Erdoğan’ın ‘domates-mermi’ çıkışı tartışılıyor. Gazetemize konuşan HDP yetkilileri, ‘Savaşın ekonomik krize yol açtığının itirafı. Mermiden başka vaatleri yok’ dedi
M. Ender Öndeş / İstanbul
Geçen yıldan başlayarak 2019’a devreden ekonomik kriz koşullarında enflasyon yüzde 20’lere demir atmışken seçime giden iktidar, durumu izah etmekte zorlandıkça gitgide daha fazla militarist söylemlere başvuruyor. Yerel seçimler öncesinde AKP’nin ilk mitinginde Sivas’ta konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, işçileri azarladıktan sonra sözü gıda fiyatlarına getirdi ve “Afrin’de iki ay leblebi, çekirdek mi kullandık? Mermileri, bombaları kullandık. Bu ne domatese ne patlıcana ne sivri bibere benzer. Domates, biber, patlıcan, sivri biber. Yahu düşünün, bir merminin fiyatı nedir?” dedi. Erdoğan, aslında böylece, savaş politikalarının ekonomik krizin ana sebeplerinden olduğunu da ortaya koymuş oldu. Kapitalizmin “mermi lazımsa ekmek küçülür” kuralının pratik ifadesi olan bu sözler, kamuoyunda eleştirilirken, her tezkereye gözü kapalı el kaldıran CHP’nin ise neye karşı çıktığı tam olarak anlaşılamadı.
Savaş sanayi Aslında
Türkiye’de işler uzun süredir, Kolomb’un ünlü “İncil ve kılıç” formülüne göre yürüyor. Her yılın bütçesi açıklandığında, savunma ve diyanet ödenekleri birbiriyle yarışıyor ve bir hortum gibi kaynakları çekiyor. 2018 savunma ve güvenlik bütçesi 91 milyar 143 milyon TL iken, 2019 bütçesinde yüzde 21 oranında artışla 110 milyar 472 milyon TL’ye çıkarılmıştı. Cumhurbaşkanlığına bağlı örtülü ödenekler, Savunma Sanayii Destekleme Fonu kaynakları ve kayıtlara geçmeyen tüm harcamalar da eklendiğinde aslında rakam görünenden de yükseğe ulaşıyor. Yıllık ödeneğini mart-nisan aylarında tüketebilen Diyanet’e ise artık para yetişmiyor. 2019’da kriz nedeniyle her alanda tasarruftan söz edilirken, Diyanet İşleri Bakanlığı bütçesi yüzde 34 artırılarak, 7.7 milyar liradan 10.5 milyar liraya çıkarılmıştı. Örneğin, Diyanet bütçesi, Enerji Bakanlığı bütçesinin 5 kat üzerinde.
Erdoğan haksız mı?
Bütün bu gerçekler ortadayken, ekonomik krizin gitgide derinleştiği koşullarda hem domates-patlıcan fiyatlarından yakınmak, hem de savaş politikalarını onaylamak, bizzat Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi çelişkili oluyor. “Açılım Süreci”nin sona erdirilip masanın devrilmesinden sonraki kanlı dönemde, özellikle Suriye cephesindeki müdahaleler başlayınca devletin savaş araçlarına daha fazla ihtiyaç duyduğu ve bu politikaların maliyetinin de ağır olduğu konusunda Erdoğan son derece haklı görünüyor. Dolayısıyla, bu politikaları “milliyetçilik” yoluyla iktidarının dayanağı yapan AKP’nin pazardaki fiyatlardan yakınanları azarlaması çelişkili bir durum değil. Buna karşın, yine aynı “milliyetçilik” kartına oynayarak aynı politikaları her süreçte destekleyen, Dolmabahçe sürecinin sona ermesinden duyduğu memnuniyeti hiç gizlemeyen muhalefetin ise neye karşı çıktığı belirsiz. Sonuçta, Afrin tezkeresine onay verdikten sonra, orada “leblebi çekirdek” kullanılmasını beklemek çok mantıklı görünmüyor. Muhalefet, Erdoğan’ın krizin üstünü hamasetle örtme politikalarını görüyor ama hamasete ortak olarak krize karşı çıkmanın paradoksu içinden çıkamıyor. Bu arada iktidar belediyeler üzerinden manavcılığa da başlıyor! Buna göre sebze ve meyvelerin belediyeler tarafından satılması için adım atılıyor. Belediye işçilerinin bunun için kullanılacağı belirtiliyor. İktidar bu çerçevede Hal Yasası çıkarmayı da hedefliyor.
