HDP’nin önceki dönem Eşbaşkanı Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı ve hakkında hazırlanan 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davanın duruşması devam ediyor. Yüksekdağ’ın avukatları, mahkeme heyetinden tarafsız ve bağımsız olmadıkları için çekilmelerini talep etti.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı ve hakkında hazırlanan 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan dava duruşması, Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bünyesindeki faaliyetleri, katıldığı eylem ve yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında hazırlanan 92 sayfalık iddianamede “örgüt yöneticisi olmak”la suçlanan Yüksedağ için 83 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Çok sayıda kişi katıldı
Yüksekdağ’ın duruşmasını izlemek üzere çok sayıda partili sabah erken saatlerde mahkeme salonunun bulunduğu Sincan Cezaevi Kampüsü’ne geldi. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Parti Sözcüsü Saruhan Oluç ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu’un yanı sıra Almanya Sol Parti Milletvekili Hakan Taş da duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.
İzleyicilere kota
Ancak mahkeme heyeti tarafından 45 kişilik izleyici kotası getirilmesi nedeniyle partililerin büyük bölümü salona alınmadı. Tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden duruşmaya getirilen Yüksekdağ, yaptığı savunmasında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi üzerinde durdu.
”Bugünkü koşullarda siyasetçiler olarak çok kritik bir sürece geldiğimizin farkındayız” ifadesini kullanan Yüksekdağ, şöyle devam etti: ”Defalarca bu kadar kötü bir noktaya sürüklenmemek gerektiğini söyledik. İktidara bilhassa bunu anlatmaya çalıştık. ‘Türkiye’yi bir krize sürüklemeye çalışıyorsunuz’ dedik. Bizim davalarımız da bu operasyonun bir parçasıdır. Bir adalet beklentisi içerisinde değiliz ama bütün toplumsal mücadele dinamiklerinin, bu memleketi seven herkesin bu cehennemden çıkış için çaba göstermesi gerekir”
‘Arkadaşlarımın mücadelesini selamlıyorum’
”Demokratik siyasetin savunucuları dört duvar arasında tutulmuş da olsalar da Leyla Güven hala bu ülkenin milletvekilidir” diyen yüksekdağ, siyasi iktidar tarafından hapiste tutan tutulan Güven’in yargı kurumu ve iktidar tarafından ölüme sürüklendiğini vurguladı. Yüksekdağ, savunmasına şöyle devam etti: ”Sadece Güven değil, cezaevlerindeki çok sayıda siyasi tutsak demokratik, barışçıl çözüm siyasetinin konuşulabilmesi için süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladılar. Aynı zamanda benimle birlikte kalan Sebahat Tuncel ve Selma Irmak da açlık grevine başladılar. Ben barış, çözüm ve gelecek için bedenini açlığa yatıran bütün arkadaşlarımızın mücadelesini selamlıyorum.”
Heyetin çekilmesi istendi
Yüksekdağ’ın savunması sonrası avukatlar söz aldı. Avukatlardan ilk olarak söz alan İlknur Altan, mahkeme heyetinin yargılama süresi boyunca genel geçer kararlar verdiğini, bu kararların hukukla ilgisi olmadığını söyledi. Altan, HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararını baz alarak Yüksekdağ’ın tutukluluğuna itiraz ettiklerini, ancak mahkemenin bu itirazı reddettiğini söyledi. AİHM kararlarının bağlayıcı olduğunun altını çizen Altan, “Müvekkilimin tutuklu yargılanması konusunda verdiğiniz bu kararlar özellikle muhalif bir partinin temsilcisi, bir siyasetçi olmasına rağmen bu kararları veremeyeceğinizi defalarca söylememize rağmen verdiniz. Yargı siyasi iktidarın etkisinde” diyerek, mahkeme heyetinin çekilmesini aksi halde reddi hâkim talebinde bulunacaklarını talep etti.
‘Bizler Meclise’ demesi bile suç olmuş
Ardından avukat Nuray Özdoğan savunma yaptı. Özdoğan, Yüksekdağ hakkında oluşturulan iddianamelerin yaptığı basın açıklamaları, verdiği röportajlar, çıktığı TV kanallarındaki programlarından oluştuğunu hatırlattı. Yüksekdağ’a yönelik söz konusu suçlamaların içeriğine değindi. Özdoğan, devamla şunları söyledi: “Türkiye’de yürütülen yargı ve verilen karar utançtır. Hukukçular olarak hukuka olan inancımızı kaybetmeyeceğiz. Müvekkilimiz, iki yıldan fazla bir süredir iddianame konusu olan sözlerini sürekli tekrar ediyor. Diyarbakır Sulh 2’nci Ceza hakimliği iki suçlamayla tutuklanmasını istedi. Bunca yıldır siyasi bir kimlikle tutuklanma meselesi nedir? Müvekkilimiz DTK toplantısında özyönetimle ilgili yaptığı bir konuşmasından dolayı suçlanıyor. Ne demiş müvekkilimiz ‘Öz yönetim yerel demokrasi demektir’, ‘Bizler Meclise’ demesi suç konusu olmuş. Türkiye’de IŞİD katliamlarına dönük yaptığı konuşmalar suç konusu olmuş. Türkiye’de İŞİD’in kanlı katliamlarına karşı durmak hala yargılama konusu oluyor maalesef.”
‘Tarafsız ve bağımsız değilsiniz’
Özdoğan, şöyle devam etti: “Müvekkilimizin herhangi şiddet içeren bir eyleme çağrısı ve bir eylemi yoktur. İddianamede de yok zaten. Ama bunlardan dolayı yargılanıyor. Sizin tarafsız ve bağımsız olmadığınıza dair kanaatimiz güçlendi bu yargılama sürecinde bu iddianamelerle. Tutuklamaya itiraz verdiğimiz dilekçelerin reddine yönelik verdiğiniz kararlar hukuka aykırıdır” diyerek mahkeme heyetinin çekilmesini talep etti.
‘Yargılamadan kurtulmak istiyorsunuz’
Avukat Ezgi Güngördü ise mahkeme heyetinin Yüksekdağ’ın davayı uzatmak istediği yönündeki görüşünü eleştirerek, davayı bitirmeye çalışan ve bu davadan kurtulmak isteyen bir mekanizmanın olduğunu söyledi. Güngördü, “Müvekkilimiz bir duruşmasında çok önemli bir noktaya değinerek ‘Çok açık bir el bu mahkemenin üzerinde basınç uyguluyor’ demişti. Aslında o zaman da mahkemenin bağımsız olmadığını söylemişti. Müvekkilimizin yükümlülükleri yerine getirmediği doğru değil, aslında mahkeme heyeti sizler yükümlülüğünüzü yerine getirmediniz. Yargılamayı uzatmaktan ziyade heyetinizde yargılamayı kısaltmaya dönük bir tutumunuz var. Bu yargılamadan kurtulmak istiyorsunuz” şeklinde konuştu.
Ardından mahkeme, Yüksekdağ ve avukatlarının mahkemenin çekilmesi yönündeki talebini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.
HABER MERKEZİ