Tecride karşı 77 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in sağlık durumunun kötüleştiğine dikkat çeken HDP’li Murat Çepni, “Her şeyin bittiği denildiği anda bitmediğini ve tam tersine umudun, direnişin ve zafer bayraklarını Leyla Güven astı” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlattığı açlık grevi eylemi 77’nci gününe girdi. Yine tecride karşı Türkiye’deki farklı cezaevlerinde bulunan siyasi tutukluların 16 Aralık’ta başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi de, her geçen gün eklenen yeni katılımlarla yayılıyor. HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Leyla Güven ve diğer siyasi tutukluların sürdürdüğü açlık grevi eylemi ve tecride ilişkin Mezopotamya Ajansın’ndan Ruken Demir’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Demokrasinin kapısını aralamazsak barış gelmez’
Hakkari halkının seçtiği bir vekilin parlamentoda olması gerektiğini belirten Çepni, Leyla Güven’in durumunun kötüleştiğini hatırlattı. Güven’in cezaevinde halkın eşitlik, demokrasi, adalet ve özgürlük taleplerini haykırdığını söyleyen Çepni, şöyle devam etti: “Birileri savaştan besleniyor. İmralı’da Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecrit artarak devam ediyor. Tecridin kalkması talebini dile getiren milyonlarca insan var. Bunu bugün devrimci bir çıkışla ifade eden Leyla Güven yoldaşımız bulunuyor. Aslında Leyla Güven bize, ‘savaş bitmezse, bu savaşa karşı mücadeleyi örgütlemezsek ve Ortadoğu’da demokrasinin kapısını aralamazsak barış gelmez’ diyor. İmralı’nın kapısı açılmalıdır. Oradan gelecek sözler, Ortadoğu’da barışın gelişmesini için bir koşul yaratacaktır. Sonuçta iktidar kendi çözüm önerilerini geliştirmek için İmralı’ya defalarca gitti. Heyetler oluşturdu ve heyetlerde de partimiz HDP’de sorumluluk üstlenerek görev aldı. Herkesin bildiği üzere çatışmalar durdu. Fakat bir süre sonra masa devrildi. Bu yetmedi, savaş tırmandı. Ortadoğu’da, Suriye’de ve Rojava’da halkçı demokratik modele saldırı devreye sokuldu. Batıda da işçi sınıfına, emekçilere ve demokrasi güçleri büyük bir sessizliğe gömülmeye çalışıldı.”
Tek sorumlu Adalet Bakanlığı’dır
Yüzlerce tutuklunun süresiz- dönüşümsüz açlık grevinde olduğunu hatırlatan Çepni, eylemlerin gün be gün yayıldığını ifade etti. Çepni, “Bu talebin muhatapları olan hükümeti ve devleti çözüm konusunda adım atmaya çağırıyoruz. Anayasa’yı da çiğneyerek kişiye özel bir hukuk işletiliyor ve bunun yanlış olduğunu söylüyoruz. Biz dilenmiyoruz veya yalvarmıyoruz. Adım atılmadığı taktirde, bunun tek sorumlusu demokratik talebi karşılamayan Adalet Bakanlığı, hükümet, parlamento ve saraydır” diye belirtti.
‘Zafer bayraklarını Leyla Güven astı’
Diyarbakır cezaevinin devrimci yurtsever mücadele açısından çok simgesel bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Çepni, Mazlum Doğan’dan İbrahim Kaypakkaya’ya kadar tarihsel direnişlerin yaşandığını hatırlattı. Çepni, “Her şeyin bittiği denildiği anda bitmediğini ve tam tersine umudun, direnişin ve zafer bayraklarını Leyla Güven astı. Güven aslında bize ‘umutlu olun ve direnişten uzaklaşmayın faşizmi yenebiliriz’ dedi. Bütün direnişte olan yoldaşlarımızın sesi ve soluğu olmaya devam edeceğiz. HDP olarak da, birçok kentte tecrit konulu halk toplantıları örgütlüyoruz” ifadelerini kullandı.