İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde süren açlık grevleri ile ilgili yaptığı açıklamada, insan hakları savunucuları olarak başta Güven olmak üzere, açlık grevindeki tüm tutukluların talebi olan tecridin kaldırılmasını istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde süren açlık grevleri ile ilgili şube binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantının olduğu salona “Tecrit kaldırılsın! Ölümler olmasın!” pankartı asıldı. İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Hatice Onaran basın açıklamasını yaptı. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 8 Kasım 2018’de İmralı’da sürdürülen ağır tecrit koşullarının kaldırılması talebiyle açlık grevi eylemine başladığını hatırlatan Onaran, “Güven’le aynı talepler için bugün pek çok hapishanede süresiz açlık grevi eylemini sürdüren mahpus bulunmaktadır. Açlık grevi nedeni olan tecrit, en genel anlamda izole etme, yani yalıtmadır. Sosyal bir varlık olan insanın tecrit edilmesi ise onun yalnızlaştırılması, diğer insanların yanı sıra özünden de uzaklaştırılması anlamına gelir. Böylece kişiliği, düşüncesi, inancı soyutlanarak tamamen sistemin istediği şekle getirilmeye çalışılır” diye belirtti.
‘İmralı’da keyfi tecrit uygulanıyor’
Cezaevlerinde tecrit politikalarının sürekli ve yoğun bir şekilde devam ettiğini sözlerine ekleyen Onaran, “Bunun en net görüneni hücre hapsidir. 12 Eylül’de hapishanelerde bile tecrit, yani hücre cezası yine keyfi olarak disiplin cezaları biçiminde oluyordu. Ancak 19 Aralık 2000 saldırısından sonra açılan F tipi hücre hapishaneleriyle birlikte tecrit bir ve üç kişilik olmak üzere sürekli hale getirildi. Yine de mahpusların yazılı yasalarda tecridi hafifleten hakları var. Haftada bir kapalı görüş, ayda bir açık görüş, haftada bir telefonla görüşme gibi. Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen mahpuslara ise Anayasa’nın eşitlik ilkesi çiğnenerek ayda biri açık, biri kapalı olmak üzere iki kez görüş yaptırılıyor. Bu hak mahpuslara yine keyfi bir şekilde verilen disiplin cezalarıyla kısıtlanıp, engellenebiliyor. Bunlarla birlikte İmralı’da daha derin ve tümüyle keyfi bir şekilde ağır bir tecrit uygulanıyor. Basına da yansıdığı gibi yıllardır avukat ve aile görüşü yaptırılmıyor. Bu tecrit uygulaması hukuk garabeti olduğu kadar insanlık dışıdır” diye konuştu.
‘Tecrit kaldırılsın ölümler olmasın’
İnsan hakları savunucuları olarak başta Güven olmak üzere, açlık grevindeki tüm tutukluların talebi olan tecridin kaldırılmasını istediklerini dile getiren Onaran, “Açlık grevine devam eden mahpusların, su, şeker, tuz ve hayati önem taşıyan B1 vitamini içeren B vitamin kompleksi ilaç talepleri karşılansın. Açlık grevi yapan mahpuslara uygulanan her türlü saldırıya son verilsin. Bunun için yetkilileri bir an önce adım atmaya çağırıyoruz. Tecrit Kaldırılsın, ölümler olmasın” diye konuştu.
‘Açlık grevinde olanlar ayrı tutuluyor’
Daha sonra konuşan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi avukat Zeynep Ceren Boztoprak ise Güven’in açlık grevini hatırlatarak, “Daha sonra Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde bulunan mahpuslar açlık grevine başladılar. Bu sayı her geçen gün artmaktadır” dedi. Daha önce ÖHP, ÇHP, İHD ve TİHV olarak bu sürecin takipçi olacaklarını açıkladıklarını dile getiren Boztoprak, “Bizler bağımsız birimler olarak cezaevlerine gideceğimizi bildirmiştik. Bizler bağımsız gözlemciler olarak cezaevlerine gidip yaşananları kamuoyu ile paylaşacağımızı duyurmuştuk. Bu çerçevede cezaevlerine ziyaretlerimizi yapıyoruz. Şuanda Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde sayı 200’ü geçmiş durumda. Marmara’da da sayı yüksek” diye belirtti.
‘B vitamini verilmedi’
Cezaevlerinde birçok hak ihlalinin yaşandığını ifade eden Boztoprak, “Düzce Hapishanesinde süresiz dönüşümüz açlık grevine giren kişileri ayırmışlar. Haklarında hücre cezası istemiyle disiplin soruşturması açmışlar ve şu anda açlık grevinde olan mahpuslar açlık grevinde olmayan mahpuslardan ayrı bir yerde tutuluyor. Bu doğrudan sağlık hakkı ihlalidir. Çünkü onların refakatçiye ihtiyaçları var. Bakıma, kontrole, takibe ve gözleme ihtiyaçları var. Refakatçı olmadan bir yerde tutulmaları doğrudan sağlık hakkı ihlalidir” diye konuştu.
Başka cezaevlerinden de benzer bilgiler aldıklarını sözlerine ekleyen Boztoprak, “Bir çok cezaevinde B vitamini verilmiyor. Aslında cezaevinin kendisinin bunu temin etmesi gerekir. B1 Türkiye’de olmadığı gerekçesiyle verilmiyor. B12’yi de cezaevlerinde çoğu temin etmiyor. Hatta Şırnak Cezaevinde vekaletli avukat müvekkilinin açlık grevinde olduğu gerekçesiyle vitamin götürdüğü halde cezaevi idaresi vermeyi kabul etmiyor” diyerek insancıl hukuka aykırı uygulamalar olduğunu söyledi.
Antep
İHD Antep Şubesi de, tecride karşı başlatılan açlık grevlerine ilişkin şube binalarında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan İHD Şube Başkanı Salman Yergin, açlık grevinde olan tutukluların tıbbi haklarının ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek, “Açlık grevinde olan tutukluların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit bir an önce kaldırılmalıdır” dedi.
İnfaz mevzuatında tutukluların aile bireyleri ve avukatlarıyla görüştürülmesini uzun süre yasaklayan bir hükmün olmadığını söyleyen Yergin, şöyle devam etti: “Buna rağmen Öcalan ile beraber kalan 3 kişiye 2 yıldan beridir mutlak bir tecrit uygulanıyor. Adalet Bakanlığı’nın bir an önce bu hukuksuzluğu sona erdirerek mahpusların haklarını kullandırması gerekiyor. Açlık grevlerini izlemek için kurulan koordinasyon, illerde yerel koordinasyon kurarak izleme ve raporlama faaliyetleri yürütecektir. Süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutukluların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı’na bir an önce tecridin kaldırılması için adım atması çağrımızı yineliyoruz. Tecrit işkencedir. İşkence sonlandırılmalıdır.”
Kaynak: MA