İHD Adana Şubesi Hapishane Komisyonu, ziyaretlerde bulundukları 4 cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülerin anlatımları doğrultusunda hazırladıkları raporu paylaştı. Mahpusların darp edildiğinin belirtildiği raporda, açlık grevindekilerin de hekim yüzü görmedikleri paylaşıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Hapishane Komisyonu, Kürkçüler F Tipi, Osmaniye 1 ve 2 Nolu ile İskenderun T Tipi kapalı cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlülerin karşılaştığı hak ihlallerine dair hazırladıkları raporu açıkladı. Dernek binasında düzenlenen basın toplantısıyla açıklanan raporu, Komisyonu Sözcüsü avukat Zelal Demiray paylaştı.
Açık grevleri
Ziyaretlerde bulunup, burada kalan tutuklularla görüştükleri 4 cezaevinin yanı sıra Ceyhan M Tipi’nde süreli-dönüşümlü ve süresiz açlık grevi eylemlerinin sürdüğünü belirten Av. Demirray, 5 Ocak tarihinden itibaren Ceyhan M Tipi’nde Burhan Çelik ve Şahin Tan; Kürkçüler Cezaevi’nde İnan Akın; Osmaniye cezaevlerinde ise Zenar Demir, Hasan Alan, Hasan Muhammet İbiş, Mikail Pelit, Mehmet Kılıç ve Oktay Gül olmak üzere toplamda 9 mahpusun süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde oldukları bilgilerini aktardı.
Av. Demiray, ziyaretlerde bulundukları cezaevlerinde yaşanan hak ihallerine ilişkin tespitlerini ise şöyle sıraladı:
“* Açlık grevine giren mahpusların bulunduğu Kürkçüler ve Osmaniye Hapishanelerinde ilk günden disiplin soruşturmaları başlatıldığı ve etkinlikten alıkoyma cezası verildiği tespit edilmiştir.
‘Hekim yüzü görmüş değiller’
* Açlık grevine giren mahpusların bulunduğu hapishanelerin tamamında istisnasız mahpusların ilk günden itibaren her gün hekim tarafından kontrol edilmesi gerekirken, çoğu hapishanede hekimin koğuşa gitmeyi reddettiği, açlık grevine girmiş mahpusların bizzat kendilerinin revire gelmesini istediği, bu sebeple açlık grevine giren mahpusların büyük bir kısmının hekim yüzü dahi görmediği, kilo ve tansiyon kontrollerinin ise infaz koruma memurlarınca yapıldığı tespit edilmiştir.
* Açlık grevine giren mahpuslar için gerekli olan sıvı, tuz, şeker, karbonat ve B1 vitamininin infaz kurumunca temini konusunda bölge hapishanelerinde herhangi bir eksikliğin olmadığı tespit edilmiştir.
* Hapishanelerin tamamında ilk giriş anında ‘hoş geldin dayağı’ adı altında mahpuslara tokat atılıp, darp edildiği, tüm bunların bekletilme odaları ile merdiven boşlukları gibi kamerasız yerlerde yapıldığı ve kanıtlanmasının güç olduğu, yine çıplak arama uygulamasının rutin bir şekilde uygulandığı, bazı hapishanelerde yeni gelen mahpuslara bağımsız koğuşlara geçmesinin dayatıldığı ve irade dışında buna ilişkin dilekçenin zorla imzalattırılmaya çalışıldığı tespit edilmiştir.
* Hapishane yönetimleri tarafından sık sık aramaların yapıldığı, odaların dağıtıldığı Kürkçüler F Tipi’nde, kimi zaman odalara köpeklerle girildiği, Osmaniye Kadın T1 ve T2’de ise özel eşyalara kadar bakıldığı, bu esnada mektuplara dahi el konulduğu, mektupların götürülüp okunup tekrar geri getirildiği, gelen mektupların çoğunun verilmediği ya da yazılan mektupların gönderilmediği, mektuplarda yazan beyanlardan ötürü disiplin soruşturmaların başlatıldığı, Kürtçe dil ile yazılan mektup ve kartların ‘bilinmeyen bir dil’ olarak tanımlanarak, tercümesi için ücret verilmesi gerektiğinden bahisle el konulduğu tespit edilmiştir.
* Basın-yayın-tv gibi haber alma ve bilgi edinme araçlarında, kitap, dergi ve gazetelerde kısıtlamaya gidildiği, hiçbir hapishanede istenilen gazetelerin –örneğin Yeni Yaşam gazetesi gibi- temin edilmediği, Yeni Yaşam adlı gazetenin bayilere gelmiş olmasına rağmen, bu sefer de açlık grevine giren Leyla Güven’le ve genel olarak devam eden açlık grevlerine ilişkin haberlerin yer alması nedeniyle ‘cezaevinde isyana sebep olabilir’ gerekçesiyle verilmediği tespit edilmiştir.
