Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan HDP Eşbaşkanı Temelli, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki görüşmelerinde ve parti olarak yaptıkları tüm uyarıların bugün bir bir gerçekleştiğini söyledi. Temelli, “‘Bu ateş sadece Kürtleri yakmaz, tüm ülkeyi yakar’ dedik, bugün tüm ülke yanıyor” ifadelerini kullandı.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Temelli, konuşmasına açlık grevindeki tutukluların ailelerinin partilerinin grup toplantısına gelirken polislerce engellenmesine tepki göstererek başladı.
Temelli, Ankara’ın Haymana ilçesinde bekletilen bir otobüsün fotoğrafını göstererek, “Bu direnişin, aynı zamanda devletin içine düştü aczin fotoğrafıdır” ifadelerini kullandı.
Jandarmaların durdurdukları ailelere ‘Bugün Ankara’ya gidemezsiniz’ dediğini aktaran Temelli, “Korku bu denli büyümüştür. Korkunun ecele de faydası yoktur. Biz direnişimizle bu iktidara geri adımı attıracağız. Buradan Leyla Güven’e sözümüz olsun. Mutlaka kazanacağız. Tecridin kırılması için tam 97 gündür Leyla Güven açlık grevinde. Kendi bedenini açlığa yatırarak, ülkenin başına musallat olmuş bu iktidarın maskesini düşürmüştür. Tüm dünyada Erdoğan rejimine karşı nasıl direnileceğini göstermiştir. Yemediği her lokma zalimlerin korkulu rüyasıdır” dedi.
Açlık grevleri
Temelli, 97 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ile cezaevlerinde yayılarak devam eden açlık grevi eylemlerine ilişkin şöyle konuştu: “Leyla Güven, kendi bedenini açlığa yatırarak ülkenin başına musallat olmuş bu iktidarın maskesini düşürmüştür. Leyle Güven tüm dünyada Erdoğan rejimine karşı nasıl direnilebileceğini gösterdi, tek başına bile olsa nasıl direnilebileceğini gösterdi. Tepeden tırnağa inanç ile yoğrulmuş bir kadın yoldaşımızdır Leyla Güven. Yemediği her lokma zalimlerin korkulu rüyasıdır. Bugün cezaevlerinde 300’den fazla yoldaşımız açlık grevinde. Cezaevlerinde açlık grevleri neredeyse 60 güne ulaştı. Onlar da bizim gibi ‘Leyla kadındır, yaşamdır, özgürlüktür’ diyorlar. Nasır Yağız, Hewler’de Leyla Güven’in sesine ses verdi, gücüne güç kattı. 84 gündür açlık grevinde. Açlık grevini, ‘bu halka özeleştirimdir’ diyerek Nasır Yağız devam ettiriyor. Strasbourg’daki yoldaşlarımız 58 gündür açlık grevindeler. Hepimizin hücrelerini harekete geçiren bir tutum içinde mücadelelerini sürdürüyorlar. Sebahat Tuncel, Selma Irmak, Kandıra’da 28 gündür açlık grevindeler. Bizlere ‘açlık sorun değil sessiz kalmayın, yeter’ diyorlar. “
Muhalefete açlık grevleri eleştirisi
Temelli, açlık grevi eylemcilerinin taleplerine dikkat çekerek, verdikleri mesajın önemine değindi. Temelli, “Bu ülkenin açık cezaevine çevrilmesine sebep olan İmralı tecridine ‘sessiz kalmayın’ diyorlar. Bizler de bu açlık ile çığlığa dönen tüm bu seslere kayıtsız kalmayacağız. Söz veriyoruz, tecrit kırılana kadar daha yüksek bağıracağız. Bizi duymak istemeyenlerin kulaklarını sağır edercesine sesimizi yükselteceğiz. Buradan bir kez daha muhalefete de sesleniyorum. Bu direnişi görmezden gelemezsiniz. Bu arkadaşlarımızın, sizlerin de siyaset hakkını kullanması için yaptığı direnişe sessiz kalamazsınız. Türkiye toplumu artık sizden bir ses çıkarmanızı bekliyor. Muhalefet, bu arkadaşlarımızın neden açlık grevine girdiğini sormalıdır. Aslında yanıt açık ve net. Bizlerin yarını daha aydınlık olsun bizler daha mutlu ve özgürlük olalım diye bu mücadeleyi arkadaşlarımız sürdürüyor. Tüm bunların anahtarının da tecridin kırılması ile herkes tarafından dünya tarafından anlaşılmıştır” şeklinde konuştu.
