Nusaybin’e bağlı Xerabê Bava köyünde 2 yıl önce ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında 3 kişi öldürülmüş, 39 köylüye işkence yapılmıştı. Yaşananların üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen köylüler o günleri unutamadıklarını belirtiyor.
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kuruköy’de (Xerabê Bava) 11 Şubat 2017’de ilan edilen ve 2 Mart 2017’de sona eren sokağa çıkma yasağının üzerinden iki yıl geçti. Yasak sırasında Mardin Valiliği ve İçişleri Bakanlığı “çıkan çatışmalarda 3 kişinin yaşamını yitirdiğini” açıklasa da, görgü tanıkları yaşamını yitiren 3 kişinin sağ yakalandığını ardından öldürüldüğünü savunmuştu. Yasak boyunca gözaltına alınan 39 köylü ise işkenceye maruz kalmış, kendisinden uzun süre haber alınamayan köylülerden Abdi Aykut’un gözaltında maruz kaldığı işkence nedeniyle yara-bere içinde olduğu fotoğrafı medyaya yansımıştı. Gördüğü işkencenin ardından tanınmaz hale gelen Aykut, tutuklandıktan 6 ay sonra tahliye edildi.
Yasak sırasında yaşanan ağır hak ihlalleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından hazırlanan rapora da yansırken, köyde çok sayıda hayvan kurşunların hedefi oldu. Yine köyde bulunan birçok ev ateşe verilmiş, mağaralar hem kepçelerle hem de patlayıcı maddelerle yıkılmıştı.
Kurşun izleri ve boş kovanlar hallen duruyor
20 günü aşan yasağın üzerinden geçen 2 yıl içinde sokağa çıkma yasaklarının ara ara uygulamasına devam edildiği Xerabê Bava köyü, yaşananları halen unutmuş değil. Yasak sırasında yıkılan birçok yapı köylüler ve sivil toplum örgütlerinin desteği ile onarılırken, köyün hemen hemen her yerinde çatışmanın izleri duruyor. Tarihi kesme taşlardan yapılan evlerin duvarlarına isabet eden kurşun izlerinin birçoğu olduğu gibi dururken, kimisi ise beton ile sıvanmış. Duvarların yanı sıra kurşunların hedefi olan evlerin çatılarındaki su depoları da evlerin bir yerine konularak tutuluyor. Yasak sırasında özel harekatçıların kullandığı silahlardan çıkan mermilerin boş kovanları da, köylüler tarafından toplanmış, bir çuval içinde yaşananların tanığı olarak saklanıyor.
Yaşananları unutmadılar
Yasak sırasında maruz kaldığı işkenceyle tanınan Abdi Aykut’un evinde zarar gören eşyalarının birçoğu evinin avlusunda duruyor. Yasak sırasında kendisinin bir akrabasının evinde olduğunu belirten Aykut, evinin yakıldığını görmediğini belirtirken, maruz kaldığı işkenceyi hatırlamak istemediğini belirtiyor. Aradan geçen 2 yıla rağmen yaşananları ve yaşadıklarını unutmadığını belirten Aykut, tek temennisinin benzer bir olayın bir daha yaşanmaması olduğunu dile getiriyor. ‘90’LI YILLARDAN DAHA ZORDU’1994 yılında Yüzbaşı Erol Peynirci komutasındaki askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra öldürülmüş bir şekilde yol kenarında yeğeni Hamit Bal ile cenazeleri bulunan Bayram Bal’ın kızı Edulê Bal, yaşananları unutmadıklarını belirterek, “Bana babanı öldürdükleri dönem mi daha zordu diye sorduklarında ben bugün yaşadıklarımızın daha zor olduğunu söylüyorum” diyor. 90’lı yıllarda da baskı altında olduklarını ancak 2 yıl önce yaşanan baskılar gibi olmadığını dile getiren Bal, şöyle devam ediyor: “O gün dedim; ‘nedir bu şekilde silahlarla bize baskı yapıyorsunuz.’ O anda kolumdan tutup beni duvara vurdu. Neden olduğunu göreceğimizi söylediler. 10-12 gün boyunca köyde kaldık. Aç susuz, eziyet altında, baskı altında. Daha sonra çıkmak zorunda kaldık. Her şeyi anlattım. Korkmuyorum. Fotoğrafımın çekilmesinden de korkmuyorum. Nasıl oldu ise öyle anlatıyorum. Yanlış bir şey demiyorum.”
Kaynak: Ahmet Kanbal/MA