Erdoğan, ‘Terörist, cani, 1 milyonun katili’ diye siçladığı Esad’ı Kuzey Suriye’ye saldırı karşılığında tanıma sinyali verirken, Minbic’e birkaç hafta içinde saldıracaklarını söyledi. IŞİD ve Nusra ile işbirliği iddiası ise yerini koruyor
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş 8 yılı geride bırakırken, bu süre zarfında Suriye iç savaşına en çok müdahil olan Türkiye izlediği zik zaklı ve çelişkili politika ile baş döndürdü. Suriye’deki iç savaşta başrol oynayan ve IŞİD, El Kaide uzantısı El Nusra, diğer cihadist gruplar ve ÖSO denilen grupları doğrudan desteklemekle suçlanan AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu grupların Kürtlere karşı yenilgisinden sonra rotayı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yeniden tanımaya çevirdi. İç ve dış politikanın merkezine “Kürt anasını görmesin” olarak da ifade edilen Kürtlerin statü elde etmemesini yerleştiren Ankara ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt karşıtlığı nedeniyle daha önce “terörist ve cani” diye suçladığı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la alt düzeyde görüştüklerini açıkladı.
Kürt anasını görmesin de…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ile görüşmelere ilişkin yaptığı açıklamada, Suriye ile alt düzeyde bir dış politika yürütüldüğünü söyledi. İstihbarat örgütlerinin “İlla liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız” havasında olamayacağını belirten Erdoğan, şimdiye kadar Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ağır hakaretlerde bulunmuştu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da ABD ile güvenli bölge konusunda henüz anlaşmaya varamadıklarını söylerken, Suriye rejimi ile alt düzeyde görüşmenin Esad’ı tanımak anlamına gelmediğini iddia etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esad’ı hedef alan konuşmalarından bazılarını derledik. 31 Aralık 2012 tarihinde bir konuşma yapan Erdoğan, “Şu anda dünyada 100’ü aşkın ülke bu kardeşimizin (Suriye Ulusal Koalisyon Lideri Muaz el Hatib) ve ekibinin liderliğini kabul etti. Bu ne demek? ‘Ey Esad biz seni artık tanımıyoruz, hadi defol’ demektir” dedi.
‘Ey Esed defol’
5 Mayıs 2013’te partisinin Kızılcahamam’daki 20’nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, “Biz başka devletlere, başka milletlere benzemeyiz. Biz, dengeler adına, konjonktür adına, çıkarlar adına susacak bir millet, böyle bir devlet değiliz… Banyas’ta çocukların feryadı arşı inletirken, biz susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız. Ey Beşşar Esed, vallahi bunun hesabını vereceksin. O çocukların arşı inleten figanı, inşallah, Rabbimin Müntakim sıfatı mucibince, Kahhar sıfatı mucibince, senin üzerine kutlu bir intikam olarak inecek. Allah izin verirse, bu caninin, bu katilin, dünyada hesaba çekildiğini görecek ve bundan dolayı hamdedeceğiz, şükredeceğiz” demişti.
‘Esed teröristtir’
27 Aralık 2017 tarihinde ise, “Suriye’de Esed’le yürümek kesinlikle mümkün değildir. Ne için? 1 milyona yakın vatandaşını öldürmüş olan bir Suriye’nin başkanıyla nasıl olacak da geleceği kucaklayacağız? Çünkü Esed, kesinlikle açık ve net söylüyorum, devlet terörü estirmiş aslında bir teröristtir” ifadelerini kullanmıştı. 8 Şubat 2018’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Esad’la temasa geçilmeli” çağrısına yanıt veren Erdoğan, “Esed katil, katille biz neyi konuşacağız? Esed burada terör estirmiştir, devlet terörü estirmiştir” demişti.
