Şule Çet’in avukatı Umur Yıldırım, sanık Berk Akand ve Çağatay Aksu’nun olayın intihar olduğuna dair bir algı yaratmaya çalıştıklarını kaydetti.
Çet’in başının yanına düşen ayakkabının yanında çorap olduğu diğer uzaktaki ayakkabının da bağcıklarının açık olduğu söyleyerek, “Atlayan insan ayakkabısı ile atlar. Çorabı ayakkabısının içine koyup arkasından atmış olabilirler” dedi. Yıldırım, Çet’in ölümüne intihar süsü verilmeye çalışıldığını kaydetti.
Ankara Gazi Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Tekstil Tasarımı 2’nci sınıf öğrencisi olan 23 yaşındaki Şule Çet, 29 Mayıs 2018’de Ankara’daki Yelken Plaza’nın 20’nci katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitirdi.
Çet’in ölümü ilk olarak intihar olarak yansısa da sonrasında çıkan delillerle cinsel saldırıya maruz kaldığı ve şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Bunun üzerine, Çet’in ölümüyle bağlantısı olduğuna dair gözaltına alınan sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu, 3’üncü kez gözaltına alınmalarının ardından tutuklandı.
Çet’in ölümünden önce tecavüze uğradığını gösteren otopsi raporunda “uyumayı tetikleyen uyarıcı madde”, “vücudunda boğuşma izleri” DNA bulguları tespit edildi.
Ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Alev Ersan Albuz’un, Çet’in cenazesinden toplanan delilleri Eylül ayının başına kadar İstanbul Adli Tıp Kurumu’na göndermemesi üzerine soruşturma dosyası ondan alınarak, Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Koca’ya verildi.
Yeni bulgular dosyaya girdi
Savcılığın değişmesi ardından derinleştirilen soruşturmada Çet cinayetine dair yeni bulgular dosyaya girdi. Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda Çet’in tırnaklarında Berk Akand’a dair DNA bulgusu olduğu kanıtlandı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda Çet’in ölümüne dair “düşme esnasında şuurunun yerinde olup olmadığı ve öldürüldükten sonra atılıp atılmadığı hususun tıbben bilinemediği, olayın adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı” yorumu yapıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3 Aralık 2018 tarihinde Aksu ve Berk hakkında, “kasten öldürme”, “cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit” suçlarından müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası istendi. Çet’in ölümünden sorumlu zanlılar yarın Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşmada hakim karşısına çıkacak. Duruşmaya Çet’in ailesi de katılacak.
Çet’in avukatı Umur Yıldırım duruşma öncesi soruşturmanın ilk aşamasından bugüne kadar yaşananlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
‘Aksoy Şule’yi çağırıyor’
Yıldırım, olay günü Çet’in rutin bir şekilde günlük yaşamını sürdürdüğünü akşam saatlerinde işvereni Çağatay Aksu tarafından aranarak, maddi sorunların çözümü için görüşmeye çağırdığını belirtti. Yıldırım, olayların yaşandığı Yelken Plaza’ya giriş saatine kadar geçen sürede yaşananları şöyle anlattı: “Çağatay Aksu, Şule’nin maddi sorunlarını ve işle ilgili problemini çözmek için bir mekanda yanına çağırıyor. Orada 3 erkek var. Şule ve iki erkek 00.30 gibi Yelken Plaza’ya geçiyor. Bu arada bir büfeye uğranıp, sigara alınıyor. Plazaya girdikten sonra ne yaşanıyorsa orada yaşanıyor.”
