İmralı tecridine karşı Bakırköy’de yapılacak olan mitinge çağrı yapan Cengiz Çiçek, “Bize dayatılan çaresizliğe karşı isyan çığlığını, demokratik direniş çığlığını 3 Şubat’ta zirveleştirmek zorundayız. O gün halkımız akın akın o miting alanına gelmelidir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve tecride karşı açlık grevinde bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven ile cezaevlerindeki siyasi tutuklulara dikkat çekmek amacıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yarın miting düzenleyecek. Günlerdir hazırlıkları yapılan mitinge, HDP Eşbaşkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan ile HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu’nun yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katılacak. 87 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in de canlı bağlantı ile katılacağı mitingde “Emek, barış, adalet için buluşuyoruz” denilecek.
Miting yarın saat 13.00’te
Yarın saat 13.00’te başlayacak olan ve son hazırlıkları yapılan mitingi HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cengiz Çiçek Mezopotamya Ajansı’ndan Yasin Kobulan’a değerlendirdi. Yarınki mitingin tarihi bir önem taşıdığını dile getiren Çiçek, “Bu aynı zamanda bizim için İmralı tecrit politikasına karşı yürütülecek bir toplumsal örgütleme mitingi. Mitingi sadece bir gün üzerinden örgütlemedik. İstanbul sokaklarında bu mitingi örgütlerken, Türkiye ve Kürdistan halklarına ‘Türkiye’de bir faşizm gerçeği var. Bu faşizm sadece Kürdü önüne katmadı, sadece HDP’liyi önüne katmadı aslında bütün direnen kimlikleri önüne katıp geri dönülmez bir şekilde tasfiye etmeye çalışıyor’ mesajını verdik. Bu tasfiyeci ve soykırımcı anlayışa karşı İmralı mutlak tecrit politikasını ve bu tecrit politikasının yarattığı mağduriyet alanlarına ilişkin halklar ile bir buluşma gerçekleştireceğiz” dedi.
‘Kürtlere dayatılan soykırımcı yaklaşımdır’
Mitingin İstanbullular için “faşizme karşı büyük buluşma” anlamına da geldiğini vurgulayan Çiçek, “Faşizme karşı demokratik güç birliğinin en temel başlığı Kürtlere dayatılan soykırımcı yaklaşımdır. Bu soykırımcı yaklaşıma göğüs geremeyen hiçbir yaklaşım ne demokrat ne de devrimci olabilir. O yüzden Sayın Öcalan ile mitingin bağını buradan kuruyoruz. Leyla Güven ve zindanlarda direnen süresiz-dönüşümsüz açlık grevine giren 200’ün üzerindeki yoldaşımızın eylemi ile tüm sorunların bağını buradan kuruyoruz. O insanlar Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması için bedenlerini açlığa, ölüme yatırırken sadece tekil bir özgürlük talebi ile yola çıkmıyorlar. Sayın Öcalan merkezli aslında bütün halkların, ezilen kimliklerin özgürlüğünü talep ediyorlar. Bir ezilen kimlik, İmralı’daki hukuk dışılık ve korsanlıkla yüzleşemezse kendi ezilen kimlik mücadelesini de doğru temelde yürütemeyecektir. Leyla Güven şahsında tüm açlık grevi eylemcileri Türkiye halklarına o mesajı veriyor” dedi.
‘3 Şubat’ta yüzbinler olmak zorundayız’
Leyla Güven ve açlık grevindeki tutuklular etrafında bir “yoldaşlık seti” örülmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, “Bize dayatılan çaresizliğe karşı isyan çığlığını, demokratik direniş çığlığını 3 Şubat’ta zirveleştirmek zorundayız. Bir milyon 200 bin oy aldığımız bu şehirde 3 Şubat’ta yüzbinler olmak zorundayız. Eğer biz o gün yüzbinler olursak, Leyla Güven ve yoldaşları etrafında yoldaşlık çeperi, duvarı kurarsak ve onların yoldaşlığını hak edersek biz biliyoruz ki faşist gericilik bu sese kulağını kapatamayacaktır. Nitekim görüldü ki bu direniş bir Cumartesi günü, bir korsan görüşmeyle kardeş Öcalan ile Sayın Öcalan’ın görüşmesini sağladı. Korsan bir görüştürmeydi. Sadece bu korsan görüşmenin üzerinden şunu çok net diyebiliriz; direnenler egemenlere tekrardan hesap yaptıracaktır. Bizim tek kıblemiz direnişimizi yükseltmektir. O büyük buluşma bizi umutlu kılarken, bazılarını umutsuz kılacaktır. O gün her birimiz Leyla Güven olmak zorundayız. O gün her birimiz şu anda adını bilmediğimiz ama 40 günü aşkındır bedenini açlığa yatırmış bir yoldaşımız olmak zorundayız. O gün her birimiz İmralı mutlak tecridine karşı ben bu zulmü, korsanlığı, hukuksuzluğu, hukuk katliamını kabul etmiyorum demek zorundayız. O gün her birimiz hepimiz olursak, o zaman bu mücadele başarılı olacak” diye konuştu.
‘Evet yine de geleceğiz’
Çiçek, “O gün Bakırköy Özgürlük Meydanı göldür, onun etrafındaki 39 İstanbul ilçesi nehirdir. Her nehir o göle akmak zorundadır, o gölü büyütmek zorundadır, o gölü taşırmak zorundadır. Bu politikaları yürütenlere bir mesaj vereceğiz. Bu halklar denizi var olduğu sürece sizin hiç bir politikanız işe yaramayacak. İstanbul o gün bu faşist rejimin kaybedişinin müjdecisi olmak zorundadır. O gün halkımız akın akın o miting alanına gelmelidir. Newroz’u hatırlatıyorum. Kürt halkının iradesinin kırıldığı sanıldığı günlerdi. Kürt halkı o Newroz alanına akın ederken iki kolluk gücü arasındaki diyalog ‘abi yine de geliyorlar’ olmuştu. Biz İstanbul olarak o Newroz günündeki gibi o cümleyi söylettireceğiz. Evet yine de geleceğiz” diye konuştu.