PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşmesiyle tecridin kaldırılmadığını vurgulayan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, “Çünkü devletin bu konuda sabıkası var” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması talebiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde süresiz-dönüşümsüz açlık grevini sürdüren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in eylemi 71’inci gününe girdi. Yine aynı talepler doğrultusunda Türkiye’nin farklı cezaevlerinde bulunan ve farklı tarihlerde başlattıkları süresiz-dönüşümsüz açlık grevine en az 226 tutuklunun da eylemi sürüyor. Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’ın 12 Ocak’ta Öcalan ile görüştürülmesiyle tecridin kaldırılmadığını vurgulayan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, “Çünkü devletin bu konuda sabıkası var” dedi.
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Farisoğulları, Güven’in eyleminin kritik bir aşamada olduğunu dile getirerek, bu durumun da kendilerini tedirgin ettiğini aktardı. Öcalan üzerinde son 3 yıldır uygulanan tecridin mutlaklaştırıldığına dikkat çeken Farisoğulları, İmralı’da derinleştirilen tecritle de Öcalan’ın düşüncelerinin topluma ulaşmasının engellenmeye çalışıldığını ifade etti. Tecritle, Öcalan ile toplum arasındaki var olan bağın koparılmak istendiğini vurgulayan Farisoğulları, bundan kaynaklı da devletin tecridi derinleştirerek sürdürdüğüne işaret etti.
‘Açlık grevleri topluma uyarıdır’
Açlık grevlerine ilişkin toplumdaki sessizliğe de işaret eden Farisoğulları, bu sessizliğin de kabul edilir bir tarafının olmadığının altını çizdi. Toplumun tecride sessiz kalmasından kaynaklı Güven ile tutukluların süresiz-dönüşümsüz açlık grevine girdiğini aktaran Farisoğulları, yürütülen açlık grevleriyle de toplumu uyardıklarını vurguladı. Farisoğulları, devletin halk üzerinde yürütmüş olduğu tüm baskı politikalarına karşı tepkilerini yer yer dile getirdiğini belirtti.
‘Amaç direnişi kesintiye uğratmak’
Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’ın 12 Ocak’ta Öcalan ile yaptığı kısa görüşmeye de dikkat çeken Farisoğulları, şunları söyledi: “Bu görüşme, yaygınlaşan açlık grevleri ve 4 parçada geliştirilen direnişe desteklerin yayılmasını engellemek adına yapıldı. Bunu da bir özel savaş yöntemi olarak değerlendirmek gerekir. Bundan kaynaklı da apar topar Mehmet Öcalan’ı görüşmeye gönderdiler. Bu görüşmenin bir tecridin kırılmasına dönük bir yaklaşım ve tutum olmadığı da anlaşılıyor. Yaygınlaşan direnişin kesintiye uğratılması amaçlandı.”
‘Görüşme tecridi kaldırmadı’
Güven’in tecridin kaldırılması için başlatmış olduğu eylemi kararlılıkla sürdürdüğünü dile getiren Farisoğulları, Kürt siyasetçilerin yine tecridin kaldırılması için yapmış oldukları süresiz-dönüşümsüz açlık grevine dikkat çekerek, o dönemde de yine Mehmet Öcalan İmralı’ya gönderildiğini; akabinde ise görüşmenin ardından tecridin daha ağırlaştırıldığına işaret etti. Mehmet Öcalan’ın yaptığı görüşmeyle tecridin kaldırılmadığını vurgulayan Farisoğulları, “Güven arkadaşımız, bu konuda ‘tecrübelerimiz var’ diyor. Haklıdır. Çünkü, devletin bu konuda sabıkası var. Onun için başlatılan eylemler, tecridin mutlak bir şekilde kaldırılması için yapılıyor” şeklinde konuştu.
Kamuoyuna çağrı
Demokratik kamuoyuna çağrıda bulunan Farisoğulları, “Devlet kendini ne kadar dilsiz ve sağır bir pozisyonda tutsa da bunun sorumluluğu onlara aittir. Açlık grevlerinde herhangi bir ölüm yaşanırsa bunun sorumluluğunu kimse kaldıramaz. Devleti yönetenler, bir an önce bu talepleri özel savaş yöntemlerine başvurmadan yerine getirmelidir. Tecridi bir an önce kaldırmalıdır. Sayın Öcalan avukatları ve ailesiyle bir an önce görüştürmelidir” diye konuştu.
‘Ses verin’ çağrısı
Tecridin devam ettirilmesiyle aynı zamanda Ortadoğu’nun demokratik çözümünün de engellendiğini ifade eden Farisoğulları, tecridin Türkiye’yi çok daha karanlık noktalara götüreceğini söyleyerek, “Bu durumu Türkiye toplumu da Kürt halkı da kaldıramaz. O açıdan tüm duyarlı kurum ve kuruluşlar, aydınlara çağrı yapıyoruz. Bu konuda rol almalılar ve devreye girmeleri gerekir. Halkımıza da açlık grevcilerinin eylemlerine destek ve seslerine ses vermelerini talep ediyoruz. Herkes, mutlak sorumluluklarını yerine getirmelidir. Yoksa yarın çok geç olur. O zaman da verilecek bir ses ve destek bir şey ifade etmez” ifadelerini kullandı.