Putin’in sözü geçiyor
Erdoğan’ın menavrasını DW’ye değerlendiren uzmanlar esas hedefin Kuzey Suriye’deki yapı olduğuna dikkat çekiyor. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan, “Putin, Adana mutabakatını gündeme getirdi, Ankara’ya Şam’la diyalogu işaret etti. ABD çekilecek. Tüm bu gelişmeler Türkiye’yi Şam’la diyaloga yöneltti” diyor. AKP iktidarının ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da, “Ankara’da bir politika değişikliği olduğu kesin. Arazideki zorluklar Türkiye’yi Şam’la diyaloga zorladı. Bu diyaloğun mimarının da Putin olduğu ortada. Çünkü o Adana mutabakatının ayrıntılarını en iyi bilen isim. Astana sürecinin de temel hedefi Ankara-Şam diyaloğuydu” diyor. Yakış da esas hedegin- Kuzey Suriye olduğuna vurgu yaptı.
Yaptırım listesi itirafı
Meclis’te partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yine Kuzey Suriye’yi hedef aldı. Erdoğan, “Fırat’ın doğusu ve Münbiç, Suriye gündemimizin en önemli konusudur. Güvenli bölge konusundaki kararımızı bir kez daha tekrar ediyorum. Türkiye’nin kontrolünde diğer ülkelerinin ise sadece lojistik destek verdiği modelin dışındaki hiçbir teklifi kabul edemeyiz. Uluslararası güçler tarafından kurulan hiçbir güvenli bölgenin başarılı olmadığı, başarı getirmediği ortadayken aynısının bize dayatılmasında kasıt ararız. Münbiç meselesi ortada bırakıldıkça rejimin bu bölgeye olan hevesleri de kabarıyor… Askeri hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Şayet ABD bize verdiği sözü tutup, bölgeyi teröristlerden temizlemek, Türkiye’nin kontrolündeki bir güvenli bölgenin kurulmasına destek sağlamazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Sayın Trump ile bu konularda verimli ve ümit verici görüşmeler yaptık yapıyoruz. Ancak alt düzeydeki görüşmelerde aynı verimi elde edemiyoruz. Tatmin edici bir plan ortada yoktur. Sözümüz sözdür ancak sabrımız sınırsız değildir. Birkaç hafta içinde teröristler Münbiç’ten çıkarılmazsa sabrımız sona erer. Bölge halkının kendi yönetimini tesisi birkaç ay içerisinde sağlanmazsa yine sabrımız sona erer…. Ne kimseden izin almak ne de sormak mecburiyetinde değiliz. Yaptırım listesi dahil hiçbir tehdit bizi bu yoldan çeviremez” dedi.
ABD: Bu IŞİD’cileri alın
IŞİD’le mücadelede uluslararası koalisyonun ortağı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) yakaladığı yabancı IŞİD savaşçılarının akıbetine ilişkin tartışma sürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı son olarak, Suriye’de yakalanan yabancı uyruklu IŞİD üyelerinin vatandaşı oldukları ülkeler tarafından alınması için çağrı yaptı. ABD Dışişleri Sözcüsü Robert Palladino, SDG tarafından yakalanan söz konusu yabancı uyruklu savaşçıların güvenli ve insani koşullarda tutulduğunu açıkladı. Sözcü bununla birlikte, yakalanan IŞİD üyelerinin vatandaşı oldukları ülkelere iade edilerek yargılanıp biran önce cezalarının verilmesi gerektiğini vurguladı. SDG, kontrol ettiği kamplardaki sayıların giderek arttığını duyurmuş ve yabancı savaşçıların yasal bir şekilde kendi ülkelerinde yargılanıp cezalandırılması çağrısı yapmıştı. Fransa geçen hafta, SDG’nin gözaltında tuttuğu 130 IŞİD üyesi Fransız vatandaşının birkaç hafta içinde iade edileceğini açıklanmıştı. İçişleri Bakanı Christophe Castaner, “Fransa’ya geri dönen herkes mahkemeye havale edilecek. Hapse girmelerine gerek olup olmadığına yargıç karar verecek” demişti. Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo IŞİD ile mücadele eden koalisyon üyesi 79 ülkenin katılımıyla bugün Washington’da bir konferans düzenleyecek.
DIŞ HABERLER