Soçi’deki Üçlü Zirve Toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası yapılan açıklamada Putin ve Ruhani, El Nusra’nın İdlib’deki varlığına dikkat çekerek bölgenin temizlenmesi ve Şam kontrolüne geçmesine vurgu yaptı.
Suriye konusundan ortak mekanizma kuran Rusya, İran ve Türkiye devlet başkanları, dördüncü ‘Üçlü Zirve Toplantısı’ dolayısıyla bir araya geldi. Türkiye’nin kontrolündeki İdlib’de hakimiyetin El Nusra/Heyet Tehrir el Şam’a geçmesi nedeniyle uzun bir dönemdir gerginliğin hakim olduğu sahada Türkiye’ye İdlib’deki mevcut durumun devam ettirilemeyeceği uyarılarıyla gidilen zirvede ilk önce ikili görüşmeler yapıldı. Zirve öncesinde açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, “İdlib’de teröristler var. Teröristlerle asla müzakere yapmayacağız” şeklindeki sözleri doğrultusunda zirvenin ana gündemi İdlib ve anayasa taslağı oldu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin başkanlığındaki heyetler arasında yapılan görüşmenin ardından taraflar canlı yayında kısa açıklamalarda bulundu. Rus lider Putin, Erdoğan ile ikili görüşmelerinde, bu görüşmeyi izleyecek olan üçlü Rusya-Türkiye-İran zirvesinin, Suriye’deki çözüm arayışları için yeni bir itici güç olacağına inandığını söyledi.
Putin, Erdoğan’a hitaben şu ifadeleri kullandı: “Astana sürecinin garantör ülkelerinin dördüncü zirvesini gerçekleştireceğiz. (Bu zirvede) Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki durumun normalleşmesi sürecine, hem sahada hem de Suriyeliler arasında diyalog sağlanması amacıyla gösterilen siyasi-diplomatik çabalar kapsamında yeni bir itici güç sağlayabileceğimize inanıyorum.”
Putin üstü kapalı uyardı
Ortak masada karşılıklı yapılan toplantıda Erdoğan’a hitap eden Putin, “Tüm problemler hala çözülmüş değil, fakat aynı şekilde aktif, iyi koordine edilmiş ve uyumlu bir biçimde çalışmaya devam edersek ve uzlaşma arayışını sürdürürsek, o zaman kuşkusuz ki bizi başarı bekler” dedi.
Erdoğan Kuzey Suriye’yi hedef aldı
Erdoğan ise konuşmasında, İdlib’deki çözüm için gayret gösterdiklerini savundu ve sözü Kuzey ve Doğu Suriye’ye getirerek, “PYD/YPG Münbiç ve Fırat’ın doğusundan temizlenmeden Suriye’nin bütünlüğü sağlanamaz. Suriye’de güvenli bölge fikrini milli güvenlik kaygılarımızı gidermeye hizmet ettiği ölçüde biz de destekliyoruz. Bu fikre Rusya’nın da olumlu yaklaşmasından memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu.
Zirveye cumhurbaşkanı Hasan Ruhani liderliğinde katılan İran tarafı da hem Rusya hem de Türkiye heyetleriyle ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ardından üçlü zirve toplandı.
Putin’den ‘güvenlik’ vurgusu
Üçlü zirve öncesi bu kez üç lider kameraların karşısına geçti. İlk olarak sözü alan Putin, El Nusra öncülüğündeki HTŞ’nin büyük bölümünü kontrol ettiği İdlib’deki duruma dikkat çekti. ”İdlib’de teröristlerin varlığına tahammül gösteremeyiz. Buradaki terör yuvasının yok edilmesine ilişkin adımları değerlendirmemizi öneriyorum” ifadesini kullanan Putin, Kuzey ve Doğu Suriye’deki ‘güvenlik’ sorunlarının ülkenin bütünlüğü ve egemenliği temel kabul edilerek çözülmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Ruhani: El Nusra çıkmalı
İran Cumhurbaşkanı Ruhani de Putin gibi İdlib’deki duruma dikkat çekti. ”İdlib bölgesinin yüzde 40’ını elinde bulunduran El Nusra grubu bu bölgeyi terk etmeli” diyen Ruhani, Hama ve Humus’ta da adımlar atılması gerektiğini belirtti. Ruhani, İdlib anlaşmasının bölgede önemli bir soruna da yol açabileceğini söyleyerek, ”El Nusra grubu bölgeden çıkmalı” dedi.
”Suriye’nin doğusu ve kuzeyi de uluslararası camiayla işbirliği yapmalı” diyen Ruhani, Kürtlerin Suriye ulusunun ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Kürtlerin de hakları korunmalı. Türkiye’nin bu konudaki endişelerini de anlıyoruz. Bu noktada endişelerin giderilmesi için Suriye’nin meşru hükümetiyle işbirliği yapılmalıdır. Suriye ile Türkiye arasında bir Adana Anlaşması var. İran ve Rusya olarak üzerimize düşeni yapacağız. Türkiye ile Suriye arasındaki bağları güçlendirmek istiyoruz.”
