Mezopotamya Ajansın’dan Esra Solin Dal’a açıklamalarda bulunan HDP’nin Sur Belediye Eşbaşkan Adayı Filiz Buluttekin, ilçedeki asimilasyon politikalarına karşı halkın iradesini yeniden inşa edeceklerini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart’ta gerçekleştirilecek yerel seçimler için eşbaşkan adaylarını açıklamaya devam ediyor. 2 Aralık 2015’te başlayarak bugüne kadar 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı süren, yasak süresinde 87’si tescilli, 247’si tescile değer toplam 334 tarihi yapının yıkıldığı Diyarbakır’ın 8 bin yıllık geçmişi olan tarihi Sur İlçe Belediye Eşbaşkan adayları Filiz Buluttekin ve Cemal Özdemir oldu.
Kulp (Pasur) doğumlu ve 3 çocuk annesi HDP’li Belediye Eşbaşkan Adayı Filiz Buluttekin, hedefleri ve çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yakılan köyden kentte göç
1993 yılında devreye konulan politikalar sonucu köyü yakılan Buluttekin, ailesiyle birlikte Diyarbakır’ın Sur ilçesine göç etti. 26 kentte yaşayan Buluttekin, birçok kadın kurumunda, kadın ve çocuk çalışmalarında yer aldı. Uzun süre Sur ilçesinde görev yapan Buluttekin, son üç aydır HDP Diyarbakır İl Eş Başkanlığı görevini yürütüyor. Sur’un ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve çatışmaların bire bir tanığı olan Buluttekin, ilk hedeflerinin seçimde iyi bir sonuç alarak kayyum zihniyetini Sur’dan atacaklarını ve halkın iradesini yeniden inşa edeceklerini belirtiyor.
‘1500 hane izole edildi’
Halen HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanlığı görevini sürdüren Buluttekin, Sur’da mahalle ve ev eksenli çalışmalarda yer aldığını, ev ev gezip kadınlarla karşılıklı birebir ilişki kurup çalışmalar yürüttüğünü kaydetti. Sur’da yaklaşık bin 500 hanelik bir oluşumun etrafının tamamen izole dildiğini belirten Buluttekin, “Sur’da inşa edilen evler aslında mahalle ve komşuluk kültürüne aykırı bir yapılaşmadır. Bizim bu çerçevede hem siyasi hem hukuki mücadelemiz devam ediyor. Sur’un geriye kalan yerlerin ona benzememesi için de ayrıca mücadele yürüteceğiz. Sur Kürtlerin, Süryanilerin, Ermenilerin, Keldanilerin ve bütün inançların birlikte yaşam bulduğu bir alandı. Bu alanı bertaraf edip bölmek, ayrıştırmak, halkları izole etmek için yapılan bir plan, projeydi. Biz bu projenin yerine yeniden halkları birleştiren ve kültürel mekanların değerini koruması için elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.
‘Tekçi zihniyetin esasları’
Sur’da Kentsel Dönüşüm adı altında yıkılan evlerin yerine betonarme evlerin yapıldığını aktaran Buluttekin, “Bu evler çok yüksek meblağlar karşılığında halka satılmak isteniyor ki, Sur’un sakinleri gidip orada bir ev alabilme imkânına sahip olmasın. Dolayısıyla kayyumla birlikte orada bütün halkların yaşamına dokunan kötü bir yaşam felsefesi oluşturuldu. Bu tek bir zihniyetin esaslarıdır. Kayyum atanır atanmaz kadınların kazanımlarına saldırdı. Kadın merkezleri, çocukların ve gençlerin gidebileceği, sanatsal faaliyetleri sürdürebileceği alanlar kapatıldı. Ve kendi oluşum ve politikalarını, dini esas göstererek yapıyorlar. Kadını toplumdan uzaklaştırıp, dışarıyla bağını kesmek adına ev eksenli babasına, abisine biat edecek bir model yaratmaya çalışıyor. Bizim iddiamız, ekolojik, kadın özgürlükçü ve halkçı belediyecilik sistemini esas almaktır” ifadelerini kullandı.
Beton bloklar ve arama noktaları
Halkçı belediyeciliğin esaslarında birinin, halkın kendi iradesini ve yaşamını idame edecek bir belediyecilik anlayışı olduğunu vurgulayan Buluttekin, şöyle konuştu: “Sosyal yaşamından tutun hizmetlerine kadar, kendini yaşamak isteyen, kendi iradesine sahip çıkan ve rahatlıkla belediyeye gidip kendi sorunlarına çözüm bulabilen ya da orada oturup kendi adına bir mekanda kendini görebilen, halkçı bir belediyeden bahsediyoruz. Şu anda kayyum atanan belediyelerin durumu göz önünde. Belediyelere girebilmek için beton bloklar ve arama noktalarından geçiliyor, insanlar sorunların çözmek için belediyelere gitmek bile istemiyor.”
Sur’da asimilasyon
Sur’da asimilasyona yönelik yoğun politikalar olduğunu dile getiren Buluttekin, halkı pasifleştirmek adına fuhuş, uyuşturucu, gençliği ve geleceği bertaraf eden bir sistemin var edilmek istendiğini söyledi. İnsanların kendini geliştireceği ve enerjisini rahatlıkla kanalize edebilecek kanalları oluşturmanın öncelikli hedefleri olduğunu vurgulayan Buluttekin, bunun için mücadele edeceklerini söyledi. Yine kayyumun seçim öncesinde halka ait olan arazileri satmak için ihaleye çıkardığını hatırlatan Buluttekin, bunun halkın iradesini bir ikinci defa gasp etmek olduğunu kaydetti.
’15 Belediye’ye talibiz’
PKK Lideri Abdullah Öcalan özerindeki ağırlaştırılmış tecride değinen Buluttekin, tecridin, başta Kürtler ve bütün diğer halklara da uygulandığını söyledi. DTK Eş Başkanı Leyle Güven’in tecrit karşısındaki açlık grevini sürdürdüğünü kaydeden Buluttekin, “Biz bu mücadelenin içinde son 4-5 seçimdir, bu faşizan uygulamalara maruz kalıyoruz. 24 Haziran’da da benzeri bir durum vardı. Yine okullarda, sandık başında yapılan hilelerden tutun da okullara silahlı güvenlik güçlerinin girmesine kadar her tülü baskıyı uyguladılar. Dolayısıyla benzerini biz bu dönemde de olabileceğini düşünüyoruz ama biz halkımıza güveniyoruz. Çünkü halkın güvencesini esas alarak seçime giriyoruz. Halk buna cevap verecektir. Özelikle Sur halkı bu saldırılara rağmen büyük bir cevap verdi. Bu sefer 102 belediye değil, 150 belediye talip olduğumuzu da buradan söylemek istiyorum” dedi.
HABER MERKEZİ