Kürt dili ve aydınlanmasında önemli bir rol üstlenen yayınlardan Rewşen dergisinin belgeselini çeken Oğuz’a göre Rewşen, bir ‘yazarlar kuşağı’nı ortaya çıkardı
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde ilk sayısı 27 yıl önce şubat ayında çıkan kültür, sanat ve edebiyat dergisi Rewşen, Kürt dili ve aydınlanmasında önemli bir rolü yerine getiren yayınlardan biri oldu. Dergi, Kürtçe üzerindeki yasağın kalkmasının hemen sonrasında yayın hayatına başlayabilmişti.
Birçok yazar…
Yasağın kalkması ile birlikte ilk sayısı Şubat 1992’de basılan Rewşen, yayın hayatına başladı. Fakat 1995 yılına gelindiğinde kapanmak zorunda kalan dergi, çok geçmeden bir yıl sonra “Jiyana Rewşen” olarak okuyucularının karşısına çıktı. Dergi, birkaç yıl içinde tamamıyla Kürtçe yayımlanmaya başladı. Dilbilimci Zana Farqînî, Çevirmen İbrahim Xort, Ressam M. Zahir Kayan, Şair Îrfan Amîda ve Şair-Çevirmen Kawa Nemir gibi isimler yer aldı. Ancak çıkarılan 52 sayının ardından bu dergi de, tıpkı devamında çıkan “Rewşen– Name” gibi kapanmakla yüz yüze kaldı.
Derginin serüveni
Kürt dili ve aydınlanmasına büyük katkılar yapan “Rewşen” dergilerinin serüvenini, 90’ların toplumsal gerçekliği üzerinden 2011 yılında aynı adı verdiği bir belgesel çekerek anlatan Yönetmen-Gazeteci Cemil Oğuz Mezopotamya Ajansı’na konuştu. Kürtçe yayıncılığı yasaklayan 2932 sayılı yasa üzerinde durarak sözlerine başlayan Oğuz, “1990’lı yıllara kadar Kuzey Kürdistan’da Kürtçe yayınlar yoktu. Kürtçe yayın yasaktı. Çıkarılan yasa ile birlikte Türkçe dışındaki dillerde de yayın serbest hale geldi. Tam bu dönemde Kürt aydınları bunu fırsat bilerek dergi ve gazete çıkarmaya başladılar. 1992’de Welat gazetesi ve Rewşen dergisi yayın hayatına başladı” dedi. O dönemde hem tecrübe hem de teknik olarak imkanların oldukça kısıtlı olduğunu belirten Oğuz, bu durumu çektikleri belgeselde derginin idari işlerinden sorumlu İbrahim Xort’un bir anısı üzerinden işlediklerini dile getirdi.
Dile olan katkısı
Yine o dönem Kürtçe’nin yazı dili olarak henüz pek fazla gelişkin olmadığını da dile getiren Oğuz, “Derginin yazı dili çoğunlukla Türkçe’ydi. Kürtçe yazı alfabesinde de bir tartışma vardı. Mesela kimi Celadet Alî Bedirxan alfabesini, kimi de Kamuran Alî Bedirxan alfabesini kullanalım diyordu. 1996’ya gelindiğinde ise, hem Kürtçe yazı dili gelişmiş hem de Kürtçe yazanların sayısının arttığını söyleyen Oğuz, Kürt dilinin gelişimine fevkalade katkı sunduğunu belirttiği Rewşen’in, Kürt aydınlanması için de önemli bir görev üstlendiği görüşünde. Oğuz, nitekim çektiği belgeselde dergilerle birlikte Kürtçe’nin nereden nereye geldiği üzerinde durduğunu ve 90’lardaki toplumsal gerçekliği anlatmak istediğini vurguladı.
90’lar ve Rewşen
“Rewşen, Jiyana Rewşen ve Rewşen- Name dergileri çıktığı 10 yıllık süre içinde yeni bir kuşak ortaya çıkardı” diyen Oğuz, devamında şunları belirtti: “O da yazarlar kuşağıdır. Biz şu an da rahatlıkla o kuşaktan bahsedebiliriz. 1990’lardan 2000’lere Kürt yayınevlerinde yılda 5 veya 10 kitap yayımlanırken, 2002 yılından sonra her 10 Kürt yazarın birer kitabı yayımlanıyordu. Televizyonlarda, panellerde ve konuşmalarda Kürt yazarlar artık yer almaya başladı. 1990’ların ve Rewşen dergisinin etkisi kendini bu şekilde gösterdi.”
‘Dili korumak yetmez…’
Bugün, düne göre imkanlar daha fazla olsa da, zorlukların da artığını sözlerine ekleyen Oğuz “ Kürtler her dönemden daha çok gelişmesi için Kürt dili üzerine çalışmalı ki dil gerilemesin. Şöyle bir tehlike var. Dünyada internet alanında ilerlemeyen diller kaybolur ve ölmeye mahkum edilir. Dolasıyla dil üzerine yapılan çalışmalar sadece koruma endeksli değil, geliştirme ve ilerletme üzerine olmalıdır. Sadece Kürtçe değil, Kirmanckî lehçesi için de bu geçerlidir. Dil ve lehçelerin korunması, geliştirilmesi için adımlar atılmalı” dedi. Derginin şu anda internet üzerinden yayın hayatına devam ettiğini söyleyen Oğuz, kısa bir süre sonra tekrar basılı olarak çıkacağını da sözlerine ekliyor.
İSTANBUL