AİHM’in Cizre başvurularına dair verdiği “kabul edilemez” kararını değerlendiren dava avukatlarından Ramazan Demir, hükümetin bu süreçte ciddi bir lobi çalışması yürüttüğünü belirterek,”Mağdurları AYM’ye mahkum etmek çok büyük bir vicdansızlıktır, büyük bir hukuksuzluktur” dedi.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen 79 günlük sokağa çıkma yasağı sırasında yaşanan insan hakkı ihlallerine dair yapılan başvuruyu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), duruşmayı “kabul edilemez” buldu. AİHM, kararına gerekçe olarak ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 35’inci maddeyi dayanak göstererek, iç hukuk yollarının tüketilmediğine hükmetti.
AİHM’in kararını, dava avukatları Nevroz Uysal ve Ramazan Demir, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Yasin Kobulan’a değerlendirdi.
‘AİHM, Türk yargısına güven tazeledi’
Uysal, AİHM’in en başından beri iç hukukun tüketilmediğinden haberdar olduğunu ifade ederek, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararlarını beklemeden esasa girmesini beklediklerini dile getirdi. AİHM’in “Ya sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili Türkiye’de etkili bir iç hukuk yolu yoktur. Ben başvuruları esastan kabul ediyorum” demesini ya da AYM’ye yapılan başvurulara dair verilecek olan kararları beklemesi gerektiğini kaydeden Uysal, “Bu dosyaların hepsi AYM’nin önünde bekliyor. AİHM, olumlu ya da olumsuz bir karar vermeden AYM’nin kararını bekleyecekti. AİHM, bu kararı vermeden aslında topu AYM’ye atarak, Türk yargısına güven tazelemiş gibi bir şey yaptı. AYM’nin, bu süreçteki tavrı zaten ortada. AYM, süreci erteleyerek, yüzleşmek istemedi” dedi.
Uysal, “AYM’nin insafına bırakacağı bir dosya değildi” diye değerlendirdiği kararı, Cizre bodrumlarının yıl dönümü olan 7 Şubat’ta açıklamasını da “Bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyoruz” sözleriyle yorumladı.
‘Vehametin farkındayız ama…’
Dava avukatlarından Ramazan Demir de, AİHM’in iç hukuk yollarının tüketilmediğinden kastının “AYM’nin henüz bir karar vermemiş olmasını göz önünde bulundurup bu yönde vereceği kararı beklemek istiyorum” olduğunu söyledi. Karara katılmadıklarını dile getiren Demir, “AİHM, kararında; AYM’nin hükümeti rahatsız edecek kararlar vermekten kaçınması, Türkiye yargısının içerisinde bulunduğu durum, tarafgir ve bağımsız olmaması meselelerini ciddi bulmadı. Kararda, ayrıca ‘durumun ciddiyeti ve mahiyetinin farkındayız’ da demiş. Bu kararla bir nevi AYM’ye bir şans daha tanındı. Ancak AYM, vereceği kararlarda AİHM’in benzer durumlarda belirlemiş olduğu ölçüleri karşılamazsa ya da makul bir sürede başvuruları sonuçlandırmazsa tekrar kendilerine gelinebileceğini söylüyor. ‘Hem Avrupa İnsan Hakları Komiseri’nin hem de uluslararası raporların vahametini anlatan bütün gerçeklerin farkındayız. AYM’yi çiğnemek istemiyoruz’ mealinde bir şey söyledi. Artık, AYM’nin kararını vermesini bekleyeceğiz” diye konuştu.
‘Çok ciddi hükümet lobisi yapıldı’
AYM’nin sokağa çıkma yasakları dönemindeki başvurular karşısındaki tavrını, operasyonu yürüten birimlerden aldıkları bilgilere göre karar vermesi dahil olmak üzere bir çok veriyi AİHM’e sunduklarını dile getiren Demir, şu değerlendirmede bulundu: “AYM, hem avukatların sorduğu sorularda hem başvurucuların evlerine özel harekat polisi göndermek gibi birçok örnekte tarafını belli etti. Karar verirken, öne sürdüğü gerekçeler tamamen polis fezlekesi gibiydi. Bunların hepsini, başvurularda ve görülen duruşmada vurguladık. Ama bütün bunlara rağmen, AİHM’in AYM’yi çiğnemek istemediğinin birçok nedeni olabilir. Bana göre, Avrupa Konseyi ve AİHM nezdinde çok ciddi bir hükümet lobisi yapıldı. AYM’nin kendisi de yaptı bunu. AYM hukukçularının sık sık AİHM’e gittiğini biliyoruz. Hükümetin Avrupa Konseyi üzerinden mahkemeye baskı yaptığını biliyoruz. Dolayısıyla AİHM’e ‘Bu dosyaları siz bize bırakın’ denildiğini düşünüyoruz. AİHM, Bu dosyalarda AYM’nin etkisiz bulunması durumunda, binlerce dosyayla karşı karşıya kalacağını düşündü diye tahmin yürütüyoruz. Ama esasen bunda hükümetin lobi ve baskısının hakim olduğunu düşünüyoruz. Çünkü biz en anlaşılır şekilde AYM’nin etkisizliğini ve tarafgirliğini ortaya koyduk. Mahkeme ‘ben ikna olmadım’ dedi ve hükümetin bu konudaki görüşünü esas aldı.”
‘Mağdurlar için çok kötü karar’
AYM’nin vereceği kararı bekleyeceklerini dile getiren Demir, “Verilecek kararının kalitesine, mahkemenin ölçülerine göre verilip verilmediğine bakılacak. Bu bir nevi, AYM’ye açık çek gibi bir durum oldu. AİHM, bu kadar ağır ve somut ihlallere rağmen, bu kadar büyük bir katliama rağmen hala AYM’yi çiğnemiyorsa, etkisizliğini tartışmıyorsa bundan sonra hiçbir başvuruda bunu yapmayacağını gösterdi aslında. Bu karar, Türkiye’deki mağdurlar için çok kötü oldu. Artık her ne olursa olsun AYM’nin kararını beklemek zorunda kalınacak” dedi.
‘Mağdurları AYM’ye mahkum etmek vicdansızlıktır’
Kararla AYM’ye hiç hak etmediği bir opsiyonun tanındığını belirten Demir, “Bu dosyalarda hükümeti rahatsız edecekleri bir karar vermeyeceklerini biliyoruz. Bizim açımızdan durum somut ve net. Türkiye’de mağdurları AYM’ye mahkum etmek çok büyük bir vicdansızlıktır, büyük bir hukuksuzluktur. AYM’nin eski halinden eser bırakmamıştır, hükümete boyun eğen duruma gelmiştir” yorumunda bulundu.