Uzun yıllar erkek egemen zihniyetle mücadele eden kadınlar, bir süre sonra genç kadınla büyüyen olgun, öz güvenli, duruşu ve sözü silahtan etkili kadınlar olunca ‘kahraman erkekliğin’ saldırılarına daha çok uğrarlar. Erkek egemen zihniyet her dönem kadın yerine düşünme, kadına akıl verme iktidarından vazgeçmediğini orta yerde söyleme geleneğini elden bırakmadı. Ama artık kullandıkları dil, ‘akademik’ zihniyetleri, ürettikleri siyaset, meşrulaştırdıkları tecavüz kültürüne uyduracakları bir kılıfları kalmadı. ‘ilkel, geri kumanın’ yerine keşfettikleri ‘modern romantik metres’ deşifre olmuş, yine ‘geri ilkel töre, namus’ cinayetleri yerine koydukları ‘modern’ aşk, flört, kıskançlık cinayetlerinin üstünü örtememiş bir iflası yaşadıklarının farkındalar. Ulus devletin iflasıyla erkek egemen zihniyetin iflasnın eş zamanlı olması tesadüf değildir. Çünkü Kadın üzerinden şiddet sarmalı ile iktidarı besleme kaynakları aynı olunca ve de kadın mücadelesi değiştiren, dönüştüren olunca çeşmenin suyu eş zamanlı kesilir. ‘Devletimin kadını, milletimin kadını, dinimin kadını, mezhebimin kadını, sınıfımın kadını, aşiretimin kadını, ailemin kadını, benim kadınım’ söylemleri kadın mücadelesi karşısında artık beslenemiyor.
Kestirmeden Kadın mücadelesini tanımlamak;
*Beni üvey babam döveceğine öz babam dövsün, Türk devleti döveceğine Kürt devleti dövsün diye mücadele etmemektir.
*iktidara ‘Kürt, Türk, Arap, Fars, İngiliz, Fransız… da olsan bana karışma, kendimle ilgili kararları ben alırım’ demek. Erkek Kürt yoldaş da olsan, aynı fikirde de olsan, kadını irade görmeyen milliyetçilik, dincilik, mezhepçilik, ırkçılık, sınıflılık, cinsiyetçilikle kadını nesneleştiren hiçbir anlayışı, zihniyeti kabul etmemektir.
*Asimilasyona, ana dilin yasaklanmasına karşı direnen, kadının doğuştan sahip olduğu haklarını milli sömürgeci erkek eliyle gasp edilmeye karşı mücadele etmektir. Kadına yönelik taciz ve tecavüzü örtbas eden, ‘aman kimse duymasın, görmesin’ demeyen utanması gereken tacizci, tecavüzcü yerine utanmayan, korkması gereken erkek ve devlet yerine korkmayan demek.
*Tek adam hep adam iktidarını kabul etmemek, işgal etmediği için onurlu, diz çökmediği için gururlu olmak, börtü böceğin canını kendi canı gibi korumak, hiçbir canlının hakkına el koymamak, gasp etmemektir.
*Çocuğun toplumsal değer olduğunu bilmek, çocuğun etnik kimliği üzerinden milliyetçi, militarist, cinsiyetçi, cinsel iktidar zaaflarına çocuğu alet ettirmemektir.
*Kimin söylediği değil ne söylediğini duyabilmek, şiddet yangınına hep birlikte birer kova su olup söndürmek, kendini, komşunu, komşunun komşusu ve hakları, inançlarıyla halka halka dünyaya açılmaktır.
Sonuç olarak iki örnek yeterli olur her halde. Neval El Saadavi’nin Tanrı Nil Kıyısında Öldü romanında devletin milletini temsil eden Mısırlı bakanın diplomaside ‘en iyi hizmeti milletinin en iyi fahişesini’ yabancı bakanlara sunarak, erkek devletini ‘en iyi temsil’ etmesine karşı direnen kadın mücadelesini bize öğretti. Yine ülkenin birinde Amerika filoları girecekmiş, sahillerdeki ‘genel evler’ hazırlanmış boyanmış,’ özel evden’ çıkarılıp ‘genel eve’ kapatılan kadınlar sağlık kontrolünden geçirilmiş. Amerikancılığa karşı olan erkekler de kadınlara, ‘Amerikan askerlerinin fahişesi olmayacağız’ eylemi yaptırmış. Erkek milletin kadını olmamaktır.