Üç konuda kombinasyon seçenekleri altıyı geçmez. Domates-açlık, açlık-mermi, domates- mermi, mermi-açlık, mermi-domates, açlık-domates olabilir. Bunların üçünü yan yana düşünmek de mevcut Türkiye’nin hali olarak mümkün olur. Seç beğen.
Birincisi; eğer derdin domates ise mermiyi almaz, domates alırsın, ikincisi, derdin mermiyse domatesi satar mermi alırsın. Üçüncüsü; derdin domates ise niye açsın? Derdin açlıksa niye mermi alırsın, mermi domates ise neden açsın?
Bu kombinasyon seçeneklerinden her gün birini öne çıkaran tek adam sistemi toplumun aklıyla alay etme, aşağılamaya devam etme siyasetini sürdürüyor. Artık karar vakti. Türkiye Cumhuriyeti 1946’da çok partili sisteme geçtiğinden bu yana AKP de dahil 67 hükümet kuruldu, 10 darbe yapıldı. 1960 darbesi, 1971 darbesi, 1980 darbesi, 1993 Tansu Çiller-Demirel darbesi, 1997 Çevik bir darbesi, 2002 Ecevit darbesi ve AKP çıktı. AKP de Ekim 2014 çöktürme darbesi ve 15 Temmuz 2016 kontrollü darbeden kontrolsüz OHAL’e, Kayyum darbesi, silahlandırma darbesi (yola koyuldu). Eskiden on yılda bir darbe yapılırdı, şimdi iki yılda bir yapılıyor.
Her seçim ‘bizi kandırdılar, yalan söylediler…’ söylemleri kadın katliamı, çocuğa taciz, tecavüzü, doğanın talanı, yoksulluk, açlık, halkları, inançları imha, yıkım, gözyaşı ve savaşı durdurmaya yetmiyor. Yalana karşı mücadele etmek yalan söyleyerek devletleşen hükümetin işi değil, olsaydı yalan söylemezdi. Şeffaf olsaydı, devlet olmazdı.
Bu bilindiğine göre, çok geç kalmadan mermiyi satın almasına karşı çıkar domates alma mücadelesi verirsin. Fazla seçenek yok, yani ya sen mermiyi aç bırakırsın ya mermi seni aç bırakır.
Tek adam açıkça meydana çıktı sordu, ‘… domatesçiler, biberciler, patlıcancılar, merminin fiyatını biliyor musunuz?…’ Yani yine açıkça sivri biber füze, domates bomba, patlıcanın F-16, S-300-400 olduğunu bilmiyor musun dedi. Ve yine dedi ki, ‘17 yılda 6 genel seçim, 3 referandum, 3 darbe, 3 yerel seçim yaptım, dördüncüsü yolda. Bu seçimde ‘gönül belediyeciliği’ dedim ki gönüllüm yoksa kayyumu zorla romantikleştireyim, biliyorsun her seçim savaş propagandasını da böyle yaptım. Savaş Mesihi benim. ‘
Her sabah ülkenin bir komşusuna füze, mermi, bomba yağdırıyor. İmhayı, işgali romantikleştiren ‘bir gece ansızın cebine, canına girebilirim’ yeni yorumuyla faşizmi ‘romantize’, açlığı ‘modernize’ ede ede, üstüne üstüne geliyor. Suyu, toprağı, dört mevsim güneşi olan ülke, dur demek için ‘seni iyi anladık, mermi istemiyoruz’ demenin zamanı geçmiyor mu (?)