Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli 69 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in çok ciddi kilo kaybı yaşadığını belirterek, “Demokrasiden yana tercihte bulunan insanlara sesleniyorum; gelin bu konuda inisiyatif alın. Bugün bu sessizliğe ortak olursak yarın karşılayacağımız tabloların altında eziliriz. Ölümlere izin vermeyelim” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında gündeme dair konuştu.
Temelli, konuşmasına PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 69 gündür açlık grevinde olana Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’i, cezaevlerini ve aynı taleplerle süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan kadın siyasetçiler Sebahat Tuncel ve Selma Irmak’ı selamlayarak başladı.
Temelli, “69 gündür sevgili Leyla Güven bedeniyle, iradesiyle, mücadele kararlılığıyla direniyor. Türkiye’ye sesleniyor ‘tecride son verin’ diye. Tecrit zulümdür, şiddettir. Leyla Güven her gün yeniden yineliyor çağrısını. Bu sese kulak vermeyenler, savaş çığırtkanlığının değirmenine su veriyorlar” dedi.
‘Türkiye tecrit altındadır’
PKK lideri Öcalan’ın 12 Ocak tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmeye değinen Temelli, bu görüşmenin aile ziyareti olduğunun altını çizdi. Temelli, “Bu görüşme her hafta olması gereken bir hak. Bunca süre zarfında gasp edilmiş bir hak. 2 buçuk yıl sonra bir lütufmuş gibi sunuluyor. En temel hak, 2 buçuk yıl sonra bir lütuf gibi sunuluyor. En temel hakların gasp edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Tecridin sürüdüğü bir ülkede bir hak savunusu mümkün değildir. Bugün İmralı’da yaşanan hak gaspı meselesi tam da Türkiye’de ne denli bir insan hakları ihlalleri yaşadığını gösteriyor. Tecrit barışadır, demokrasiyedir. Türkiye tecrit altındadır” diye konuştu.
‘CPT sorumluluğunu yerine getirmeli’
Öcalan’ın avukatlarının İmralı’yı ziyaret için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na 780 kez başvurduğunu ve her defasında bu başvurunun reddedildiğini hatırlatan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Açlık grevinde olan yoldaşlarımız meşru, haklı bir talebi dile getiriyorlar; Mutlak tecrit koşullarının sonlandırılması. Tecrit 20 yaşındadır. Tecrit utançtır ve bu ülkeyi bu utançtan kurtarmalıyız. İşte Leyla Güven’in direnişi, hakikate seslenişi budur. Bu ülkeyi tecritten kurtarmak. Tecridin sonlanmasıyla ancak Türkiye’nin demokrasi ve barış yolu açılacaktır. Hukukun olmadığı yerde devletten de bahsedemezsiniz. Bugün devlet büyük bir kriz içinde ve çıkmaz sokaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kendisinin ve uluslararası yasaları çiğneyerek suç işlemeye devam etmektedir. CPT sorumluluğunun gereğini yerine getirmemektedir. Başta CPT olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin acilen bu soruna çözüm üretmesi gerekmektedir. Bu çağrıyı bir kez daha dile getiriyorum. Evet Yüksek Komiserlik ve CPT bir an önce harekete geçmelidir.”
‘Çözümün yolu İmralı’dan geçer’
Temelli, Kürt sorununun demokratik yollardan tek çözümünün İmralı’dan geçtiğini de vurguladı. Temelli, “Meselenin birinci elden muhatabıdır Sayın Öcalan. 2013-2015 arasında bu devlet bunu idrak etmiştir. Ama 5 Nisan’dan sonra ağır tecrit uygulayarak Dolmabahçe Mutabakatı’nı yok sayarak bu ülkenin arış umutlarını öldürmeye çalışmaktadır. Buna izin vermeyeceğiz. İktidara sesleniyorum. Size rağmen, bu anlayışınıza rağmen, Türkiye halkları demokratik çözümü var edecektir. Bu ülkede barışı hakim kılacaktır. O yüzden bugün tecride karşı durmak demokratik çözüm arayışıdır, demokrasi ve barış mücadelesidir. İşte Leyla Güven bize bunu anlatıyor ve bizi bu mücadeleye davet ediyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, barış mücadelesini yükseltenler eninde sonunda tecridi kıracaktır” dedi.
‘Açlık grevleri yayılıyor’
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan eylemlerin yayıldığına dikkat çeken Temelli, “Erbil Temsilcimiz sevgili Nasır Yağız, başlattığı grevin 56’ıncı gününde. 50’ye yakın cezaevinde 230’a yakın yoldaşımız süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde. 130 cezaevinde binin üzerinde yoldaşımız süresiz-dönüşümlü açlık grevinde. Leyla Güven’in ciddi sağlık sorunları görülmektedir. Ciddi bir kilo kaybı ile yaşamını sürdürmektedir. Tüm Türkiye’ye, tüm duyarlı kesimlere, demokrasiden yana tercihte bulunan tüm insanlara sesleniyorum. Gelin bu konuda inisiyatif alın, barıştan yana, demokrasiden yana sesinizi yükseltin, tecride karşı çıkın” çağrısında bulundu.