Erdoğan ‘Astana ruhu’ dedi
En son söz alan Erdoğan ise kritik bir dönemde çok kritik bir zirve icra edildiğini belirterek, ”8 yıldır bombaların altında hayata tutunmaya çalışan Suriye halkı bizden kalıcı siyasi çözüm yolunda sevindirici haberler bekliyor. Bugüne kadar yaptığımız 3 toplantıda da beklentileri boşa çıkarmadık. Tüm sıkıntılara, provokasyonlara rağmen Astana ruhunu kararlılıkla muhafaza ettik. Altını çizerek ifade etmek isterim ki Astana platformu, Suriye’de akan kanın sona ermesi için en başarılı girişimdir” ifadelerini kullandı.
Liderler toplantıdan sonra da açıklamalarda bulundu.
Putin
Putin, Suriye’de barışın sağlanması ve Suriye’nin yeniden ıslah edilmesi için olumlu koşullar sağlandığını belirterek, şunları dile getirdi: ”Sadece siyasi yöntemlerle siyasi çözüm mümkün olabilir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması şarttır. Sadece Suriyeliler kendi geleceğini belirlemelidir. Bugün anayasa komitesinin en hızlı şekilde faaliyete başlaması konusunda çalışmalarımızı değerlendirdik. anayasa komitesine katılacak isimler konusunda çalışmalar yaptık. Eminiz ki, Suriye’de siyasi çözüm sürecinin ilerletilmesinin Şam’ın Arap ülkeleriyle ilişkilerini ilerletmesini de sağlayacaktır. Özellikle terörle mücadele ile ilgili faaliyetlerimizi değerlendirdik. İdlib’deki mutabakat konusunda değerlendirmeler yaptık. Biz eminiz ki, Suriye’de ateşkesin sağlanması terörle mücadeleye zarar vermemeliydi. İdlib’deki çatışmasızlık bölgesi geçici bir tedbir. Teröristlerin saldırıları karşılıksız kalmayacaktır.”
Ruhani
”Bugün çok faydalı, açık ve net bir toplantı oldu” diyen Ruhani, şunları söyledi: ”Terörizmle mücadelenin gereğiyle ilgili vurgu yapıldı. Çatışmanın azaltılması ve garantör birliklerin bölgede olması geçici olacaktır. İdlib, Suriye’nin bir parçasıdır ve temizlenmesi lazım. Çok endişemiz var ve tedirginiz. Hepimizin Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve Suriye Kürtlerinin haklarına önem vermemiz lazım. Aynı şekilde, teröristlerin yok olması ve Türkiye’nin güvenliğine de önem vermeliyiz.”
Erdoğan
”Suriye’de barış ve istikrar ortamının tesisi yönünde yürüttüğümüz çalışmaları gözden geçirildi” ifadesini kullanan Erdoğan da şunları söyledi: ”İdlib başta olmak üzere, Suriye’de ateşkesin sağlanması da ana gündemlerimizden biriydi. Suriye halkı özellikle İdlib’de hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz yeterince acı çektiler. Çok ciddi bedeller ödediler. Ne İdlib’de ne de Suriye’nin başka bölgelerinde yeni insani krizler istemiyoruz. Türkiye, sahanın zorluğuna rağmen sükunet için olağanüstü çaba harcamıştır. Rejimin ateşkese uyması yönündeki beklentilerimizi de mevkidaşlarıma ilettim.
Görüşmede, ABD’nin Suriye’den çekilme kararını da değerlendirdik. Sayın Trump’ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece önemlidir. Çekilme sürecinin PYD ve DEAŞ’ın dolduracağı bir güç boşluğuna mahal vermemelidir. ABD’nin çekilme sürecinde Rusya ve İran’la koordinasyona önem veriyoruz. Kurulacak güvenli bölge de terör örgütlerinin büyüyeceği bir alan olarak görülmemelidir. Güney sınırımızda terör koridoru oluşmasına izin vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Adana Mutabakatı çerçevesinde geleceğimizi planladığımızı ifade etmek istiyorum.”
ABD’nin Koalisyon Gözlem Gücü hamlesi
Konuşma sonrası soru-cevap kısmına geçildi. ABD’nin Kuzeydoğu Suriye’de Koalisyon Gözlem Gücü’nü konuşlandıracağını NATO’da görüşeceği sorusuna liderler cevap verdi. Erdoğan, soruya şu yanıtı verdi: ”ABD’nin geri çekilme ifadeleri Trump’a ait ama Trump’ın mesai arkadaşlarının aynı görüşleri paylaşmadığını görüyoruz. Söylendiği anda bu adım atılmış olsa çok daha fazla mesafe alınmış olurdu. Atılacak adımların, Astana sürecinin takipçisiyiz. İsteğimiz, İdlib’te terör örgütlerine oyun alanı bırakılmamalıdır”
Putin ise soruya ”Trump’ın oldukça aktif bir şekilde çalıştığını biliyoruz. Seçim kampanyasında verdiği sözleri yerine getiriyor. Bu ABD siyasi hayatında nadir olan bir şey. İleride durumun ne olacağını bilemeyiz fakat bu çekilmenin eninde sonunda gerçekleştirileceğini ümit ediyoruz” şeklinde cevap verdi.
