AKP hükümeti atacağı bazı adımları veya girişimleri kimi ağızları kullanarak duyurduğu biliniyor. Bu bağlamda kendisine sufle verilen bilgileri Hürriyet gazetesindeki köşesinden yazan Abdulkadir Selvi, yeni bir bilgi daha kaleme aldı. Ancak kaleme aldığı bu bilgi aslında AKP hükümetinin programında zaten yer alıyordu. AKP iktidara ilk geldiği ilk yıllarda Cargill’i yasallaştırmasıyla birlikte açıkça ortaya konmuştu. Selvi’nin yazdığı sufle yazısında, artan gıda fiyatlarına karşı AKP hükümeti, ‘kalıcı çözüm üretebilmek’ amacıyla yeni bir sistem kuracağını ve büyük şirketlerin tarım sektörüne girişlerinin önünün açılacağını yazdı.
Selvi, nükleer santral, baraj, köprü vb. projelerin ihalesine giren (Cengiz vb. gibi) büyük şirketlerde olduğu gibi, sözleşmeli tarımla güçlü sermayenin sektöre girmesinin ve seracılığın termal su kaynaklarının olduğu bölgelere yayılmasının amaçlandığını, bunun için termal su kaynaklarının paylaşımı ve hazine arazilerinin kiralanması üzerinde çalışıldığını belirtti. Sanayideki KOBİ’ler gibi, tarımda da TOBİ’lerin oluşturulacağını yazdı.
Seralara 2 yıl ödemesiz 7 yıl vadeli ve düşük faizli kredi müjdesinin çiftçiyi pek ilgilendirmediği ise şu cümlelerden anlaşıldı, “Muşamba ya da naylonla yapılan seralar yerine sıfır faizli krediler verilerek modern seraların kurulması teşvik edilecek. Yaş sebze ve meyvede çürüme ve nakliye sisteminden kaynaklı kayıp oranını azaltmak için nakliyenin soğutma sistemine sahip araçlarla yapılması sağlanacak. Finans ve kredi kolaylığı getiren lisanslı depoculuk hızla yaygınlaştırılacak. Hallere yeni sermayenin girmesine dönük düzenleme yapılacak” bunu kimler yapacak derseniz tabiiki büyük sermaye.
AKP iktidarını ya da onun muktedirlerini eleştiren herkese terörist yaftası yapıştırmak artık o kadar kolay ki! Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın ‘gıda teröristleri mutfağa giremeyecek’ sözleri ile müjdelediği kredilerde üst meblağın 10 milyon lira olması ve bu kredi için de teminat istenecek olmasından çıkarılacak tek sonuç, Selvi’nin suflesini yaptığı konuyla birebir ilintili. Yani konu çiftçiyi değil sermayeyi ilgilendiriyor. Çiftçiyi ilgilendiren yanı ise daha vahim! AKP iktidarına yakınlığı ile bilinen ve bu yakınlığın açıkça görülebildiği Ethem Sancak ile dönemin Tarım Bakanı arasında geçen şu diyalog bugünün özeti gibi: “Tarım, köylüye bırakılmamalı”
Ethem Sancak’ın, Mehdi Eker’in Bakan olduğu dönemde çıkarılan mera kanununa ilişkin, “Bu kanun çıktıktan sonra petrolden de önemli zenginliğimiz olan meralarımızı el birliği ile işleriz, bunları servete dönüştürürüz” sözleri bugün atılan ve her geçen gün büyüyeceği beklenen tarımsal üretimlerin tamamının şirketlere devredileceğinin ilk diyaloglarıydı. Mehdi Eker’in şu sözlerini de hatırlamakta fayda var, “Ya köylüler şirketleşecek ya da şirketler tarım yapacak.” Tarım arazilerinin toplulaştırılması, miras hukukunda değişikliğe gidilerek tarım arazilerinin miras yoluyla bölünemeyeceğine yönelik çıkan yönetmelikler tarımın şirketlere verilme adımlarında birer mihenk taşları.
Soğan depolarına baskınlar yaparken yine kafalarında şirketleşmenin hazırlıkları vardı. Halkın çıkarlarını korur gibi yaptıkları her hamle sermaye çıkarına yol açma hamlesiydi. Lisanslı depoculuk uygulamasının zorunluluk haline getirilmesi tüm tarımsal üretimin sermaye tarafından kontrol edilerek çiftçilerin ‘sözleşmeli tarımla’ şirketlerin birer kölesi haline getirmek başlıca hedefleriydi. Yozgat’ta bir köyde tarım arazileri toplulaştırıldı ve tüm arazi bir şirkete 25 yıllığına kiralandı. Şimdi köyün genç erkek ve kadınları şirketin eline geçen bahçelerde ve tarlalarda yövmiyeci olarak çalışmakta.
Uygulanan tarım politikalarının toplamı köylünün tarım üretiminden uzaklaştırılmasını sağladı. Et, saman, buğday, patates, soğan vb. ithalatların tamamı çökertme planlarının bir parçasıydı. En son ortaya çıkan domates, biber, patlıcan gibi ürünlerdeki fiyat artışlarından da yararlanmayı hedefleyen iktidar seçimlere yönelik, güya halkın çıkarlarını koruduğu izlenimi yaratılmaya çalışırken asıl hedefleri olan tarım üretiminin sermaye eline devredilme sürecinin son hamlesi için aradığı zemini buldu ve hızlıca adımlarını atmakta. Selvi’nin suflesindeki hikayenin özeti, bundan ibaret. Emperyalist kapitalist sistemin AKP’yi iktidarda tutan desteğinin temel nedeni, sermaye yararına bu tür oyunları iyi oynayabilmesi ve oyunları pratiğe çevirebiliyor olmasında gizli.. .