‘Öcalan uyarmıştı’
Temelli, tecridin tüm Türkiye toplumuna yayıldığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Biz ‘Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit ülkeye yayılmak isteniyor’ dediğimiz zaman sesini çıkaramayan siyasetçiler bugün tüm ülkenin bir kötülük çukuruna itildiğine tanıklık ediyor. O gün sessiz kalanlar bugün Türkiye geleceğinden kaygı duyduklarını söylüyorlar. Tecride ilişkin 2015 yılı Nisan ayından bugüne kadar söylediğimiz her şey bir bir gerçekleşti. Öcalan ile devlet heyeti arasında görüşmeler sürerken Öcalan’ın dikkat çektiği tüm tehlikeler ülkenin başına geldi. Bakın, Erdoğan’ın devleti ele geçirmek istediğini söyledi, gerçekleşti. Faşizm kurumsallaşmaya devam ediyor. Bugüne kadar yaşanmış çatışmaların ve bunları aşan çatışmaların yaşanacağı ve kapıda olduğu söylendi ve maalesef yaşandı. Hatta savaşta daha ileri gidilmek istendi. Erdoğan’ın kendi koltuğu için tüm siyaseti tasfiye edeceği uyarısında bulundu Sayın Öcalan, öyle de yaptı, en yakın arkadaşlarını bile tasfiye etti. Darbe mekaniğinin aktif olduğunu söyledi bir darbe girişimi yaşadı, 20 Temmuz’da da OHAL darbesi yaşandı ve hala devam ediyor. Bu gidişattan ‘bir Tek Adam rejiminin istendiğini’ söyledi, bunun için çabalanıyor. ‘Bir Saray ile yetinmeyecek’ dedik, kendisine yazlık saray yaptı, uçak aldı. ‘Dokunulmazlıkların kaldırılması bize değil, siyasete darbedir’ dedik, tüm siyaset fazlasıyla nasibini aldı. ‘Bu ateş sadece Kürtleri yakmaz, tüm ülkeyi yakar’ dedik, bugün tüm ülke yanıyor.”
‘Tecrit son bulmalıdır’
Temelli, “Evet İmralı’da uygulanan mutlak tecrit bu nedenler ve sonuçlarla görülüyorsa tüm ülkeye uygulanmaktadır. Bu tecrit kırılmadığı sürece ülke her anlamda bu çöküşe sürüklenmeye devam edecek. Bu nedenle tüm ülkeye sesleniyoruz, çocuğumuzun geleceği, aşımız, işimiz adaletin tesisi için tecride karşı duralım. Tecrit bir insanlık suçudur ve ülkeyi bu suça ortak etmek isteyen AKP-MHP faşizmine dur diyelim. İstediğimiz yasal hakların yerine getirilmesidir. İstediğimiz tüm hükümlülerin yararlandığı yasal hakların, düzenli aile ve avukat görüşünün sağlanmasıdır. Bunun bir an önce yerine getirilmesi bu hukuksuzluğa, bu yasa tanımazlığa son verilmesini istiyoruz. HDP’nin çağrısına kulak verilmediği her dakika hem ekonomik hem de siyasi olarak geriye düşeceğiz” dedi.