Mermiden başka vaatleri yok
HDP’nin Emek, Ekonomi ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Günay Kubilay konuyu gazetemize değerlendirdi. Kubilay, “Artık hükümetin bu zamana kadar izlediği iktisadi, idari, sosyal politikaların bütünüyle iflası anlamına geliyor. Yani Erdoğan artık topluma mermi, kan ve gözyaşından başka hiçbir şey vaat edemiyor. Erdoğan’ın topluma iktisadi ve sosyal olarak da verebileceği hiçbir şey kalmadı. Elinde bir tek mermi kalmış. Bu iflas etmiş bir siyasi tüccarın sürüklendiği son noktadır” dedi.
Erdoğan doğru söylüyor!
HDP Grup Başkan Vekili ve Kars Belediye Eşbaşkan Adayı Ayhan Bilgen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini gazetemize değerlendirdi. Bilgen, “Erdoğan bazen doğruları itiraf ediyor; aslında bu son verdiği mesaj HDP’nin, Kürt siyasetinin sürekli söylediği noktadır. Bir ülke siyaseti harcamalarını büyük oranda silah sanayisine harcıyorsa, dış politikasını mermilerin gücü ile yürütüyorsa bunun bedeli mutlaka olur. Türkiye de bunun faturasını Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi domates, biber, patlıcan fiyatları ile ödüyor; bu bir tercihtir. Aslında bu itirafı toplumun görmesi gerekiyor. Toplum mermiye mi harcanmasını istiyor yoksa üreticinin desteklenmesini, yoksulun korunmasını mı tercih ediyor 31 Mart bunun seçimi olacak” dedi.
Savaşla krize razı etme siyaseti
İktidara yakın Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas da ekonomik krizin savaşın faturası olduğunu itiraf eden bir yazı kaleme aldı. Barlas, “Belediyelerin fiyatları dengeleyecek tanzim satışlarına başlamaları için hazırlıklar yapılıyor. Yani sivri biber ve patlıcan da sonunda hizaya geleceklerdir. Ancak şu andaki önceliklerimiz arasında, herhalde bunlar yoktur. Bir F-16’nın teröristleri hedef alan bir uçuşu sırasındaki harcamalarının kaç kilo patlıcan ettiğini hesaplarsanız, ne demek istediğimi anlarsınız” diye yazdı.
Kamu serveti BMC’ye
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün bir kez daha Sakarya’daki tank fabrikasının satılmadığına söyledi. Erdoğan, “Sakarya’daki tank-palet fabrikasının satılması, mülkiyetinin devri asla söz konusu değildir… Şu anda bu alımı yapan firma yüzde 50 Katar, yüzde 50 Türk ortaklıdır. Yapılan iş sadece 25 yıllığına işletme hakkının devredilmesidir. Fabrikada çalışan kardeşlerimizin özlük haklarında hiçbir gerileme olmayacaktır” dedi. Ekonomist Mustafa Sönmez, daha önce de gündeme gelen tank fabrikasına ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu. Tank fabrikasının devredildiği BMC’ye dikkat çeken Sönmez, “BMC, AKP holdinginin bir iştirakıdır” diye yazmış ve söyle demişti: “Doğru, bu bir özelleştirme değil; kamusal servetin AKP holdinge devrinin yeni bir örneğidir. BMC, AKP holdingin bir iştirakidir. Ethem de Holding elemanı. Böyle bakın, olanları daha kolay anlarsınız.”
CHP: Saray’a Efuli yurttaşa ise mermi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ile CHP Milletvekili Gürsel Tekin de domates-mermi tartışmasını değerlendirdi. Özkan, sosyal medya hesabından “HAL YASASI VATAN BEKASI… Domates bulamayan mermi yesin…” paylaşımında bulundu. Gürsel Tekin de, Cumhurbaşkanlığı menüsünde bulunan yemekleri sıralayarak yorum yaptı. Tekin, “İçecekler: Ejder Meyveli Smoothie, Efuli, Starex meyveli aloevera, Yiyecekler: Pataşur içinde Çerkez Tavuğu, Zencefilli Suşi, Susamlı Levrek Simidi… Sonra millet sofraya domates, biber, soğan koyamayınca ‘Ne domatesi mermi kaç para?’ Siz efuli götürün diye millet mermi kemiremez” dedi.
Saray’a yeni lüks araçlar
Domates fiyatlarının yüksekliği nedeniyle şikayet eden yurttaşları azarlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaş ve “beka” diyerek sussun demişti. “İtibardan tasarruz edilmez” diyen Erdoğan’ın Saray ve Meclis’e yabancı menşeili ultra lüks araç istediği ortaya çıktı. Birgün’ün haberine göre tasarruf tedbirlerinin dışında bırakılan Cumhurbaşkanlığı ve Meclis’e altısı yabancı menşeli, sürücülü 35 yeni araç kiralanması için ihale açıldı. Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP) üzerinden açılan ilana göre, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı için yirmi beş araç kiralanacak. Altısı yabancı menşeli araçlar için 25 de şoför kiralanacağı bildirilen ihale ilanına göre, araçların kullanım süresi iki yıl olacak.