HDP Eşbaşkanı Temelli, aday belirleme sürecinin devam ettiğini belirtti. İttifak konusuna ilişkin yerellerde demokrasi kültürünün daha gelişmiş olduğunu, Ankara’da ise ayrıştırıcı bir dilin kullanıldığını belirtti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, dün Meclis’te bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Temelli, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, HDP’nin 98 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e destek için İstanbul’da yaptığı eylem için “ Yürütürsek adam değiliz” şeklindeki açıklamasına ilişkin, “HDP olarak bu tartışmalara girmiyoruz” dedi. Temelli, “Çok cinsiyetçi bir yaklaşım. Zaten aklı da öyle olan bir bakan. Sanki adam olunca erkek egemen aklıyla kadınlara yönelik şiddet dilini bir kez daha üretmiş olacak. İnsani değerlerden ne denli yoksun olduğu her geçen gün bir kez daha ortaya çıkıyor” dedi.
‘Çözüm talep ediliyor’
Güven’in sağlık durumuna ilişkin Temelli, gazetecilere şu bilgilendirmeyi yaptı: “Son gelen bilgi zor ayakta duruyor artık. Çok çabuk yoruluyor. İyi değil. Bir an önce açlık grevinin sonlanmasını gerçekten istiyoruz.” Açlık grevlerinin sonlanması için tecridin sonlanması gerektiğini belirten Temelli, ”Leyla başkanın talep ettiği şey, aslında mevcut yasaların uygulanmasına dair bir talep. Hukukun gereğinin yapılmasını istiyoruz. İmralı’ya gitmek için Sayın Öcalan’ın avukatları 787 kez başvurdular, hepsi reddedildi. Sayın Öcalan 8 senedir avukatlarıyla görüşemiyor. Hem Leyla Güven hem cezaevlerinde açlık grevinde olanlar, yurt dışında devam eden grevler, Kandıra Cezaevinde Sebahat Tuncel, Selma Irmak’ın açlık grevlerine baktığımızda gerçek anlamda bir çözüm talep ediliyor” diye konuştu.
‘Öcalan da dile getirmiş’
Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile 12 Ocak tarihinde yapılan görüşmede, Öcalan’ın açlık grevlerine ilişkin bir açıklama yapıp yapmadığı sorusuna dair Temelli, “Sayın Öcalan bir açıklama yapmamış. Görüşmenin olma biçimi de iktidarın yaklaşımını göstermesi açısından da önemli. Aile görüşü değil, oradaki kolluk güçlerinin denetimi altında birbirlerini görmeleri diyebiliriz. Sayın Öcalan da dile getirmiş. Bu görüşmenin tecridin sonlandığı anlamına gelmediği konusunda. Sağlığının iyi olduğunu ama bir muhataplığının bu görüşmeyle ortaya çıkamayacağını dile getirmiş” ifadelerini kullandı.
Aday belirleme süreci
Temelli, yerel seçim gündemine dair de konuştu. Birçok yerde aday belirleme sürecini tamamladıklarını belirten Temelli, özellikle batıda aday belirleme sürecine ilişkin son durumu paylaşarak şunları söyledi: “Birkaç ilde daha aday çıkarmama ihtimali yükseliyor. Bu iller bugün yarın sonuçlanır. 12 Şubat akşamı itibariyle sonlanmasını istiyorduk, raporların tamamlanmasını istiyorduk. Ama maalesef uzuyor. Çünkü aday çıkarmama hali söz konusu olduğu zaman bir tek bizim kararımızla biçimlenen bir şey değil. Tüm bu hassasiyetleri göz önüne alıyoruz. Mersin, Antalya ve Hatay’da çalışmalar sürüyor. Mersin, büyükşehir için aday çıkarmama ihtimali olan yerler arasında. Hem Akdeniz hem Toroslar ve diğer ilçelerdeki ciddi oy kaymaları yaşayabilecek bir kent Mersin. Gri bölgesi yaygın bir kent Mersin. Çalışmaların uzama nedeni de bu. Aynı şeyi Hatay için de söyleyebilirim. Yani oy kaymalarının yoğun olabileceği yerler. Bunu dikkate alarak çalışmalar sürüyor.”