ABD’nin çekilmesi ile ilgili hiç iyimser değiliz” diyen Ruhani ise şunları ifade etti: ”ABD, Suriye’den tamamen çıkarsa bu Suriye halkı için mutluluk verici bir haber olacaktır. Önemli olan geçen 20 yılda bölgemizde her zaman bozucu rol oynamıştır. Hiçbir zaman ABD’nin rolü pozitif, olumlu bir rol olmamıştır. Her zaman görüyoruz ABD’nin yaptıkları ne ABD halkı ne bölge halkı lehine oluyor. ABD ne yapmak istediğini bilmiyor. ”
İdlib’i bekleyen son
Suriye’de siyasal, diplomatik ve askeri gelişmeler, 2019 yılında çok yönlü bir şekilde yoğunluk kazandı ve sahadaki tüm aktörler hamle ve karşı-hamlelerini sıklaştırdı. Bu hamle ve karşı-hamlelerin daha da sıklaşacağı bir sürece de giriliyor. 2016’nın ortalarından beri Suriye sahasındaki iki büyük aktör ABD ile Rusya arasında ikili oynayan ve bu oyundan konjonktürel de olsa kimi kazanımlar elde eden Türkiye, ABD’nin çekilme kararı sonrası bocalıyor. Şimdi Rusya’nın İdlib’i temizleme planı ile ABD’nin ‘güvenli bölge’ planı arasında tercih yapmak zorunda kalan Türkiye, kimi kartlar öne sürse de ana kartını Kürt karşıtlığı oluşturuyor. Bu doğrultuda Rusya’nın gündeme getirdiği Adana Mutabakatı karşı hamlesine de “İşimizi görür, zaten Esad’la alt düzeyde görüşüyoruz” yanıtı veren Ankara, Suriye’den gelen “Teröristleri besleyen ülke ile asla pazarlık yapmayız” açıklamasıyla bu plandan da şimdilik vazgeçmiş görülüyor.
Suriye’deki silahlı grupların Türkiye eliyle tasfiyesinin toplantı serileri olan Astana ve Soçi görüşmelerinde şimdiye kadar tasfiye edilen tüm gruplar İdlib’e toplandı. Birkaç gün önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Türkiye’nin İdlib konusundaki taahhütlerini yerine getirmediğini dile getirdi. İran Dışişleri Bakanı Cewad Zarif de benzer sözleri dile getirdikten sonra, “İran ve Rusya’nın Türkiye ile Suriye rejimi arasında arabulucu olabileceğini” belirterek, Soçi masasının gündemini önceden belirlemiş oldu.
İdlib meselesi 23 Ocak’taki Erdoğan-Putin görüşmesinin de temel gündemiydi. Ancak o görüşmeden sonra Türkiye’nin ABD ile “güvenli bölge” görüşmesi olduğu için Putin, Türkiye’yi elinden kaçırmamak için biraz daha zamana oynamayı yeğledi. Diğer bir neden de Suriye krizinin başına ülkeye cihatçı ihraç eden ederek “oyun kurucu” olduğunu sanan Türkiye’nin gelinen noktada bu cihatçı grupları temizlemek için çok kullanışlı bir aparata dönüşmesi.
Edinilen bilgilere göre, Erdoğan bir önceki görüşmede Putin’e “Yerel seçimlere kadar İdlib’e dokunmaması için ricada bulundu.” İdlib’in tamamıyla El Nusra öncülüğündeki Heyet Tehrir El Şam’a bırakılması ve hükümet medyasının İdlib konusundaki tutumuna bakıldığında da İdlib’e operasyonun önüne geçilemeyecek, sadece zamanlaması için kimi itirazlar var.
Zaten El Kaide Lideri Eymen El Zavahiri de geçtiğimiz hafta yayınladığı ses kaydında, El Nusra’yı Türkiye’ye güvenmeleri konusunda eleştirmiş ve operasyonun yakında yapılacağını dile getirmişti. Taliban’ın fikir adamlarından Hani Sibai de cuma hutbesinde benzer ifadelerde bulunarak, İdlib’e operasyonun an meselesi olduğunu belirtmişti.
Astana’nın diğer bileşeni İran’ın da İdlib’e yerleşmemesi ve Suriye’nin batı sınır hatlarından uzak durması için yoğun bir tazyik, başta ABD ve İsrail olmak üzere Batı ülkelerinden de var. Bu da operasyonun gecikmesinde Türkiye’ye nefes aldıran bir durum.
HABER MERKEZİ