Tanzim satış mağazaları halka sebze ya da meyveyi ucuza ulaştırma yöntemi diye lanse edilse de konu daha derindir. Konuyu daha kolay anlamak için biraz geçmişe gitmek gerekir. Bu geriye gidişle inşasına yeni yeni başlanılan başkanlık sistemi ile karşılaşırız. Başkanlık sistemi deyip geçmek bizi yanlışa götürür. Tekliği esas alan ulus devletin inşasında son adımlardan olan başkanlık sisteminin son rötuşları yapılmaya başlandı. Sistem inşası o günden bu güne hep bu sürecin gündem dışında kalması için yapay gündemler yaratıldı. ABD’li rahip, sosyetik hoca ve günümüzde sebze terörü.
Ülkede siyasi ve sivil muhalefette inşaya tam destek vermektedir. Merkezi iktidarın yarattığı sunni gündemleri işleyerek aslında halkı da bu uyutma işlemine davet ederek bunu desteklediler. Başkanlık sisteminin inşasının en önemli ayaklarından biri de sermayenin de yeniden inşasıydı. Ve bunun için sermayenin de el değiştirmesi gerekiyordu. Tüm sektörlerde yapılmaya çalışılan sermayenin devrinden sonra nihayet sıra tarım alanına geldi. Tarımda arazi toplulaştırmalar yapılarak küçük üreticinin bitirilmesi için çalışıldı.
Suyun elli yıllığına barajlar yoluyla sermayeye devri ile sulamanın bile parayla olması için yasa yönetmelikler hazırlandı. Yerel tohumun satışının ve tohum alım-satımının sertifika dışında yasaklanması, destekleme politikalarıyla küçük üreticinin rekabet gücünün elinden alınması, topraksız tarım yapılmasının teşvik edilerek toplumun toprakla bağının kesilmesine kadar birçok konuda tarımsal üretimin sermayeye devri planlandı. Bu geçiş sürecinde de yerel üretim gittikçe azaldı, azalınca fiyatlar arttı. Tanzim satış meselesi kısa süreli sadece gündemi değiştirmek adına yaratılmış sunni bir gündemdir.
Altyapısı, planlaması olmayan, basına da çare ve gözdağı olarak yansıyan yetersiz ve plansız bir çalışmadır. Cumhuriyet dönemi kurulan kamu iktisadi teşekkülleri, kooperatif ve birliklerin yeni sermayeye devri ve yetki devri ile halkın bir nebzede olsa sağlıklı ve ucuz gıda ulaşımı bitirildi. Oysa ki iktidarın temel amacı yeterli, ucuz ve sağlıklı gıdaya ulaşılmasını sağlamak olmalıdır. Kır yaşamının bitirilerek; tarım alanlarının imar, maden ve enerji şirketlerine devri için sermaye desteklenmektedir.
Ucuz ve sağlıklı gıda diye bir kaygı taşınmazken, göstermelik olan pahalılık üzerinden endüstriyel tarım üretimleri; GDO’lu, hibrit ve sağlıksız gıdaların sofraya ulaşımı da sümenaltı edilmektedir. Tarımsal üretim bu kadar düşmüşken ve üretim araçları gıda egemenlerinin elindeyken, bütüncül sömürü yöntemi de güçlendirilmiş oldu. Mazot, gübre, nakliyenin ve verginin düşük olmasının tek başına yeterli olamayacağını bilmek gerekir. Farklı ağızlardan farklı çözümler gündeme taşınsa da çözüm kapitalist moderniteden kopmak, uzaklaşmak, demokratik ve ekolojik temelde yaşamı yeniden inşa etmekle mümkün olacaktır.
Tanzim satış yerine, küçük-geçimlik ekonomi modeli desteklenerek bunu daha geniş platformlara ulaştırabilecek kooperatifler ve birlikler kurulmalıdır. Sermayenin herhangi bir şekilde giremediği tarım alanları oluşturulmalıdır. Tarımsal üretimi yapan ile ona ihtiyaç duyanlar arasında direk bir ağ kurulması gerekir. Doğa ve bireyi metalaştırmayan tarım politikalarının hayat bulması ile doğal ve ekolojik tarım buna bağlı olarak da ekolojik yaşam mümkün olacaktır.