Sabahattin Ali, 1948 yılında öldürüldüğü için, bu yıldan itibaren eserleri mirasçılarına telif ödenmeksizin yayınlanabilecek. Bir yazarın ölümünden 70 yıl sonra, eserlerinin telif hakkı düşüyor
Hazar Aksoy
Ülkesinde yaşadığı siyasi baskılardan bunalıp, yurtdışına kaçmaya çalışırken; MİT (o zamanki adı MAH) elemanı olduğunu iddia eden birisi tarafından öldürülen Sabahattin Ali’nin dünya çapında bir edebiyatçı olduğunu hepimiz kabul ederiz herhalde. Hayatta kalabildiği 41 yıla 30 civarında olağanüstü şahane eser sığdıran Sabahattin Ali, eğer ömrünü 70’li-80’li yaşlarına kadar sürdürebilseydi, belki de Nobel Edebiyat Ödülü’nü Türkiye’den ilk kez alan edebiyatçı olacaktı. Ancak yaşamda kalabildiği kısa sürede ürettiği eserler, halen çok okunuyor, şiirleri besteleniyor ve zevkle dinleniyor. Sabahattin Ali, 1948 yılında öldürüldüğü için, bu yıldan itibaren eserleri mirasçılarına telif ödenmeksizin yayınlanabilecek. Nitekim daha şimdiden 10’dan fazla yayınevi, Sabahattin Ali’nin eserlerini yayınlayacaklarını ilan ettiler bile. Bu yıldan itibaren, neredeyse belli başlı yayınevlerinin hemen hemen hepsinde Sabahattin Ali’nin kitapları da yer alacak. Sabahattin Ali’nin eşi Aliye Hanım öleli çok oldu. O nedenle, Sabahattin Ali’nin telif mirası, kızı Filiz Ali’deydi. Ancak bir yazarın ölümünden 70 yıl sonra, eserleri halkın malı haline geliyor ve telif hakkı düşüyor. Babasının öldürülmesinden sonra, önce dul kalan annesinin; sonra da bizzat kendi çabası ve başarılarıyla ayakta kalmasını başararak dünya çapında bir müzik insanı olan Prof. Filiz Ali, babasının eserlerinin telif hakkının düşmesi ardından yayınevlerinin eserlerin üzerine üşüşmesine epeyce kırgın görünüyor. Filiz Ali, babasının eserlerinin yayın hakkını Yapı Kredi Yayınları’na (YKY) vermişti. YKY de, son 22 yılda Sabahattin Ali’nin 30 kitabını yayımladı.
Tüm kitaplar toplamda 500 baskı yaptı ve böylece neredeyse 5 milyon kitap satıldı. Söz konusu muazzam satış sayısı, en azından 5 milyon lira telif ücreti demek. Her kuruşuna kadar hak edilen bu parayı, Filiz Ali hanlarhamamlar satın almak için harcamadı. (Ki böyle yapsa da, bizi ilgilendirmezdi) Ayvalık’ta eğitim vermekte olan özel Müzik Akademisi, böylesi bir gelir olmadan, herhalde bugünlere gelemezdi. Şimdi gelelim telifsiz yayımlanabilecek Sabahattin Ali eserlerine: YKY, bu eserleri galiba, telif ücreti düştükten sonraki halleriyle -yani daha ucuza- satacak. Sabahattin Ali’nin eserlerini telif ücreti ödemeden basmaya başlayan yayınevlerinden de, eserlerin en ucuz haliyle ve kağıt-baskı-editorya bakımından en az YKY kitapları kadar kaliteli olmasını istemek, biz okurlarının hakkı olmalı…
Filiz Ali neden tepkili?
Şimdi gelelim konunun asıl acıtıcı noktasına: Filiz Ali, babasının eserlerini basmak üzere adeta hücuma geçen yayınevlerine neden kızıyor? Öncelikle Sabahattin Ali’nin eserleri 1950’li yıllarda basılamadı. Basabilen yayınevi olsaydı; annesi ve kendisinin geçiminde bunca zorluk yaşamazlardı. İyi ama Demokrat Parti iktidarı sayesinde en koyu anti-komünizmin yaşandığı dönemde, bu yapılamazdı. Hele hele, bugünkü yayınevleri, o gün yoktu bile. Bu yüzden, Filiz Ali 1950’li yılların yayınevlerine-sahiplerine kızmamalı. Sabahattin Ali’nin eserlerinin yeniden basımı, ülkenin normalleşmeye (yani anti-komünist ortamın kırılmaya) başladığı 1960’lı yılların ortalarına rastlıyor. O yıllardan, YKY ile telif sözleşmesinin imzalandığı 1996 yılına kadar, başta Bilgi Yayınevi olmak üzere, pek çok yayınevi Sabahattin Ali’nin eserlerini yayınladı. Yayın hayatında 5- 10 yıl kalabilenleri bir yana bırakalım; Bilgi başta olmak üzere, yayın piyasasına onlarca yıl egemen olan bu yayınevlerinden hangisi kaç kuruş para ödedi, Sabahattin Ali’nin mirasçılarına meçhuldür. Filiz Ali’nin kızgınlığı, o dönemi hatırlamasından kaynaklanıyor herhalde.