ABD Başkanı Donald Trump’ın, Kuzey ve Doğu Suriye’ye müdahale sinyalleri veren Türkiye’yi sert biçimde uyarmasıyla yükselen tansiyonun ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’ı arayıp kimi konularda uzlaşmaya çalışmasının ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Söz konusu pazarlıklara ilişkin konuşan Kuzey ve Doğu Suriye’de faaliyet yürüten Demokratik Toplum Hareketi’nin (TEV-DEM) Diplomasi Komitesi Sorumlusu Aldar Xelil, Türkiye’nin kontrolünde bir ‘güvenli bölge’ yada ‘tampon bölgeyi’ kabul etmelerinin mümkün olmadığının altını çizdi. ABD ve Türkiye tarafından yapılan son açıklamaların, aralarında gizli bir anlaşma olabileceğini gösterdiğini söyleyen Xelil, “Tamam basın üzerinden Kürtler hakkında olumlu açıklamalar yapıyorlar ya da birbirlerine karşıt açıklamalar yapıyorlar. Fakat gerçekten perde arkasında bir anlaşma yapmışlar. Topraklarımızda demokratik ulus felsefesi ve anlayışı doğrultusunda gelişen demokratik proje ve deneyimi bu şekilde kabul etmek istemiyorlar. Özünü boşaltmak istiyorlar. Burada demokratik bir modelin kalmasını değil, Amerika’nın siyasetinin devamı olacak bir modelin kalmasını istiyorlar. Bunu da Türk devleti eliyle geliştirmek istiyorlar. Türk devletini bir baskı aracı olarak kullanmak ve bu yolla bazı şeyleri kabul ettirmek istiyorlar” dedi.
‘Türkiye’yi kabul etmeyiz’
Trump’ın ‘güvenli bölge’ ile ne kastettiği hakkında da değerlendirmede bulunan Xelil, şunları söyledi: “Trump’ın bahsettiği güvenli bölge konusunda biz de soruyoruz kimden koruyacaklar? Acaba YPG ve YPJ’den mi, DAİŞ’ten mi? Eğer bu yaklaşımları DAİŞ içinse, zaten DAİŞ kalmadı. Rejim için ise zaten Rejim burada etkisiz. Ama eğer YPG ve YPJ’den ise o zaman bu mesele netleşecek. Burayı ‘Türkiye’den koruyacağız’ diyemezler. Çünkü Türkiye her hangi bir silahlı gurup gibi değil. Silahlı guruplar karşısında pratik tedbirler alırsın. Ama eğer Kuzey Suriye’yi Türk devletinin saldırılarından korumak istiyorlarsa BM Genel Meclisi’nde hatta NATO’da karar alıp durdururlar. Çünkü Türkiye bir devlet. Bu da şu anlama geliyor ki bu güvenli bölge açıklaması hayırlı bir umut yaratacak bir açıklama değil. Kendi içinde ciddi kaygılar ve sorular yaratıyor. Kuzey Suriye’de Türkiye’nin kontrolünde bir ‘güvenli bölge’ yada ‘tampon bölgeyi’ kabul etmemiz mümkün değil.”
‘Beklentilere bırakamayız’
Trump’ın geri çekilme kararı sonrası görüşmelerinin sürdüğünü, aynı zamanda Fransa ve kimi Arap devletleriyle temas halinde olduklarını aktaran Xelil, “Heyetleri gelip gidiyor, bizim heyetlerimiz gidiyor. Biz de bu süreçte gerekli olan tavrın gösterilmesini istiyoruz. Önemli olan şu ki Türkiye’nin girdiği yere güvenlik getirmeyeceğini en büyük tehdidin Türkiye olduğunu anlasınlar. Türkiye asla güvenliği ve istikrarı garantileyemez. Suriye, Kuzey Suriye ve Rojava’da çözümü sadece bu beklentilere bırakamayız. Örnek verecek olursak şu anda Ruslarla da görüşmelerimiz var. Bizler sadece Trump’ın atacağı twetlere göre hareket edemeyiz. Tabi ki Amerika’yla ilişkiler ve bu ilişkileri korumak, yanımızda durması ve elde edilen kazanımların mutlaklaşması yönündeki etkili olması tabi ki önemlidir” ifadelerini kullandı.
Rejimle anlaşmanın şartı
Suriye sorununun temel taraflarından biri olan Suriye rejimi ve Rusya ile sürdürdükleri diplomatik temaslara değinen Xelil, şunları dile getirdi: “Çözüm yine Şam’la yapılmalıdır. Çünkü Rejim bu toprakların gücüdür, sorunun esas bir tarafıdır. Tabi diğer taraftan Suriye’de etkili bir güç de Rusya’dır. Bu esas üzerine Ruslarla da ilişki geliştirmek istedik ve geliştireceğiz. Ruslar ‘Bizler sizin Rejim güçleriyle yapacağınız ittifakın tarafıyız’ dediler. Bu noktadaki hazırlıklarını da gösterdiler. Olacak olan ittifakın kalıcılaştırılması için hazır olduklarını belirttiler. Eğer yapabilirsek ya da bu açıdan bir gelişme olursa rejimle de ittifak yapar ve soruna çözüm yolu ararız. Fakat bazılarının düşündüğü gibi rejim gelip yine her yere dağılacak şeklinde değil. Derazor, Rakka, Tabqa, Minbic ve her yerdeki halkımız şunu bilsin ki eski haliyle rejimin gelip her yere girmesini kabul etmiyoruz. Rejimde demokratik bir değişim gereklidir. Eğer görüşerek bölgemizin kendini yönettiğini kabul ederse o zaman anlaşabiliriz. Örneğin sınır için anlaşabiliriz. Şam’ı temsil eden askerler sınırları koruyabilir. Ama bu askerler bölgeden olabilir.”
Suriye Dışişleri’nden sert açıklama
Suriye Dışişleri Bakanlığı, Erdoğan’ın “Suriye’nin kuzeyinde 30 kilometre tampon bölge oluşturulması ve bunun Türkiye’nin kontrolünde olması” gerektiği yönündeki sözlerine ilişkin açıklama yaptı. Suriye’nin yarı resmi haber ajansı SANA’da yer alan Suriye Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Bu sözler, Türkiye’nin Astana görüşmelerinde teröristlere hamilik ettiğini ve sadece işgal ve saldırganlık dilinde konuşabildiğini gösteriyor” ifadelerine yer verdi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Suriye, toprak bütünlüğünü ihlal etme çabasının açık bir şekilde saldırganlık, işgal ve ayrıca Suriye’nin 8 yıldır mücadele ettiği uluslararası terörü koruma ve destek ve terörün Türkiye tarafından yayılması için ivme olacağının altını çiziyor.” Suriye Dışişleri Bakanlığı, “ülkenin topraklarını Türk işgali dahil her türlü saldırganlığa karşı mevcut tüm olanaklarla koruyacağını” kaydetti.
DIŞ HABERLER