Birleşik Metal-İş’in “Ekonomik kriz ve işçi sınıfı” başlığıyla yaptığı seminerde konuşan Sendika Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, tek adam rejiminin krizi derinleştirdiğini söyledi.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş), Taksim’de bulunan Elite Word Otel’de “Ekonomik kriz ve işçi sınıfı” başlığıyla seminer düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı seminerin açılış konuşmasını Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu yaptı.
‘Küresel krizin aşamasının parçalarıdır’
Küresel finansal krizin, bu yıl 10’uncu yılını doldurduğunu söyleyen Serdaroğlu, “Kriz ilk olarak 2008-2009’da ABD’de etkisini göstermişti. İkinci aşama, Avrupa’da 2010-2012 arasında yaşandı. Üçüncü aşama ise 2013 sonrasında ‘yükselen piyasa ekonomileri’ olarak kategorize edilen ülkelerde yansıdı. Günümüzde, Türkiye ve Arjantin’de kriz boyutuna varan; Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya’da etkileri hızlanarak görülen ekonomik zorluklar, birbirinden bağımsız değil, küresel krizin aşamasının parçalarıdır” diye belirtti.
‘Neo-libaralizmi sürüdrmekten yana oldu’
“10’uncu yılda da görülüyor ki izlenen ekonomi politikalarının doğrultusu, bizzat yeni krizler yaratma üzerine belirleniyor” diyen Serdaroğlu, “Neo-liberal model 2007-2008 finansal kriziyle birlikte iflas bayrağını çektiğinde, bu modelin artık normal koşullarda sürdürülemez olduğunu, eşitsizliği ve yoksulluğu daha da derinleştirdiğini, bu model terk edilmezse dünyanın derin toplumsal çatışmalara ve savaşlara sürükleneceğini kapitalist karar vericiler dahil herkes biliyordu, tartışıyordu. Ne var ki sermaye iktidarlarının tercihi şaşırtıcı olmayan bir biçimde neo-libaralizmi sürdürmekten yana oldu. Çünkü ne sermayenin yeni bir modeli var ne de işçi sınıfının örgütlülük düzeyi bu sermaye saldırganlığını engelleyebilecek düzeyde. Sonuç olarak, 10 yıldır ekonomi politikalarının doğrultusu daha fazla neo-liberalizm oldu” dedi.
‘Krizin sebebi İzlenilen politikalardır’
Sendikasızlaşma ve güvencesizleşmenin artığını dile getiren Serdaroğlu, “Enflasyon, muhtemel ortaya çıkacak olan kemer sıkma politikaları ve işsizlik; çalışanlar, işsizler ve yoksullar üzerinde hayalet gibi dolaşıyor” dedi. Kapitalizmin bütün dünyayı kriz, çatışma ve savaş sarmalına sürüklediğini sözlerine ekleyen Serdaroğlu, “Krizin bugün Türkiye’deki yansıması tehlikeli bir döviz krizi olarak yaşanıyor” diye belirtti. Serdaroğlu, “Bu krizi sadece ABD ile Türkiye arasındaki kimi gerilimlerle açıklamak işin kolayı ve taraftar dominosudur. Türkiye’nin bugünkü sorununun temelinde, ülkeyi yönetenlerin yıllar boyunca izledikleri neo-liberal ekonomi politikaları bulunmaktadır” dedi.
‘Tek adam rejimi krizi derinleştirmiştir’
“Vaat edilenin aksine Türkiye’deki rejim değişikliği, tek adam rejimine geçiş, krizi yatıştırmamış, aksine derinleştirmiştir” diyen Serdaroğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek bir kişide toplandığı; hukukun yerini keyfiyetin aldığı; denetimi pranga, demokratik katılım mekanizmalarının işletilmesini vakit kaybı olarak gören yeni rejim, ülkemizi iddiaların aksine güçlendirmemiş zayıflatmıştır. Bugün dünyadaki tüm güçler, tek bir kişinin bir biçimde ‘ikna’ edilmesiyle, Türkiye’ye istediklerini dayatabileceklerinin farkındadır.”
Düşük ücretler nedeniyle ancak borçla yaşayabilen ve banka kredilerine bağımlı bir işçi sınıfı, Türkiye’yi yönetenlerin uluslararası finans kapitale en büyük hediyesi olduğunu söyleyen Serdaroğlu, “Türkiye’nin emperyalizme, uluslararası finans kapitale bağımlılığına son verecek tek güç de bu bağımlılıktan hiçbir çıkarı olmayan yine işçi sınıfıdır. Biz, tüm emek güçleriyle beraber saldırılara karşı mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu konuda bir yol haritası belirlenmesi doğrultusunda işçi sınıfı dostlarının deneyim ve birikimlerinizden yararlanmak istiyoruz” diye belirtti.
‘Avrupa 2013 yılından bu yana bir toparlamada’
IndustriAll-Avrupa Genel Sekreter Vekili Luis Colunga daha sonra bir konuşma yaptı. Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin son yıllarda yansımalarından bahseden Colunga, bu krizin Avrupa’da ciddi anlamda iş kaybına neden olduğunu söyledi. Colunga, Avrupa Birliği’nin bu krize nasıl tepki gösterdiğinden söz ederek, “Önce fazla harcamalar yaptı, sonra ciddi kemer sıkma politikaları yürüttü. Daha sonraki işi ise bankaları kurtarmak oldu. Hiçbir bankacı zarar görmedi” diyerek İspanya’dan örnek verdi. Colunga, İspanya’da 55 bölgesel bankanın olduğunu ancak şuan itibarıyla u sayının 5’e düştüğünden söz ederek, ekonomik krizin İspanya’ya yansımalarından söz etti. Kriz nedeniyle oluşan politikalardan bahseden Colunga, “Yoksul insan sayısı arttı, çok sayıda insan işsiz kaldı. İşçi sınıfında kutuplaşma oldu” diye konuştu. Colunga, “2013 yılında bu yana ekonomik toparlamanın 6’ıncı yılına girdik. Avrupa 2013 yılından bu yana bir toparlama içerisindedir” diyerek yeni dönemde beklenen ekonomik krizlere değinerek önümüzdeki yıllarda ekonomik krizin baş göstermesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
HABER MERKEZİ