Dünyada ülkeler arasında yaşanan ilişkilere baktığımızda bizlere garip gelebilecek bazı şeylerin yaşandığı görülüyor. Süren ekonomik kriz, ekonomide birbirine giren ve kimin elinin kimin cebinde olduğu pek de fark edilmeyen ilişkilerle tüm dünyaya yayıldığı söylenebilir. Küreselleşme uygulamaları ile sermayeye sağlanan dizginsiz özgürlük, dünyada bundan böyle krizler olmayacak iddiaları ile ortaya konulmuştu. Ancak son dönem yaşananlar durumun hiç de böyle olmadığını gösterdi. Dünya bir kriz içinde, ancak bu dünyanın, halkların ve doğanın düşmanı olan kapitalist dünya olduğunu belirtmek gerekiyor.
Türkiye’nin son yıllarda Katar’la yaşadığı aşk sürerken, ABD ile bir küs bir barışık ilişkisi ise devam ediyor. AKP’nin iddialarına göre ABD, Türkiye’de bir ekonomik kriz yaratmaya çalışıyor. Bu sürece karşı en büyük desteği ise Katar’dan aldığı izlenimi doğdu. İlk bakışta Katar’ın Türkiye ile yaşadığı ilişkinin ABD’ye rağmen yaşandığı algısı ortaya çıkabiliyor. Ancak durumun hiç de böyle olmadığı ABD ile Katar’ın birlikte attığı adımlara bakınca anlaşılabiliyor. ABD tarafından Avrupa’ya yönelik geçtiğimiz yıl başlatılan ve bu yılın ilk günleri de süren ‘Avrupa’ya doğalgazı bir vereceğiz’ baskısı ‘kimin eli kimin cebinde belli değil’ deyişini ortaya çıkardı. ABD tarafından yapılan açıklamada, Katar’ın Almanya’ya doğalgaz satması için görüşmeler yaptığı bildirildi.
ABD Enerji Bakan Yardımcısı Dan Brouillette Almanya’ya Katar’ın LNG tedarik etmesini Doha’da Katar Enerji Bakanı Saad al-Kaabi ile görüştü. Brouilette, yaptığı açıklamada, Katar’ın dünyanın en büyük LNG tedarikçisi olduğunu ve Avrupa pazarında Rus doğalgazının hâkimiyetini zorlamasını beklediklerini ifade etti. Bu gelişmeye paralel olarak Rusya ise, TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı projesine dahil olmak isteyen Avrupa Birliği üye ülkelerine, Brüksel’den keyfi ve siyasi uygulamalarla TürkAkım’ın engellenmeyeceğine dair onay almalarını tavsiye etti.
Diğer yandan Katar’ın devlet şirketi Qatar Petroleum ile ABD petrol tekeli ExxonMobil, Teksas’ta bulunan LNG terminalini birlikte büyütecekleri açıklandı. Reuters’in haberine göre, Golden Pass LNG Terminali’ne 10 milyar dolar yatırım yapılacak. LNG tesisinin üçüncü ortağı Amerikan ConocoPhilips şirketi ise büyüme projesine katılmayacak ve ortaklıktaki yüzde 12.4 payını muhtemelen Katar’a satacak. ABD’de kayagazı üretimindeki artış ile birlikte ABD doğalgaz ihracat kapasitesini arttırmak istemesi nedeniyle bu ortaklığın ortaya çıktığı belirtildi. Dünyada bunlar yaşanırken Teksas merkezli TransAtlantic Petroleum’un alt şirketi olan Kanadalı Valeura Energy Türkiye’de kayagazı çıkarma adımlarını ‘doğalgaz’ sondajı adı altında büyütüyor. Valeura Energy’nin alt şirketi olan Thrace Basin Natural Gas (Türkiye) Co. şirketi ile birlikte Trakya’da yeni sahalar aldığı duyuruldu. TransAtlantic Petroleum, web sitesinde ‘uygun mali şartlara ve fiyatlara sahip ülkelerde üretim potansiyeline sahip varlıkları elde etmek, üretimi arttırmak ve ticarileştirmek için Kuzey Amerika teknolojisini kullanıyoruz’ ifadeleri yer alıyor. Kuzey Amerika teknolojisi ise kayagazından başkaca bir şey değil.
Valeura Energy ile Thrace Basin Natural Gas (Türkiye) Co., Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesine bağlı Dambaslar köy mevkiinde bir noktada (kuyu-14) ve Çene köyünde bir noktada (kuyu-15) olmak üzere iki adet sondaj kuyusu açarak doğalgaz arama çalışmaları yürüteceği ve bu aramada 5 bin metre yeraltına inileceği ifade edildi. Geleneksel olarak nitelenen doğalgaz sondajlarında en çok bin 500 metrelere kadar inildiği biliniyor. 5 bin metreler ise, kayagazı olarak nitelenen ve geleneksel olmayan doğalgaz sondajlarında gerçekleşiyor. Kayagazı 5 bin metrelere kadar inen sondaj sonrası yatay olarak ilerleyen bir teknoloji.
Kayagazı üretiminde yeraltına bir seferde yaklaşık 18 bin ton kum ve kimyasallar katılmış su basılır ve yeraltındaki karbon kayaçlar patlatılır. Her açılan bir sondajda bu işlem 15-20 kez tekrarlanır. Bu yolla yeraltına toplamda 300 bin metreküplere ulaşan miktarda nitelikli su basılır. Bu suların bir kısmı geri alınırken büyük kısmı yeraltı sularına karışır. Tam bir ekolojik yıkım demek olan bu yöntemin Türkiye’de Diyarbakır ve Trakya’da uygulanmaya başlandığı biliniyor. Dünyada kimin eli kimin cebinde bilinmezken halklara doğru bilgileri vermeyen devletler doğal yaşamda inanılmaz gedikler açarak insanlığın ve diğer canlı yaşamın sonunu getirmektedirler. Kapitalistler birbirinin cebine ellerini soka çıkara yol alırken bizim ve doğanın cebine sadece onların eli girmektedir. Bizim elimizin onların cebine ulaşma olasılığı ise yok. Ancak bizim ellerimiz birleştiğinde onlar ellerini kendi ceplerine dahi sokamaz hale gelecekler. Ellerimizi birleştirmekten gayri yapabilecek hiçbir şeyimiz maalesef yok…