‘Şule yardım istemiş’
Çet’in o gece ev arkadaşına attığı birçok mesajı olduğunu söyleyen Yıldırım, bu mesajların davanın aydınlatılması için delil olduğunu kaydetti. Yıldırım, Çet’in ev arkadaşına attığı mesajında kendisine dair bir yaklaşımın olduğunu anlattığını belirterek, şöyle devam etti: “Şule’nin durumdan rahatsız olduğunu, oradan çıkmak için ne yapacağını sorduğu yazışmalarda var. Sonrasında 01.40 ile 2.30 arasında bir boşluk var. Ne olduysa bu aralıkta oluyor. Tecavüz olayı bu arada oluyor. Şule, bu durumu da arkadaşına 3.03’te ‘of analog’ şeklinde mesaj atarak anlatıyor. Bu kelime, aslında argoda cinsel ilişkiyi anlatıyor. Buna ilişkin delilleri mahkemeye sunacağız. Aynı sıralarda 2.45’te sanıklardan Berk Akand da bir kadına mesaj atıyor. ‘Çok kötü şeyler oldu. Lütfen telefonu aç, bana geri dön’ şeklinde ve tanık bu mesajı doğruladı. Bu tanık kadın çok önemli. Bu kadın şuan Akand ve Aksu’nun arkadaşı. Olay günü kendisini de bu ortama davet etmişler, ancak tanık kadın bu ortama gitmiyor. Çağatay Aksu’nun ifadesi de bununla örtüşüyor. Şule, Berk ve Çağatay, 1.40 ile 2.30 arasında ne internet kullanmış ne de telefon. Herkesin orada dünya ile ilişkisi kesiliyor ve muhtemelen cinsel saldırı olayı o zaman gerçekleşiyor.”
Sanıkların aktardıkları bilgiler çelişkili
Tüm bu bilgilere dosyaya gelen HTS kayıtlarından ve yapılan mesajlardan ulaştıklarını aktaran Yıldırım, Çet’in ölümünün ise gece 3.50 sonrasında yaşandığını belirtti. O saatlerde de Akand, Aksu ve Çet’in internet kullanımı ve mesaj yazımı olmadığına dikkat çeken Yıldırım, “Sanıkların dosyaya sunduğu 6 görüntü video kaydı var. Ancak bu görüntülerin hiçbiri belirttiğim aralıklarda değil. Sanıklardan Çağatay Aksu ifadesinde ‘Şule 3.30 sularında yan odaya geçti. Akabinde ben gittim. Şule camdan bedeninin yarısını çıkarmıştı, ‘ben intihar edeceğim’ diyordu. Ben tutmak isterken parmağım kırıldı. Şule parmaklarımın arasından kaydı. Sonra ben makam odasına girip, Şule’nin kendisini attığını Berk Akand’a anlattım. İntihar ettiğini söyledim. Berk sinir krizi geçirdi bana inanmadı, tartıştık. Parmak kırığını gösterdiğimde inandı’ ifadesini vermiş” dedi.
Aksu tarafından verilen ifadeye dair Yıldırım, “Bu anlattıkları hikaye iki ya da hadi 5 dakika olsun. Ama ofisten çıkışları 4.08 yani 18 dakika sonra. Kurtarmak isteyen insan kurtaramadı, polisi arar, ambulansı arar, koşarak aşağı iner. Bunların hepsi yardım etmek isteyen insani birer tepkidir. Bunların hiçbiri olmadı. Sanıklar sonra aşağıya iniyor. Aksu arabasına binip, gidiyor. Akand geri dönüyor ve sonrasında polis aranıyor” yorumunda bulundu.
