Dünyada ABD ve Kanada’da yaşananların açığa çıkması sonucu dünyanın birçok ülkesinde yaşayan halkların tepkisi sonucu Kaya gazı ve kaya petrolü üretimi yapılamazken Türkiye bu üretimleri büyütmeye hazırlanıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, İstanbul Silivri’de bulunan TPAO Batı Çeltek-1 Kuyusu ve Batı Değirmenköy 4-5 Kuyuları ateşleme (flare) töreninde kaya gazı ve kaya petrolü üretimleri amacıyla açıklamalarda bulundu. Dönmez açıklamasında, “Trakya’da klasik olmayan yani unkonvansiyonel yöntemle (unkonvansiyonel: hidrolik kırma yönetimiyle kaya gazı ve petrolü çıkarma) arama çalışmalarına bu sene hız vereceğiz. Benzer şekilde Güneydoğu’da da ‘unkonvansiyonel’ usullerle petrol üretimiyle ilgili çalışmalarımız da var. Gerek TPAO’nun gerekse faaliyet gösteren diğer özel sektör şirketlerinin çalışmalarındaki temel amacımız klasik olmayan yöntemle üretimi gerçekleştirerek bunu ticari hale getirmek ve yurt dışındaki bilgi ve tecrübeyi buraya taşımaktır” dedi.
Şirketler kolları sıvadı
Türkiye coğrafyasında, Diyarbakır ve Trakya bölgesinde zengin rezerv alanları olduğu açıklamaları her gün yinelenerek tekrarlanmakta. Bu amaçla her iki bölgede dünya enerji devlerine ve yerli uzantılarına sondaj ve işletme lisansları verildi. Diyarbakır’da Schell firması ve TransAtlantic Petroleum sondaj çalışmaları ve gaz üretimine başlarken TransAtlantic Petroleum ve alt şirketi olan Kanadalı Valeura Energy’nin bağlı ortaklığı olan Thrace Basin Natural Gas (Türkiye) Co. Trakya’da uzun süredir bu işlem gerçekleştirmekte. Ayrıca Çin Devlet Petrol Şirketi CNPC’nin iştiraki Greatwall Drilling Company ile birlikte İhlas Holding AŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aynı amaçla Diyarbakır bölgesinde bu üretime başlamak için hazırlanmaktadır. Bu süreçlerin Türkiye’de görünür olarak büyümemesinin nedeni suya olan yoğun ihtiyaç ve petrol ile gaz fiyatlarının uzun süre düşük seviyelerde olmasıydı. Bu amaçla Silvan Barajı inşa edilirken Trakya’nın sularıda tarım yok edilerek enerji şirketlerine verilme çalışmaları sürmektedir. Son dönem petrol fiyatlarındaki artışla birlikte bu süreçlerin büyüyeceği beklenirken, Bakan Dönmez’in açıklaması ile kaya gazı ve kaya petrolü üretimlerinin yoğunlaşacağı anlaşılmıştır.
Kaya gazı ve petrolü
Bir kaya gazı veya kaya petrolü sondajında birçok kimyasal ve kum eklenen su, yerin 2 ila 5 bin metre altına ortalama 15-20 kez basılır. Bir basımda ortalama 18 bin metreküp su kullanılmaktadır. Bir kuyu için toplamda yaklaşık 300 bin metreküp su kirletilerek yerin altına basılır ve bu yolla yeraltı suları yani akiferler tamamen kirlenirken çevresindeki yaşam da yok olur. Yeraltına basılan, zehir halini almış su ile karbon kayaçlar yatay sondajlarla patlatılır ve açığa çıkan gaz veya petrol yukarıya alınır. ABD’de kaya gazı şirketleri ile çiftçiler arasında ‘su savaşları’na neden olan bu süreçlerde birçok bölgede yer altı suları kullanılamaz hale geldiği bilinmekte ve bu bağlamda ABD’li belgeselci Jose Fox’un hazırladığı ‘Gasland’ belgeseli tüm bu süreçleri çıplak gözle görünür hale sokmuştur. Yerin altına basılan zehirlenmiş su yeraltında bulunan ağır metallerle birleşip akiferlere sızar ve suları geri kazanılamaz biçimde zehirler.
Arz’a yolculuk
Yeryüzünü betona boğan, her yanı kirletip yaşanmaz hale getirenler yeni zenginleşme kapısı olarak yerin altını oymaya yani arz’a doğru yolculuğa başladıkları bir dönemde yapılan kaya gazı anlaşmaları yer altındaki gözenekli yapıya hapsolmuş, derinliklerdeki kayalara sıkışmış metan gazının hidrolik patlamalar ve kimyasal ile doldurulmuş suyla çıkarılması anlamına geliyor. Sermaye çevrelerince olağanüstü bir gelişme olarak yansıtılan kaya gazı çıkarılmasının depremlerde artışa, yeraltı su rezervlerinin kirlenmesine ve iklim değişikliklerine yol açacağı ise bilinçli biçimde yok sayılıyor.
Tam bir ekolojik yıkım!
Eski Enerji Bakanı Taner Yıldız yaptığı bir açıklamada kaya gazı çıkarımına karşı olası protestolar için uyarıda bulunarak; “Şayet protesto olursa bunun doğalgaz ithalat lobisiyle alakalı olduğuna hükmedeceğim” sözleri sürecin nasıl ilerleyeceğini gözler önüne seriyordu. Ancak bu sözlerin sermaye gözüyle ifade edilen sözler olduğu belli. Ekosistemin yok edilmesi pahasına yürütülen bu süreçte, kaya gazı ve petrolü üretimi temiz su kaynaklarını hem tüketip hem de son damlasına kadar kirletecek. Kaya gazı üretimi tarım topraklarını en ileri düzeyde tehdit edip, bulunduğu bölgede tarım üretimini yapılamaz hale getirecek. Çeşmelerimizden su yerine gaz ve kimyasala bulanmış akışkan akmaya başlayacak. Tarımsal üretim bölgesi olan Trakya ve Diyarbakır’ın bu özelliğinden vazgeçildiği hem tarım politikalarından hemde enerji politikalarından anlaşılabilmektedir. Bu bölgeler yaşanmaz hale gelince tek çare göç etmek olacak ve bu alanlar bir avuç şirketin ekolojik yıkım üzerinden ceplerini doldurduğu alanlar halini alacak. İnsan dışında kalan canlı yaşamda bundan en ağır biçimde etkilenecek.
EKOLOJİ SERVİSİ