Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek hakkında 2 yıl 6 ay ceza verilen tiyatro oyuncusu Cenk Dost Verdi, suçlamayı kokteyl suçlama olarak değerlendirdi. Dost Verdi, ‘Bu süreç onlara kötü bana iyi olacak’ ifadelerini kullandı
Dilhan Yılmaz / İstanbul
Sosyal medya paylaşımlarından dolayı hakkında 2 yıl 6 ay ceza verilen Yolcu Tiyatro üyelerinden oyuncu Cenk Dost Verdi, sorularımızı yanıtladı. Hakkında 2 yıl 6 ay hapis cezasının verilmesine gerekçe yapılan paylaşımları hakkında konuşan Dost Verdi, “Her şey bahane. O gün haber değeri olan ve uluslararası ve ulusal medyanın paylaştığı her şeyi ben de paylaştım. Evet haber değeri olduğu için paylaştım ve devlet eli ile bunların engellendiğini, iletişim hakkımızın elimizden alındığını, bu olayların ülke gündemini etkileyecek olduğunu düşündüğüm için paylaştım” diyerek kendisine yöneltilen suçlamanın kokteyl bir suçlama olduğunu ifade etti.
Şifahen soru soran bir savcı
Yargının artık niyet okuma ile karar verdiğinin altını çizen Dost Verdi, devamla şunları dile getirdi: “Yargı o kadar laçka hale gelmiş ki devletin savcısı ile yüz yüze iletişim kuramıyorsun. Yaptığım savunmayı dinlemediği o kadar açık ki. Sana soru sorarken yüzüne bakmıyor. Toplamda bir-iki dakikalık ifade veriyorsun zaten. Sana sorulacak soruları sormak için görevlendirildiği çok açık, savcı şifahen soruyor ve mahkeme cezayı veriyor. Paravan muhakemeden başka bir şey değil. Yargının derdi tamamen sindirmek.”
Ezhel, Bakırköy ve Kadıköy
Sokakta, sanatta, müzikte, sindiremediklerine sosyal medya üzerinden meydan okunduğu bir dönemde olduklarını belirten Dost Verdi, en son tutuklanan Ezhel’i, Bakırköy, Kadıköy ve daha birçok yerde yaşananları örnek gösterdi. Dost Verdi, devamla sosyal medyanın önemli bir alan haline geldiğini belirterek “Orada sus, burada sus, zaten böyle böyle susturuluyorsun” diye konuştu.
Uygulayamıyorsan kısırlıktır
Dost Verdi, sosyal medyayı aynı zamanda eleştiriyor da ve bunu da şu gerekçelerle yapıyor: “Sadece sosyal medyada kaldığı andan itibaren eleştirilmesi gerekir. Sosyal medyada söylediğim eşitlikçi söylemleri hayatımın geri kalanında nerede uygulayabiliyorum? Uygulayamıyorsam bu bir kısırlıktır. Çağımızın en büyük hastalığı belki de bu. İnternetin bize en büyük kaybettirdiği bizi dejenere ettiği yer burası. Siyaseti bile popülist algı üzerinden yürütebiliyoruz.”
Suç işliyorlar
Suç üretenlerin aynı zamanda suç da işlediğini söyleyen Dost Verdi, “Suç üretmek dediğin şey iftira. Yitirdikleri hukuk ambalajında şu an kendilerini suçlu ilan ediyorlar, yaşanan her şeyde, tutsaklar konusunda, Nuriye ve Semih konusunda, Selahattin Demirtaş konusunda” dedi. Hakkında verilen cezanın kendisi için yeni bir sürecin başlangıcı olarak değerlendiren Dost Verdi, “O yüzden diyorum ki suçlu değilim, bir sürecin başındayım. Beni söz sahibi haline getiren şey sanattı. Şimdi elimde gerçekten onların aklının ermeyeceği bir silah daha var. Dolayısıyla süreç bence onlara kötü bana iyi olacak gibi geliyor” ifadelerini kullandı.
Devletin keskin ve ayrıştırıcı bir dil takındığını söyleyen Dost Verdi, “O şiddet dili seni bu noktaya getiriyor. İyi ki de getirmiş, öbür türlü hep kendimize bir şey söylüyor bir şey yaptığımızı zannediyorduk” diyor. Bu keskin ve ayrıştırıcı dilin kişiye ve yaptığı sanata yönelik bir linç kültürü oluşturduğunu söyleyen Dost Verdi, bu taciz diline karşı sanatın dilinin de sertleştiğine vurgu yapıyor. Dost Verdi, sertleşen iktidarın otoritesinin düşünce özgürlüğü ve evrensel temaları hedef almasının önünde durulması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Buna müsaade edersek böyle devam edecek, sosyal medyada sus devam edecek, sanatta sus devam edecek, sokağa çıkma devam edecek.”
Başka ne yapsam ağzımda kül tadı bırakır
Meclis’te sahneden indirilen kadınlara da değinen Dost Verdi, “Sahneden indirilen kadınlardan bahsediyoruz. Neredeyse iki yüzyıl geriye gittik. Şimdi burada hepimizin dimağının tutulması gerekirdi. Hayır, bir hastag ile bitti iş” diyerek yazar Ariel Dorfman’ın kaleme aldığı ve Yolcu Tiyatro’nun sahnelediği Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler oyununu hatırlattı: “Başka ne yapsam ağzımda kül tadı bırakır’ diye koral bölümü vardı ve bu cümle oyunun belli başlı yerlerinde sürekli tekrarlanıyor. Cesarete ihtiyaç var mıydı diye sorgulamaya başlıyoruz, yoktu, sadece tek bir ses yeterliydi.”
Yeni bir oyun: Cadı Avı
Hakkında verilen cezadan önce bir proje üzerinde çalıştığını söyleyen Dost Verdi, projesini bizimle paylaştı: “Hakkımdaki ceza kesinleşmeden önce Kadıköy Emek Tiyatrosu’yla bir işe başladık ve işi çıkardık Eylül’de oynamak üzere. Engin Alkansın yönettiği Cadı Avı diye yeni bir oyun. Ama süreç ne olacak, nasıl oynarım bilemem.”
Yolcu Tiyatro kolektif bir tiyatro
Yolcu Tiyatro’nun geçen sezon sahnelediği Joko’nun Doğum Günü oyununda En İyi Yardımcı Erkek Ödülü’ne layık görülen Dost Verdi, Yolcu Tiyatro ile serüvenini anlattı: “Yolcu Tiyatro 5. yılını doldurdu, önce oyuncu olarak yer aldım şimdi ise üyelerinden biriyim. Yolcu tiyatroda kolektif bir şey yapıyoruz o yüzden bana değerli geliyor” dedi.