İktidarın Kürt sorununa yaklaşımının bir parçası olarak tecrit uygulamasını hep gündemde tuttuğuna dikkat çeken EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, “Hükümetin bu hukuksuzluğa son vermesi ve çözüm için adım atması elzemdir” dedi.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, yaklaşan yerel seçimeler, partilerin tutumları ve ülke geneline yayılan açlık grevlerine ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
İktidarın Ortadoğu politikası, 2011 yılından sonra Suriye üzerinden bölgesel güç olma üzerine şekillendiğini ifade eden Gürkan, bu politikanın “Yeni Osmanlıcılık” hayaliyle oluştuğunu söyledi. Politikanın temelinde, çatışma, mezhepçilik, bölgede gerici güçlerle işbirliğinin olduğunu vurgulayan Gürkan, “Emek Partisi olarak hükümetin bir bütün olarak Ortadoğu ve Suriye politikasını, buna bağlı olarak Afrin’e operasyon kararını doğru bulmadık, eleştirdik. Bu konudaki görüşlerimizi bildirilerle, açıklamalarla halka anlatmaya, kamuoyuyla paylaşmaya çalıştık. Siyasi iktidar her seferinde yanlışlığı acı sonuçlarla ortaya çıkan kararında ısrar ediyor ve bu çatışmacı, gerici, yayılmacı dış politikasına muhalefet eden her kesimi susturmaya, sindirmeye çalışıyor. İktidar bu politikada ısrar ettiği sürece biz de yanlışları teşhirde, halka anlatmada kararlı olacağız. Ortadoğu halklarının kardeşliği, dayanışması için, emperyalist güçlerin bölgeden çekilmesi ve Türkiye dahil devletlerin başka ülkelerdeki güçlerini geri çekmeleri yönünde taleplerimizle mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu mücadelemiz bir yanıyla Ortadoğu’da barış ülkemizde demokrasi mücadelesinin iç içe geçmesidir” dedi.
‘Muhalefet konjonktürü dikkate almalıydı’
Yerel seçimler ve partilerin hazırlıklarına dikkat çeken Gürkan, AKP-MHP ile CHP-İYİ Parti arasında ortaya çıkan seçim ittifakı ve buna bağlı olarak gelişen seçim stratejilerine ilişkin şunları belirtti: “Normal koşullarda seçimlere gitmediğimiz çok açık. Ekonomik kriz, baskılar, yasaklar, eşitsizlik, adaletsizlik, hak hukuk tanımama bu seçimin temel özelliği olacaktır. Dolayısı ile özellikle muhalefet partilerinin bu siyasal konjonktürü dikkate alarak seçim stratejilerini belirlemesi gerekirdi ancak gelinen süreçte bunun gerçekleştiğini söyleyemeyiz. Bu siyasal koşullarda kapsayıcılıkla, tek adam yönetimine karşı halk güçlerinin, emek, demokrasi ve barış güçlerinin alternatif bir demokrasi anlayışını seçenek olarak ortaya koyması gerekirdi. CHP-İYİ Parti bloku böyle bir seçeneğe kapı bile aralamamıştır. İki Parti’nin tutumu da halkın beklentilerine cevap vermekten uzaktır. Hala önyargılar, şovenizmin etkileri siyasi seçeneklerde belirleyici durumda.”
‘Halkçı belediyecilikte ortaklaşmalı’
Gürkan, Emek Partisi olarak bu seçim sürecine hazırlanırken her defasında halk güçlerinin demokratik halkçı belediyecilik yaklaşımıyla ortaklaşmasını ve ortak adaylarla seçime gitmesinin önemli olduğunu dile getirdiklerini söyledi. Gürkan, devamla benzer tartışmaların büyükşehirlerde aday çıkarmayan HDP tarafından da yürütüldüğünü dile getirerek, “CHP’nin açık işbirliğinden uzak duran tutumu, İYİ Parti’nin Iğdır benzeri yaklaşımları ne siyasi sürecin ihtiyacına ne de halkın beklentilerine cevap verecek bir tutum olduğunu söyleyemeyiz” dedi.
‘İstanbulu alan Türkiye’yi alır’
“İstanbul Türkiye siyasetinin ve ekonomisinin belirleyicisi olan bir metropol ve bu nedenle önemli” diyen Gürkan, adaylar arasında bulunan AKP’li Binali Yıldırım ve CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu hatırlatarak, “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır sözü boşuna değildir. İstanbul, Ankara gibi metropollerde yerel seçimi kaybeden siyasi iktidar elbette yıkılmış olmayacaktır ancak yaşayacağı bir yenilgi önemli bir sarsıntı etkisi yaratacaktır. 7 Haziran’da sandıktan yenik çıkan iktidarın hukuksuzlukla yeniden iktidarını sağladığı unutulmamalı. Elbette sandıkta yenilgi önemli ancak, esas olarak halkın tercihlerine ve taleplerine sahip çıkacağı mücadele hattı daha önemlidir” diye belirtti.
‘Kadınların temsiliyetteki konumu geriletiliyor’
Her seçimde olduğu gibi kadınların bu yerel seçimlerde de aday gösterilmeleri konusunda siyasi partilerin sınıfta kaldığını hatırlatan Gürkan, eşbaşkanlık sisteminin tüm siyasal alanda hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Gürkan, şöyle devam etti: “Merkezi ya da yerel yönetimler kadınların siyasi temsiliyette konumu maalesef değişmediği gibi AKP politikalarıyla doğrudan orantılı olarak daha geriye gitmektedir. Üzülerek söyleyelim ki, geri gidiş sadece siyasi temsiliyetle sınırlı değil, istihdamdan toplumsal yaşama geniş bir alanda söz konusudur. Bu durum kadın hareketinin eşitlik ve hak temelli mücadelesini demokrasi mücadelesiyle birleştirmektedir. Eşbaşkanlık kadınların siyasette temsiliyeti bakımından kuşkusuz iyi niyetli çabalardır ancak kadının konumunu güçlendirecek bir mücadele ile daha ileri taşınacaktır. Bir bakıma kadın hareketinin vermiş olduğu mücadele onun konumunu da ilerletecektir.”
‘Adım atılması elzemdir’
DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile diğer siyasi tutukluların cezaevlerinde başlatmış olduğu açlık grevlerine dair de konuşan Gürkan, grevde olanların taleplerinin aynı zamanda siyasi iktidarın hukuksuzluğuna işaret ettiğini ifade etti. Gürkan, sözlerini şöyle tamamladı: “Tecrit zaten normal koşullarda olmaması gereken bir uygulamadır ve iktidar Kürt sorununa yaklaşımının bir parçası olarak tecrit uygulamasını hep gündemde tutmuştur. Hükümetin bu hukuksuzluğa son vermesi ve çözüm için adım atması elzemdir. Hukuksuzluk insan yaşamıyla sınanmamalıdır. Hükümet adım atmalı, Leyla Güven yaşamalıdır.”
Kaynak: Necla Demir /MA