Öcalan’a dönük tecride karşı, 59 cezaevinde 42 gündür süren açlık grevindeki tutukluların yakınları, başka seçenek bırakılmadığını belirterek, ”İnsanlık diye bir şey kalmışsa bu duruma çözüm bulunmalıdır” dedi.
İmralı Cezaevi’nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine giren DTK Eş Başkanı Leyla Güven, dün eyleminin 79’uncu gününde tahliye edildi. Güven, eylemine dışarda devam edeceğini açıklarken, 234 tutuklunun katılımıyla 59 cezaevinde süren süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri de 42’nci gününe girdi.
Tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda 42 gündür açlık grevinde bulunan isimlerden biri Civan Tamur. Tamur ailesi, Mezopotamya Ajansı’na yaptıkları açıklamada açlık grevindeki çocukları ve diğer tutuklular için kamuoyuna destek çağrısında bulundu.
‘Başka seçenek bırakılmadı’
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan baba Sıddık Tamur, 7 yıldır cezaevinde bulunan oğlu Civan’ın tecridin kaldırılması için arkadaşları ile birlikte girdiği eylemin kritik aşamaya girdiğini ifade etti.
Oğlu Civan ve diğer tutuklulara sürdürülen tecride nedeniyle bedenlerini açlığa yatırmaktan başka seçenek bırakılmadığını söyleyen baba Tamur, Leyla Güven’in başlattığı eylemi büyük bir direniş olarak tanımladı. Tamur, “Leyla Güven’in başlatmış olduğu onurlu duruş karşılık buldu ve yüzlerce tutuklu açlık grevine girdi. Yayılan açlık grevleri artık tüm dünyanın gündeminde yer almaya başladı” dedi.
‘Sesimizi yükseltmemiz onlara güç katar’
Tamur, 4 arkadaşı ile birlikte açlık grevine girip, 5 gün önce görüşüne gittiği oğlunun moralinin yüksek olsa da sağlık durumunun kötüye doğru gittiğini aktardı.
Görüşmelerinde oğlunun tecrit sonlandırılıncaya kadar eylemlerini devam ettireceklerini söylediğini paylaşan baba Tamur, “Bize düşen, bu kararlı duruşun arkasında durarak verdikleri mücadelenin büyümesini sağlamak. Dört duvar arasında bulunan tutsakların dışardaki sesi biziz. Bizim sesimizi yükseltmemiz onların gücüne güç morallerine moral katar. Leyla Güven’e iletilen o ses nasıl moral vermiş ise, bunun iki katı kadar ses çıkartılmalıdır” diye konuştu.
‘Sadece kamuoyu da yetmez’
Cezaevlerinden cenazelerin çıkmaması için tutuklulara desteğin büyütülmesi önemi üzerinde duran baba Tamur, “Bunun için gerekirse Avrupa ülkelerinde yetkilli ve etkilli hangi kurum varsa kapısında nöbet tutmalı. Evlerinin, binalarının önüne çadır kurarak açlık grevinde bulunan tutukların sesi olunmalıdır. Sadece dış kamuoyu da yetmez Meclis’te bulunan milletvekillerinin açlık grevine olan destiğinin daha da büyütlmesi lazım. Dakika hatta saniyeler çok önemli” ifadelerini kullandı.
Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 Ocak’ta bu yana süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Mazlum Erbey ve Mervan Sungur adlı tutukluların aileleri de, çocuklarının talebinin biran önce yerine getirilmesini istedi.
‘Dünya sessizce izliyor’
Yaklaşık 6 yıldır cezaevinde olan Mazlum Erbey’in annesi Meryem Erbey, geçen hafta Cuma günü görüştü oğülunun moralinin iyi olduğunu ve direnişlerinde kararlı olduklarını anlattı.
Görüşmeleri sırasında oğlunun kendisine, “Öcalan üzerindeki tecrit son bulana kadar bu eylemi sürdüreceğiz. Sonu ne olursa olsun” dediğini paylaşan anne Erbey, hükümetin ve dünyanın Türkiye’de süren bu açlık grevlerine sessiz kalmasına tepkili. Erbey, bu tepkisini ise “Devlet bizim çocuklarımıza zulüm ediyor ve bütün dünya bunu sessizce izliyor. Bütün dünya görmüyor mu? Yaşanan tecridi. Kürt halk liderini ve tutuklanan iradelerimizi kimseler görmüyor mu? Çocuklarımızın cezaevlerinde nelerle karşılaştığını kimseler duymadı mı?” sözleriyle dile getirdi.
‘İnsanlık diye bir şey kalmışsa…’
Cezaevlerinde bulunan tutukluların yaşanan sürece cevap olmak için bedenlerini ortaya koymaktan başka çarelerinin olmadığını vurgulayan anne Erbey, “Tutuklu bulunan bir insan eylem olarak bedenlerini ortaya koymaktan başka ne yapabilir ki. Benim oğlum ve diğer tutuklular tecridi kırmak için önlerine açlığı ve ölümü koydular. Eğer tüm dünyada insanlık denen bir şey kalmışsa artık bu duruma bir çözüm bulunmalıdır” dedi.
Erbey, yine kendisine ‘demokratım, sosyalistim, insanım’ diyen herkesi tecride karşı ses çıkarmaya da davet etti.
“Bu eylem insanlık eylemidir” diyen Erbey, şunları söyledi: “Bu eylemlerde bir insan dahi yaşamını kaybederse bütün insanlık ölmüş demektir. Çocuklarımızın ölmelerini nasıl izleyebiliriz. Artık herkes devlet zulmüne dur desin. Halkımız artık başkaldırmalıdır. Ayağa kalkıp buna ‘dur’ demelidir. Halkımız görmüyor mu? Köylerimizi yaktılar, çocuklarımızı tutukladılar, iradelerimizi tutukladılar, öldürüyorlar. Artık buna ‘dur’ demenin zamanı geldi”
‘Tecrit herkese uygulanıyor’
Mervan Sungur’un amcası Musa Sungur ise, geçtiğimiz hafta ziyaretine gittikleri yeğeninin kilo kaybı yaşasa da moralinin iyi olduğunu belirtti.
Uygulanan tecridin Öcalan şahsında aslında tüm Türkiye’ye uygulandığını söyleyen amca Sungur, tutukluların taleplerinin derhal kabul edilerek, tecride son verilmesini istediklerini belirtti. “Bu tecrit son bulmazsa bu ülkede bir daha asla barış olmaz. Bu tecrit bu ülkenin her şeyini yok eder. Eğer tecrit kalkarsa bu ülke cennete dönüşür” diyen Sungur, aileler olarak çocuklarının ve yakınlarının sonuna kadar arkasında olduklarını kaydetti.