‘Atladıysa neden parmak izi yok’
Olay yeri görüntülerine dair de konuşan Yıldırım, ofiste hiçbir şeye dokunulmadığını, özellikle sanıklar Çet’in düştüğü yerde arbede olduğunu söylüyor; ama olay yeri görüntülerinden orada arbede izlerinin olmadığını dile getirdi. Ofisteki sehpa ile cam arasında 30-40 cm mesafenin olduğunu; ancak iki insanın oraya girmesinin mümkün olmadığını belirten Yıldırım, şu noktalara vurgu yaptı: “Pencerenin pervazında ne Şule’nin ne de sanıkların parmak izi çıkmadı. Şule’nin balıklama atlaması lazım ki iz çıkmasın. Ama sanıkların anlatımına göre orada arbede olmuş. Aynı şekilde içki şişelerinin olduğu herkes tarafından biliniyor ama olay yerinde yok o şişeler. Bütün ofisi, video kaydına alıyor polis. Kayıt altına alınırken 5 veya 6 tane çöp görünüyor. Bunlardan sadece birinden örnek alınmış. İçki şişeleri yok. Bardaklar yıkanmış. Saldırıda kullanılan aletler yok. Çöpte olabilir ama çöplere bakılmamış. Olay yeri görüntü alırken birçok yerde sıvı var. Makam masasında, yerlerde sehpa üzerinde birçok sıvı var. Bu sıvılar içki mi, sperm mi? Bunların hiçbirine bakılmamış.”
‘Deliller cinsel saldırıya uğradığını gösteriyor’
Otopsi raporunda çıkan bulgulara da değinen Yıldırım, “Cinsel saldırı bakımından Şule’de anal kısımda yırtılma ve ekimozlar var. Bunlar cinsel saldırının göstergeleri. Aynı şekilde Şule’de PSA bulundu ve YSTR içeriyor. YSTR sadece erkekten salgılanan bir sıvı, bunun orada bulunması cinsel saldırının göstergesi. Şule’nin 9 parmağında doku bulundu. Dokulardan iki tanesi Berk Akand’a ait olduğu tespit edildi, diğerleri tespit edilemedi. Eldeki deliller Şule’nin ne şekilde bir cinsel saldırıya uğradığını, nasıl atıldığını anlatıyor” diye konuştu.
‘İntihar süsü verilmek istendi’
Çet’in sosyal medyasının, telefonu ve bilgisayarının da incelendiğini kaydeden Yıldırım, intihara dair tek bir unsur bulunamadığını sözlerine ekledi. Çet’in arkadaşlarıyla da görüştüğünü ifade eden Yıldırım, arkadaşlarından alınan bilgilere göre yükseklik korkusu olduğunu öğrendiğini belirtti. Sanıkların olayın intihar olduğu algısını yaratmaya çalıştığını kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti: “Sanıkların Şule’yi sokmak istedikleri bir kalıp var. Annesini 2 yıl önce kaybettiği, maddi sıkıntıları olduğu, erkek arkadaşıyla sorunlar yaşadığı gibi kalıba sokarak intihar ettiğini söyleyecekler. Ama Şule’nin annesi 2009 yılında vefat etmiş. Şule erkek arkadaşıyla sorun yaşamıyor, onun da ifadesi alındı. Şule’nin rutin dışında hiçbir farklı durumu yok. Ne garip ki gece yarısı Şule kendini attı. Bu dosyada bir hakikat var. Ne kadar kurgularlarsa deliller ortaya çıktıkça hakikate kayacak. ATK raporu, siber suç araştırmaları, aslında bu dosyadaki her bir delil, cinayet olduğunu bize gösteriyor” ifadelerinde bulundu.
Kadın örgütleri önemli bir rol oynadı
Çet’in ölümünün araştırılmasında kadın örgütlerinin de önemli bir rol oynadığını vurgulayan Yıldırım, “Kadın kurumlarının devreye girmesiyle birlikte soruşturma hem derinleşti hem de hakikate doğru yol alınmaya başlandı. Bizim amacımız, hakikatin ortaya çıkması ve yargının doğru bir karar vermesini sağlamak” dedi.
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan uzman mütalaa raporuna da tepki gösteren Yıldırım, raporun uzman mütalaasından ziyade sanıkları aklamak için hazırlanan bir rapor olduğu eleştirisinde bulundu.
Yarın görülecek duruşmada kendilerinin de hazırlattığı bir uzman mütalaası olduğunu ve mahkemeye sunacaklarını söyledi.
Kaynak:Berivan Altan/MA