Urfa ve Anakara
Temelli, HDP’nin Urfa’da çalışmaların sürdüğünü belirtirken, Ankara için ise çalışmaların uzayacağını söyledi. Temelli, “Ankara’nın bugün yarın açıklanma ihtimali yok. Çünkü Ankara çok daha karmaşık ilişkiler barındırıyor” diye konuştu.
CHP ile ittifak meselesi
CHP ile ittifak meselesine dair Temelli, yerel teşkilatların birbirleriyle görüştüklerini söyledi. Temelli, “Yerellerde daha gelişmiş bir demokrasi kültürü var. Fakat Ankara’da, merkezde özellikle ayrıştırıcı, nefret söyleminin hakim olduğu bir siyaset dili var. Bu bizim tasvip ettiğimiz bir şey değil. Diyaloglar olmalıydı. Bugün gördüğümüz merkezi siyaset HDP üzerinden birbirleriyle konuştukları, HDP’yi düşmanlaştırdıkları siyaseti buradan ördükleri bir şekle bürünmüş durumda. Bu ayrıştırıcı dil sadece HDP’yi değil toplumun bütün kesimlerine sirayet ediyor” dedi.
‘Küskün kitleyi hareketlendirdik’
HDP’nin batıdaki seçim stratejisi ile yeni bir seçenek yarattığını söyleyen Temelli, şunları ifade etti: “Çünkü oy hesaplarına sıkışmış, seçmen olma vasfının ötesinde bir vatandaş olma, hak mücadelesi verme kimliğine bürünmekten imtina eden, siyaset yapamaz hale gelmiş geniş kitlelere, siyaset yapma zeminin yaratılması gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla burada seçenek yaratıyoruz. Eğer biz bunu yaratmasaydık; İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük kentlerde seçmenleri hareketlendirmek, demokrasi mücadelesine katmak çok olanaklı olmayacaktı.”
Belediye meclislerinde temsiliyet
Temelli, aday çıkarmayacakları illerde, belediye meclislerinin olduğunu ve bu meclislerdeki temsiliyete önem verdiklerini söyledi. Temelli, “Cumhurbaşkanlığında ikinci tura kalırken aslında nasıl parlamentoyu biçimlendirdiysek, her yerelinde bir parlamentosu var. Biz oralara aday çıkarıyoruz. O parlamentolarda temsil edileceğiz. Yönetim kademelerinde belki de söz, yetki, karar mekanizmalarında olacağız. Şimdi ikinci turun koşullarını yarattık. Önde olan partinin adayı şimdi artık bizim programımızı, siyasetimizi görmek zorunda. Buna kör kalamaz. Bunun emarelerini de görüyoruz” dedi.
‘Oy mühendisliği yapılıyor’
Sandık güvenliği konusunda muhalefet partileri ile birlikte ortak bir çalışmanın olacağını söyleyen Temelli, özellikle bölgede yapılan seçim hilelerine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Bir oy mühendisliği var. İşin içinde YSK, valisi, kaymakamı var. Hileler açık açık yapılıyor. Şu ana kadar 40 binden fazla tespiti yaparak durdurabildik. Belli yerlerde özellikle küçük yerlerde belediyelerin, muhtarlıkların kaybedilmesi söz konusu olabilir. Çünkü 10 bin tane güvenlik görevlisini bir günlüğüne görevlendirmiş. Bazı yerlerde 10 bin çok ciddi sonuç doğurabilir. Bütün bu hesaplara rağmen maksimum verim alabilecek şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yıkılan kentlerde göç etmiş ve geri dönememiş 220 bin kişi var.”
‘Rejim 2021’den öteye gitmez’
Seçimlerden sonra normalleşme ortamı beklemediğini belirten Temelli, “Çünkü devletin bekası dedikleri aslında rejimin bekası. İktidar kendi bekasıyla devletin bekasını özdeşleştirmeye çalışıyor. Bir normalleşme, yani hukuk devleti olma yönünde bir normalleştirme adımı rejimi sorgulatır. Çünkü bu rejim uydurma bir rejimdir. 2021 yılı gibi erken seçime gidilme olasılığı var. 2019-2020 çok çalkantılı geçebilir. Bu ülkede rejim her krizle birlikte yeniden sorgulanacaktır. Ama 2021’den daha öteye ömrü olabilecek bir rejim değildir. Değişim dönüşüm potansiyelini toplum kendi içinde barındırıyor” değerlendirmesi yaptı.
Kaynak: MA / Diren Yurtsever