‘Kafayı patlıcana taktı’
Temelli sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan bugünlerde patlıcana taktı kafayı. Domatesin, patlıcanın 15 lira olmasına, aşımıza kattığımız her şeye yüzde 300 zam gelmesine itiraz ediyor ama bu itirazı öyle bir yerden yükseltiyor ki sebze depolarını hedef gösteriyor. Ya da mermi fiyatını dile getiriyor. Bir merminin kaç lira olduğunu halka soruyor. Tanzim satışları ile dün başladı bununla büyük bir algı yönetimi yandaş medya tarafından sürdürüyor. Pazarcı esnafını tehdit ederek kendisinin yarattığı tarım terörünü yok sayıyor. Bugün bu ülkede tarım politikası iflas etti. Hayvancılık yok edildi. Ekilebilir araziler betonlaştı. Neo-liberal politikalar ülkeyi esir aldı. Şimdi sırada temizlik malzemelerini almış onları da satacak.”
‘Gerçekler Erdoğan’ın uykularını kaçırıyor’
Temelli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nefret söylemi ile ülkedeki herkesi terörize ettiğini söyleyerek, “Erdoğan, biz kurşunun fiyatını bilmiyoruz. Çünkü biz barış sevdalısıyız. Biz tank tüfek top fiyatlarını bilmiyoruz, çünkü bizim kimsenin toprağında, zeytininde gözümüz yok. Bizim için önemli olan domatesin, biberin, ekmeğin fiyatı. Çünkü biz yoksuluz, emekçiyiz, halkız. Bizim için önemli olan demokrasi, eşitlik ve adalet. Çünkü biz halkların bir arada yaşamasını bir arada üretip birlikte yönetmesini, hakça, adaletçe paylaşmasını istiyor ve bunu savunuyoruz. Bu gerçekler bu iktidarın, Erdoğan’ın uykularını kaçırıyor, ama biliyoruz ki artık bu ülkeyi yönetemiyorlar. Her ağzını açtığında bu halk daha fazla yoksullaşıyor, ülke biraz daha batıyor. Türkiye halkına felaketten yoksulluktan başka bir şey vaat etmiyor. Sürekli savaş vaat ediyor, düşmanlık ayrımcılık vaat ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Erdoğan’ın halkla bağlantısı kesilmiştir’
Ülkedeki işsizliğe değinen Temelli, Erdoğan’ı şu sözlerle eleştirdi: “AKP genel başkanının halkın sorunlarıyla bağlantısı kesilmiştir. Sarayına kapanmış, koltuğunu kaybetmemek için Türkiye halklarına savaş, düşmanlık ve geçim sıkıntısından başka bir şey sunmuyor. Hayal satıyor ama artık alıcısı yok. Artık saray israfına her kelimede toplumun üzerine kan sıçratan ceberut iktidara son vermenin zamanı gelmiştir. Kısa çöpün uzun çöpten hakkını alacağı gün yaklaştı. O gün 31 Mart’tır. 31 Mart’ta tüm bu zihniyet sandıklara hep beraber gömeceğiz. 31 Mart’ta Türkiye halklarını bu yoksulluktan, adaletsizlikten kurtaracak tek parti HDP’dir. HDP seçenektir. Demokrasi ve barışın seçeneğidir. Hukuk devletinin, yargı bağımsızlığının, insan haklarına dayanan bir rejimin, yerel demokrasinin, çoğulcu laik demokratik bir cumhuriyetin gerçekleşme umududur.”
‘Hem kazanacak hem kaybettireceğiz’
Temelli, yaklaşan yerel seçimlere ilişkin ise şöyle konuştu: “31 Mart’ta tarihi bir zafer kazanmak için seçim stratejimizi açıkladık. Kürdistan’da kazanacağız batıda AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz. Hem kazanacak hem kaybettireceğiz. Türkiye’nin her bir yerinde AKP-MHP ittifakını geriletmek için verilen her oy Türkiye’de barışa verilen oydur. İstanbul ile Adana’daki oyumuz ile Cizre, Silopi, Şırnak halkına selam edeceğimizi asla unutmayalım. AKP-MHP ittifakının sözcülerinin bu gerçekliğe işaret ediyorlar kaygılılar korkuyorlar. 1 Nisan itibariyle ya topluma savaş açan AKP-MHP büyüyecek ya da topluma savaş açan bu faşist iktidar büyük bir darbe yiyecek.”
HABER MERKEZİ