Halk sağlığını kanser ve obezite gibi nedenlerle tehdit eden NBŞ’de, ithalat oyunlarının oynandığı iddia edildi. NBŞ’de üretim kotasının düşürülmesiyle ithalatın önünün açıldığı iddia ediliyor
Geçtiğimiz yıl yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kotası bu kez yüzde 2.5 olarak belirleneceği Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan tarafından açıklanması dikkat çekti. AKP hükümeti iktidara geldiği ilk günkü icraatlarından biri Cargill’i yasallaştırmaktı. ABD’li tarım tekeli ve NBŞ üreticisi Cargill’in yasal olarak kurulması imkansız olan İznik Gölü kıyısındaki fabrikası, George W. Bush’un Erdoğan’a özel ricası ile sağlanmıştı. Cargill İznik’te kurduğu fabrikada NBŞ şurubu imal ediyor. Şeker Pancarı ile şeker üreten şeker fabrikalarını geçtiğimiz yıl özelleştiren iktidarın bu kararına özellikle Pankobirlik’in sevindiği görüldü. Pancar üretimini adeta yok eden iktidarın bu kararı niçin aldığı ise merak konusu oldu.
Başka ülkeler desteklenecek
Önce yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülen NBŞ üretim kotası, 135 bin ton olarak üretilirken şimdi ise bu rakamın 67,5 bin ton olacağı iddia edildi. Oysa Türkiye’de NBŞ şurubunun ortalama 1 milyon ton işlendiği biliniyor. Daha önce 135 bin ton olduğu süreçte bu ihtiyaç ya ithalat yoluyla ya da kaçak üretimlerle karşılandığı iddia edilmişti. Son kararla birlikte ithalatın önünün tamamen açılması beklenirken ithal gelecek olan NBŞ’nin GDO’lu olma olasılığı ise çok yüksek. Tarım yazılarıyla tanınan gazeteci Ali Ekber Yıldırım NBŞ üreticisi sanayicilerin kotanın düşürülmesi ile sanayinin ihtiyaç duyduğu izoglikozun ithalatla karşılanacağını belirttiklerini ve “Bu ürün sağlık açısından zararlı ise kota tamamen kaldırılsın. Bu ürünün tüketimi yasaklansın. Fakat üretimini sınırlayıp, ithalatın önünü açmak, Türkiye’de üretilen mısır yerine dışarıda üretilen mısırın desteklenmesi demektir. Kotanın düşürülmesi ile yurt içindeki sanayi tesisleri kapanacak. Üretim olmayacak. Ama ithalat artarak devam edecek. Yani üretim yerine ithalat desteklenecek” dediklerini yazdı.
NBŞ ithal edilecek
Yıldırım, Türkiye’de 1 milyon ton civarında nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi olduğunu ve bu tüketimin sadece 67 bin 500 tonu iç piyasadan karşılanacağını yazdı. Yıldırım, özellikle büyük gıda firmaları (Cocacola gibi) piyasada sıvı şeker bulamadıklarını belirterek yüzde 15 gümrük vergisi ödeyerek ihtiyaç duydukları nişasta bazlı şekeri ithal ettiklerini, ayrıca birçok ülke ile serbest ticaret anlaşması olduğu için bu anlaşmalar çerçevesinde gümrüksüz ithalatın yapıldığını belirtti.
NBŞ tüketimi serbest!
Türkiye’de yasa ile genetiği değiştirilmiş( GDO) tohum kullanımı ve dolayısıyla genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi yasak. Ancak, yem sanayinde kullanmak üzere genetiği değiştirilmiş mısır ve soya ithalatına izin veriliyor. Benzer bir durum NBŞ’de de uygulanacak. Kota ile üretim sınırlandırılırken bu ürünler serbestçe ithal edilerek sanayide kullanılıyor ve tüketiciye sunuluyor. Sağlık açısından zararlı olduğu her fırsatta dile getirilen GDO’lu ürünlerin ve nişasta bazlı şekerin tüketiminin niçin yasaklanmadığı Yıldırım’ın sorduğu sorular içinde.
Nişasta Bazlı Şeker’li ürünlere dikkat
Dünya üzerinde son yıllarda Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) olarak en çok üretilen ürünün mısır olduğu biliniyor. Cargill’in ve diğer NBŞ üreticisi firmaların GDO’lu mısırdan üretim yaptıkları çokça gündeme geldi. NBŞ’nin insan sağlığı üzerinde çok ciddi etkileri var ve bu etkilerin başında ise kanser ve obezite hastalıkları yer alıyor. Mısır şurubu şerbeti, früktozdan elde edilen şekerdir. Emilmesinden başlayıp tüketimine kadar vücuda yaptığı tahribatın hesabı yok. Obezite başta olmak üzere birçok kan hastalığını ortaya çıkarmaktadır. Hazır satın alınan; bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde, meyve suları, dondurma, reçel, jöle, marmelat, helva, sütlü tatlılarda mısır şurubu şerbeti kullanılmaktadır. GDO’lu olan mısırdan üretilen şurup ise ölümcül sonuçlara yol açabilmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