‘Figen yoldaşımız direniyor bizde direniyoruz’
HDP’nin tutuklu bulunan önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın yarın görülecek duruşmasına da değinen Temelli, “Bugün bu ülkede bir adalet krizi vardır. Yargı siyasete alet olmuştur, vesayet altındadır. Figen yoldaşımız direniyor. Bizler de direnmeye devam edeceğiz. Figen Başkan da olduğu gibi özellikle bu iktidar kadına yönelik şiddette dur durak bilmiyor. Bugün cezaevinde olan arkadaşlarımız bu erkek şiddetinin mağdurudurlar. Bugün cezaevinde olan kadın yoldaşlarımız, bu erkek egemen zihniyetin mağdurları. Bakın dün Mazlum Doğan’ın ablası Serap Mutlu gözaltına alındı. Neden? Annesinin cenaze törenine katıldı diye. Annesinin cenaze törenine katılmak, örgüt propagandası sayılıyor. İşte adalet krizi dediğimiz şey bu” dedi.
‘Bir savaş sanayi tezgahı kurdular’
Temelli, Türkiye’nin dış politikalarına dair ise şunları söyledi: “Size söyledik. Afrin Afrinlilerindir, Suriye Suriyelilerindir dedik. Oradan çıkın dedik. aynı sözü bir kez daha söylüyoruz. Suriye’den çıkın. ABD’nin Suriye’den çıkması yetmez oradaki bütün dış güçler, Türkiye dahil oradan çıkmalıdır. IŞİD ve onun artıkları El Nusra gibi bugün İdlib’de var olan tüm çeteler bir an önce tasfiye edilmeli ve Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar vermeli. Rojava’ya, Kuzey Suriye’ye saldırının arkasındaki gerekçe bu savaş politikalarıdır. Savaş politikaları neden bu kadar ısrarla bu ülkeye dayatılıyor? Cumhurbaşkanı her gün konuşmalarında bunu itiraf ediyor. Çünkü bir savaş sanayi tezgahı kurdular. İşte tank paleti meselesinde, işte İHA’larda olduğu gibi. O sanayiyi beslemek için Ortadoğu halklarına ve Kürt halkına savaşı dayatıyorlar. Buna son vermenin yolu barışa sahip çıkmaktır.”
‘Ekonomi küçülmeye devam edecek’
Savaş politikalarının ülke ekonomisini içinden çıkılmaz bir noktaya sürüklediğini belirten Temelli, “Bunların minik ortağı diyor ki; ‘Toplumun ruh hali iyi değil.’ Evet iyi değil, toplumun ruh hali iyi değil. Toplum bu noktaya kendi başına gelmedi. Toplumun ruh sağlığını bozdunuz. Her gün TV’lerde günde en az 2 saat konuşuyor, 300 kanaldan halka sesleniyor. İşte 31 Mart’ta bu sesi hep birlikte susturacağız. Sosyal yardım dağıtır gibi silah ruhsatı dağıtıyorlar. Silahlanma artıyor. Ekonomideki bu kötü gidişat aslında insanları ciddi anlamda geçim sıkıntısına sürüklüyor. Ekonomi küçülmeye devam edecek. Bu derin kriz koşulundan çıkmak yerine hala büyüklere masal anlatıyorlar, cari işlem azaldı diye övünüyorlar” dedi.
‘O koltuğu bir an önce terk edin’
Yerel seçimler üzerinde duran Temelli, partilerinin yerel seçimlerden en güçlü şekilde çıkacağını ifade etti.
Bugüne kadar 31 kentte halk oylamaları gerçekleştirdiklerini belirten Temelli, diğer adaylarını en kısa zamanda açıklayacaklarını kaydetti. Temelli, “İşte sandık işte halkın iradesi. Seçim siyasettir. Halkın siyasete doğrudan katıldığı ender anlardan biridir, hele hele Türkiye gibi yerlerde. Halktan kaçanlar seçimden de kaçmanın yolunu arıyorlar. Sayın Binali Yıldırım diyor ki; Seçim siyaset değildir. Ticaret mi? Seçim siyasettir, bundan kaçamayacaksınız. Meclis Başkanı olmak bu ülkede onurlu bir görevdir. Anayasayı ihlal etmeyin. Zaten meşru olmayan her yolu deneyen bir partinin üyesisiniz. Ama en azından kısa süredir yaptığınız Meclis Başkanlığı görevini bir an önce terk edin” diye konuştu.
‘İttifaklarımızı hayati önemdedir’
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Açıkladığımız her aday o belediye eş başkanlığını kazanacak arkadaşlarımızdır. Kurduğumuz ittifaklar da hayatidir. Kürt illerinde iktidara yürürken Türkiye’nin batısında da bu AKP-MHP ittifakından hep birlikte kurtulacağız. Demokrasi ve barış mücadelemizi yükseltmek, tecridi kırmak için seçimlerde üzerimize düşeni en güçlü şekilde hayata geçireceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın.
Seçimlere çok az bir süre kaldı. Tüm bu şaibelere karşı çalışmalarımızı titiz bir şekilde sürdüreceğiz. Sandıklarımıza sahip çıkacağız. Çünkü biz demokrasiden yana, barıştan tercihte bulunmuş bir partiyiz ve bu partinin çalışanlarıyız. Tüm halkımızla beraber bu çalışmalara sahip çıkacağız. Tecridi kırmak, zindanlardaki yoldaşlarımızın özgürlüğe kavuşmasını istiyorsak, sürgündeki yoldaşlarımızın yurtlarına dönmesini istiyorsak, bu ülkeye özgürlük, barış gelsin istiyorsak var gücümüzle çalışacağız.”
HABER MERKEZİ