‘Ayakta sayım dayatması’
* Hapishanelerin tamamında ayakta sayım dayatmasının devam ettiği, mahpusların kalkmadığı takdirde infaz koruma memurları tarafından kollarından tutularak zorla kaldırıldıkları, bu esnada infaz koruma memurlarının sanki tiksinerek bir şey kaldırıyormuş gibi proveke edici hareketlerde bulundukları tespit edilmiştir.
* Özellikle Kürkçüler F Tipi ve İskenderun T Tipi’nde kalan aynı suç grubuna mensup mahpusların birbirlerinden çok farklı bloklarda kaldıkları, Kürkçüler F Tipi’nde kalan farklı suç gruplarına mensup mahpusların (FETÖ-DAİŞ-PKK) kurum idaresince açık ve kapalı görüşleri aynı zamanda aynı yerde yapmaya zorlandıkları, bu sebeple pek çok mahpusun güvenlik riskiyle uzun süredir görüşlere çıkamadıkları, hapishanelerin tamamında mahpusların sohbet odasından yararlanamadıkları, bu sebeple diğer koğuşta kalan mahpusların birbirlerinden haberlerinin olmadıkları, bu anlamıyla da tecridin farklı bir boyutunu yaşadıkları tespit edilmiştir.
* Sağlık problemi yaşayan mahpusların revirde özenli muayenelerinin yapılmadığı, hastaneye sevkleri esnasında ise kelepçeli muayenenin dayatıldığı, kelepçe çıkarılsa dahi asker eşliğinde muayenenin devam ettiği, özellikle Osmaniye Hapishanesinden hastaneye sevk olan mahpusların hastanedeki sağlık görevlileri ve hekimler tarafından yargılandıkları suç tiplerinden dolayı ideolojik yaklaşımlar sergilendikleri ve hakarete maruz kaldıkları, bazı mahpusların bu yaklaşımlardan dolayı tedavi olmadan geri döndükleri tespit edilmiştir.
* Hapishanelerin tamamında infaz yasası ve yönetmeliği uyarınca mahpuslara tanınması gereken haftalık sosyal ve kültürel faaliyetlerin sürelerine uygun davranılmayarak kısıtlamalara gidildiği veya hiç yararlandırılmadıkları, diğer mahpuslarla ortak sohbet odasına çıkamadıkları, bu anlamda tecrit ve izalasyon koşullarında bir yaşamın dayatılarak zor olan hapishane yaşamının daha da zorlaştırıldığı, kimi hapishanelerde havalandırmaların üzerinin kafesle kapatıldığı ve güneş ışığından yararlanma durumunun önemli ölçüde azaldığı, bu şekilde sağlıklı bir ortamda barınma haklarının da ihlal edildiği tespit edilmiştir.
* Özellikle Osmaniye Hapishanesinde, Nusaybin’den getirilen veya uzak yerlerde yargılamaları devam eden mahpusların yargılama yerinden uzakta olmaları ve mesafenin uzaklığı sebebiyle aylardır süren tutukluluk süresince dava avukatlarıyla iletişimlerinin kısıtlanmış olduğu, bu durumun hukuksal yardım alma ve savunma hakkının ihlaline yol açan bir duruma dönüştüğü tespit edilmiştir.
‘Erkek aklı egemen’
* Hapishanelerin büyük çoğunluğunda yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı çıkan mahpuslara yoğun disiplin cezalarının verildiği, özellikle Osmaniye T1’de kalan kadın mahpuslara verilen hücre cezalarında, hücrelerin yaşamaya elverişli olmayacak derecede kötü olduğu, yine hücre camının karşıda erkek hücrelerin olduğu gerekçesiyle siyah poşetlerle kapatıldığı, erkek aklının bu anlamda hapishanelerin dizaynında da etkili olduğu tespit edilmiştir.
* Bazı hapishanelerde yemeklerin kalitesinin kötü olduğu, besin değeri ve miktar yönünden de yetersiz olduğu tespit edilmiştir.”
‘Talepler karşılansın’
Raporda yer verdikleri bu hak ihlallerini ve kötü muamaleleri paylaşan Av. Demiray, sağlık ve insan hakları örgütlerinin oluşturduğu bağımsız tıbbi izleme heyetlerinin açlık grevindekilerin sağlık problemlerini yerinde tespit, gözlem ve izleme olanaklarının yaratılması için uygun koşulların sağlanması gerektiğini de vurguladı.
Tutukluların taleplerinin kaldırılmasını istediklerini ifade eden Av. Demiray, son olarak gerek İnfaz Yasası, gerek Anayasa, gerekse de taraf olunan uluslararası sözleşmeler ile AİHS hükümlerine aykırılık teşkil eden İmralı’daki haksız, yasadışı ve keyfi tecrit ve izalasyon uygulamasının bir an önce kaldırılması için Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırdı.