana kadar eylemine son vermeyeceğini aktararak “Leyla Güven’e bir şey olmadan, cezaevlerinden cenazeler çıkmadan adım atılsın. Bu anlamda tüm kamuoyu, tutuklu aileleri, annelerimiz bir araya gelip sesimizi tüm dünyaya duyurmalı” çağrısında bulundu.
‘Sorumlu cezaevi müdürleri’
Elazığ 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Metin Serhat ve beraberindeki Harun Alkan, Musa Candemir 16 Aralık 2018 tarihinden bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde. Aynı cezaevinde bulunan İsa Eşsiz, Murat Ergen, Ergül Tuncay da 5 Ocak’tan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde. Ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde moral ve motivasyonlarının yüksek olduğunu belirten Metin Serhat, “Son 2 haftadır eylem nedeniyle üzerimizdeki baskıları arttırdılar. Bizi yormak ve bıktırmak istiyorlar. Yarın öbür gün sağlık açısından bir sorun yaşarsak bunun sorumlusu cezaevi idaresi ve doktorlarıdır. Her şeye rağmen biz tecridi kırmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı. Silivri 5 Nolu L Tipi Cezaevi’nde 26 Aralık’tan beri açlık grevinde olan Zafer Sağlam ise daha önce de Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla 2017 yılında 14 gün açlık grevine girmiş ardından bedenini ateşe vermişti. Bedenini ateşe verdiği için önümüzdeki ay duruşması olan Sağlam, geçen hafta ailesi aracılığıyla şunu iletti: “Ben bu ateşi yaktım, bu kez söndürmeye kimsenin gücü yetmeyecek, tecrit kırılacak.”
‘Onların talebi Kürt halkının talebidir’
Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan 6 tutsağın süresiz-dönüşümsüz devam eden açlık grevi bir ayını geride bıraktı. Oğlu Salih Kutluk da açlık grevinde olan Fatma Kutluk, tutsakların taleplerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Anne Kutluk oğlunun ismini listede gördükten sonra açık görüşe gittiğini söyleyerek, “Onlar haklı, insancıl bir talep için açlık grevine girdiler. Onların istediği bütün Kürt halkının istediğidir. Çocuklarımızın talepleri bir an önce kabul edilsin. Talepleri kabul edilsin, onlar orada grevde olana kadar biz de dışarıda direnişte olacağız” dedi.
‘Suskunluğumuz öldürür’
Balıkesir Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan ve 48 gündür açlık grevinde olan Mikail Mungan’ın Şırnak’ta yaşayan ailesi, eylemlerin son bulması için taleplerin yerine getirilmesi çağrısında bulundu. Cezaevinin uzak bir kentte olmasından kaynaklı uzun bir süredir oğlunun görüşüne gidemediğini aktaran anne Emine Mungan, geçtiğimiz hafta yaptığı telefon konuşmasında oğlunun moralinin yerinde olduğunu söyledi. Anne Mungan, bir an önce taleplerin yerine getirilmesini isteyerek, tek isteklerinin barış olduğunu ifade etti. Baba Mehmet Mungan ise, eyleme ilişkin “çocuklarımızın arkasındayız” mesajı verdi. “Bizim suskunluğumuz bunları öldürür” diyen Mungan, “Cezaevlerinden cenazeler çıkmadan tecrit kırılmalı. Gerekirse biz de açlık grevine gireriz. Korkunun bir faydası yok” dedi.
‘Talep kabul edilene kadar çoğalacağız’
Açlık grevi eylemcilerinin tek taleplerinin tecridin kaldırılması olduğunu dile getiren tutuklu yakınları ölümlerin olmaması için taleplerin derhal kabul edilmesini istedi. Tutuklu yakınları çağrıların sadece Kürt halkına değil Türk halkına da olduğunu ifade ederek tecridin kaldırılmasının halklar yararına olacağını vurguladı. Tekirdağ F Tipi Cezaevinde bulunan Yakup Kaymaz’ın (22) annesi Perişan Kaymaz açlık grevi nedeni ile oğlunun görüş yasağı aldığını ifade ederek “Bedenlerini ölüme yatıran bu çocuklar sadece benim değil herkesin çocuğudur. Barış için bu tecridin kaldırılması şarttır” dedi. Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde oğlu Ramazan Çeper’in 68 gündür açlık grevinde olduğunu söyleyen baba Abdulgafur Çeper de “Tecrit kaldırılmazsa Allah bir gün bunların cezasını onlara soracaktır. Bakın müslümanlıkta hak ve hukuk önceliklidir. Ama bugün ne hak vardır ne de hukuk. Bugün eğer bunlara rağmen iktidar destekleniyorsa herkesin kendine ben Kürt müyüm diye gerçekten sorması gerekir. Bakın milletvekillerinin yaptığı eylem biz ailelere de çocuklarımıza da moral oldu. Ama bunlar yetmez halkın daha fazla bu meseleye çocuklarına sahip çıkması gerekir” dedi.
Sanatçılar: Direnişi direnişimizdir
Aralarında sanatçı, sinemacı ve tiyatrocuların bulunduğu kadınlar, Leyla Güven’i, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin Bağcılar Mahallesi’nde bulunan evinde ziyaret etti. Ziyarette, Kürt sanatçılar Mizgin Tahir ve Özlem Gerçek, Leyla Güven için şarkılar seslendirdi. Kadınlar Leyla Güven ile sohbet ederek, daha sonra fotoğraf çekti. Ziyaret ardından konuşan Kürt sanatçı Mizgin Tahir, Leyla Güven’in kadın mücadelesine öncülük ettiğini belirterek, kadınların Leyla Güven’den güç aldığını söyledi. Leyla Güven’in sürdürdüğü açlık grevi eyleminin zulme ve emek sömürüsüne karşı bir eylem olduğunu dile getiren Tahir, “Bu direniş çok şeffaf bir direniş. Bu nedenle Leyla Güven’i kutluyoruz ve eylemi karşısında saygıyla eğiliyoruz. Direnişi, direnişimizdir” dedi.
HABER MERKEZİ