Halkların Demokratik Partisi Seçim Beyannamesi’ni açıkladı. Büyük insanlık yürüyüşlerini yerelden başlattıklarını söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Kentlerimizi kazanırsak saray rejimi çözülecek ve mutlaka kaybedecektir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Ankara’da 31 Mart Yerel Seçim Beyannamesi’nin açıklanıp, gösterilecek adayların tanıtılacağı programda konuştu. İlk olarak konuşan Buldan, HDP için “yardığı beton duvarın içinden filizlenerek çıkan çiçek gibi, baskı duvarlarını yıkan, aşan ve halkların umudu olan bir çınardır” dedi. Buldan, “Biz bizi yapan zalimlerin karşısında boyun eğmeyişimiz, diz çökmeyişimizdir. Sivas’ta Pir Sultan gibi, Dersim’de Seyit Rıza gibi, Amed’de Mazlum gibi, Kızıldere’de Mahir gibi, darağacında Deniz gibi” diye belirtti.
‘Mutlaka başaracağız, mutlaka kazanacağız’
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı başlattığı açlık grevinin 101’inci gününde olduğunu hatırlatan Buldan, “Onu ve direnişteki tüm yoldaşlarımızı saygı ve sevgi ile selamlıyor, önlerinde eğiliyoruz” diye konuştu. Buldan, “Tarih 101 gündür direnişe tanıklık ediyor. Aynı zamanda bu sese kulak tıkayan zalimlerin küçüklüğüne de tanıklık ediyor. Leyla bu direnişiyle çoktan kazandı bile. Umudu büyüttü, yaşamı büyüttü. Umudu yaşam kıldı, yaşamı umut kıldı. İşte bu umut bizi barışa, özgürlüğe ve adalete mutlaka götürecek, mutlaka başaracağız, mutlaka kazanacağız” dedi.
‘31 Mart seçimleri büyük fırsat’
Kadınlara seslenen Buldan, “Bu dünyayı değiştirecekse ancak kadınlar değiştirir. Faşizmi yıkacaksa ancak kadınlar yıkar. 31 Mart seçimleri büyük fırsattır. Kentlerimizi yönetmek, radikal demokrasiyi yerelden başlatmak biz kadınların mücadelesiyle olacaktır. Korkmayalım, boyun eğmeyelim, başarımıza odaklanalım değerli kadınlar” diye belirtti. Siyasi iktidarın savaş mermilerini insan yaşamından daha değerli gördüğünü vurgulayan Buldan, “Halkı pazar kuyruklarında yoksulluğa mahkum eden bir iktidar var. İşte bu nedenle diyoruz ki bu iktidarı yerelden başlayarak geriletmemiz yeni bir yaşam alanı açmamız gerekir. Kentlerimizi kazanırsak saray rejimi çözülecek ve mutlaka kaybedecektir” ifadelerinde bulundu.
‘Kentler bizimdir’
“Bu zulüm mutlaka sona erecektir” diyen Buldan, şöyle konuştu: “Bu nedenle büyük insanlık yürüyüşünü yerelden başlatıyoruz. Karanlığın yerine aydınlığı, hukuksuzluğun yerine adaleti, gaspçılığın yerine halk iradesini, nefretin yerine sevgiyi, savaşın yerine alın terini yüceltmek için bu yola çıktık. Ya Me Ye dedik halka ait olanı gaspçı kayyumların elinden kurtarıp bu halka iade etmek için yola çıktık. Bu halkı durdurmak için ittifaka karşı halkın ittifakıyla boş çıkaracağımıza inandığımız için bu yola çıktık. Bizden ve bu iradeden koruyorlar. Korkmakta haklılar çünkü kaybedecekler. Onların kaybetmesi halklarımızın kazanması demektir. Tüm Türkiye halkları bilmelidir ki Roboski’nin kaderi birdir. Ağıtlarımız gözyaşlarımız acılarımız birdir. Türkülerimiz, halaylarımız, semahlarımız yan yana omuz omuzadır. O halde mücadelemizi de yan yana omuz omuza vermeliyiz. Özgür bir yaşamı oluşturmak bizim elimizdedir. Bunu başarabiliriz ve başaracağız. Nazım’ın dediği gibi hep beraber güzel ve güneşli günler göreceğiz. Ezilen halklarımız asla yalnız değilsiniz, asla alternatifsiz değilsiniz. Çünkü HDP’miz, büyük çınarımız var. Saraylar onların olsun meydanlar bizimdir. Kentler bizimdir, toprak su çiçek bizimdir. Onlar bizi bekliyor. Haydi hep beraber ya me ye diyelim ve bizim olanı almaya gidelim. Bizim olanı almaya gidelim ve alalım. Tüm adaylarımıza ve halkımıza şimdiden başarılar diliyorum yolumuz yolunuz açık olsun diyorum. Hızır hepimizin yardımcısı olsun diyorum.”
