PKK Lideri Abdullah Öcalan ile kardeşi Mehmet Öcalan tam iki yıl dört ay sonra içeriğini ve süresini henüz bilmediğimiz bir görüşme gerçekleştirdi. Yapılacağı söylenen açıklama ile görüşmenin süresini ve herkesin merakla beklediği içeriğini de öğrenmiş olacağız.
Öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki, herkesin doğal bir hakkı olan aile görüşü için bile, yüzlerce insanın bedenini ölüme yatırması, herkesin seferberlik halinde direnmesi gerekiyor.
Öyle bir iktidar ki yapılan ve dediğim gibi henüz nasıl gerçekleştiğini bile tam bilemediğimiz bir görüşmeyle başta Kürtler olmak üzere tüm eşitlikten, özgürlükten yana olan insanların önderlerine olan özlemlerini yutmalarını istiyor.
Öyle bir iktidar ki sadece bir görüşmeyle tüm öfkelerin dinmesini bekliyor.
Öyle bir iktidar ki, yüzlerce insanın büyük özverisiyle gerçekleştirilen bu sınırlı görüşmeyi bile tarihi direnişi kırmak için kullanıyor.
Evet, bu iktidar tüm Kürtlerin, tüm halkların artık susmasını, direnişlerini sonlandırmalarını bekliyor. Ona göre daha ne istenebilir ki, İmralı’dan haber alınmak isteniyordu ve alındı, hepsi o kadar. 2016 yılındaki açlık grevi sonrasında kardeş Mehmet Öcalan ile yapılan görüşme sonrası içine girilen mutlak tecrit sürecini tekrarlamak istiyor.
2016 yılındaki eylemcilerin talebi sadece önderlerinden haber almaktı. Zira hala nasıl gerçekleştiği tartışılan 15 Temmuz darbe süreci gerçekleşmiş, İmralı’ya ilişkin kimi spekülasyonlar geliştirilmişti. Öcalan’ın yaşamına ilişkin kaygılar artmış ve haber almak için bir direniş sürecine girilmişti. Direnişin daha da büyümesinden ürken AKP iktidarı yine çok dar ve kısa bir görüşmeyle tepkileri dindirmeyi amaçlamıştı. O dönem direnişçilerin talepleri sadece haber almak olduğu için, görüşme sonrası açlık grevlerine son verilmiş ve direniş farklı yöntemlerle sürdürülmüştü. İşte mevcut iktidar şimdi de aynı şeyi yapmak istiyor. Görüşmeyle başta Leyla Güven olmak üzere tüm direnişçilerinin direnişlerini sonlandırmalarını bekliyor. Halbuki, direnişçilerin talepleri bu defa çok daha farklıdır.
Direnişçiler, Kürt halkı ve demokrasiden yana tüm kesimler bu defa sadece haber almakla yetinmiyorlar. İmralı mutlak tecridinin tümden ortadan kalkmasını, liderlerinin sağlıklı yaşar ve çalışır koşullara ulaşmasını istiyorlar. Çünkü önderlerinin İmralı’ya canlı canlı gömülmek istendiğini çok iyi idrak ediyorlar. Başta Kürtler olmak üzere demokrasiden, özgürlükten ve eşitlikten yana olan tüm kesimlere mutlak bir teslimiyetin dayatıldığının farkındalar ve bunun da ancak direnişle kırılabileceğini biliyorlar. Direnmenin de başta kendileri olmak üzere herkesin işi olduğunun derin bilincindeler ve bu temelde büyük bir sorumluluk alarak, tam bir fedai ruhla bu tarihi sürecin öncüleri oluyorlar.
Bu görüşme için bile direnişi bu kadar yükseltmek durumunda kalan Kürtler ve demokrasiden yana kesimler, iktidarı geriletmek, yenmek için çok daha fazlasını göze almak zorundalar. Bu görüşmeyi kuşkusuz ki geliştirilen büyük direnişin bir ürünü olarak görmek gerekir. Yapılan görüşme aynı zamanda mevcut iktidarın ne kadar zorda olduğunu da gösteriyor. Sarı yelek satışlarını araştıracak düzeyde tedirginleşen, gölgesinden ürker hale gelen, zorbalıkla herkesi susturmaktan başka bir çıkış yolu bulamayan MHP-AKP iktidarı direnişin büyümesinden korkuyor. Zindanlardan yükselen ateşin her yere yayılmasından korkuyor. Bastırdığı tüm kesimlerin Kürdistan’daki direnişten ruh alarak kendisine karşı harekete geçmesinden korkuyor. Herkesi korkutmaya çalışması da çok korktuğundan. Evet, çok korkuyor, o kadar korkuyor ki ödü kopuyor. Böylesi bir durumda ayakta duramayacağını çok iyi bildiğinden, tepkileri dindirecek yollara başvuruyor, Kürtleri yatıştırmak istiyor. Kürtler ise şunu çok iyi biliyor ki, bunlara kalsa tüm Kürtleri, önderlerini ve demokrasi isteyen tüm kesimleri bir kaşık suda boğarlar. Bunu yapmıyorlarsa, yapamadıklarındandır. Direniş onların istediği gibi davranmasını engelliyor.
O halde geçici sevinçlere kapılmadan, yatışmadan, yetinmeden, biriktirilen öfkeyi soğutmadan sadece ve sadece direnişi yükseltmek gerekir. Zindandakiler bunu zaten fazlasıyla yapıyor, ama eşiğinde olduğumuz büyük zafer için herkese düşenler var. Işık söndürmelerden, ses çıkarmalara, yürüyüşlerden, mitinglere, en ufak olanından en radikal olanına kadar gerçekleştirilecek her eylem büyük zaferin doğurucusu olacaktır. Herkesin bu zaferin gerçek yaratıcısı olması için kapı ardına kadar açılmıştır.
Kürt halkının, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan herkesin ortak talebi olan direnişçilerin talepleri, kalıcı olarak karşılanana kadar, kulağı her türden şeye kapamak, en zengin yöntemlerle eylem halinde olarak direnmeye devam!..