‘Direndikçe mücadelemiz büyüyor’
Ardından konuşan Eş Genel Başkan Temelli, “Mutlak tecridi bitirmek için 101 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven yoldaşımıza devrimci dayanışma ve mücadele duygularımızı bir kez daha iletiyorum. Bu ülkede demokrasi ve özgürlüğün hakim olması için bedenini açlığa yatıran bütün yoldaşlarımıza Selma Irmak, Sebahat Tuncel ve Nasır Yağız şahsında hepsini selamlıyorum. Onlar direndikçe mücadelemiz büyüyor” diye belirtti.
‘Ülkede fikir özgürlüğü yoktur’
Bugün 15 Temmuz darbe kalkışmasından 20 Temmuz OHAL darbesinden bugüne kadar 170 yayınevi, medya kuruluşu kapatılmıştır. 200’den fazla gazeteci tutsaktır. Bu ülkede basın tecrit altındadır. Bu ülkede fikir özgürlüğü yoktur. Fikrini beyan edenler cezaevindedir. Sosyal medya paylaşımlarından bile binlerce insan cezaevindedir. Bugün bu ülke de demokratik siyaset tasfiye edilmektedir. Demokratik siyaset içinde mücadele edenler bugün cezaevindedir.
‘Talimatla hareket eden bir yargı var’
Binlerce yoldaşımız cezaevindedir. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş şahsında tüm yoldaşlarıma sevgilerimi saygılarımı yolluyorum. Hukuksuzluk her yerde, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiştir. Talimatla hareket eden bir yargı vardır. AİHM kararlarının bile tanınmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu otoriter rejim faşizmi kurumsallaştırmaya ve bu rejimi sürekli kılmaya çalışıyor. Bu iktidar yönetemiyor. 17 yıldır yanlışta ısrar etmelerinin sonucunda büyük bir çöküntü ile karşı karşıyayız. Yönetemiyorlar 80 milyonluk bir ülkenin gıda sorunu 80 kamyon ile çözmeye çalışan bir iktidar bu ülkeyi nereye sürüklediğinin fotoğrafını bize sunuyor. Sabah akşam HDP’yi suçlayarak, düşmanlaştırarak ve ötekileştirerek kendisi ve bakanlarıyla HDP’ye saldırı başlatmış durumda. Ama bilmiyor ki ne kadar saldırırsa saldırsın HDP ne diz çöker ne baş eğer. Barış ve demokrasi mücadelesine dün olduğu gibi bugün de aynı kararlılıkla devam edecektir.
‘HDP kazanınca herkes kazanacak’
İşte tüm bu akıl tutulmasına hep birlikte 31 Mart’ta dur diyeceğiz. Unutmayın yoldaşlarım HDP kazanınca kadınlar, gençler, inşaatlarda, tekstil atölyelerinde çalışan emekçiler kazanacak, Çukurova’nın Karadeniz’in tarım emekçileri kazanacak. HDP kazanınca hiçbir hukuki bağlayıcılığı olmayan KHK ile ihraç edilenler, EYT’liler, atanmayan öğretmenler kazanacak. HDP seçenektir. Türkiye halkları seçeneksiz değildir. HDP barış demokrasi Türkiye’nin geleceği için seçenektir. 31 Mart’ta hep birlikte bu seçeneği var edeceğiz. Biz çoğulcu, laik, herkesin eşit ve birlikte yaşadığı bir cumhuriyeti, demokratik cumhuriyeti kurmak için geliyoruz. Bütün yetkileri bir adama devreden anayasaya karşı demokratik bir anayasayı var etmek için geliyoruz. Gelin demokrasi zemininde buluşalım gelin hep birlikte faşizme karşı, AKP-MHP blokuna karşı güç birliği yapalım ve 24 Haziran’da yarım bıraktığımız işi 31 Mart’ta tamamlayalım. Radikal demokrasi perspektifimiz ile yerellerde yerinden yönetim anlayışımızla, katılımcı bütçe anlayışımızla geçmişten gelen birikimlerimizi geleceğe akıtarak özgür yarınları var edeceğiz. Yerel demokrasiyi güçlendireceğiz. O yüzden de diyoruz ki; Amed Ya Me Ye, Mardin Ya Me Ye, Kars Ya Me Ye, Türkiye Ya Me Ye.”