DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e destek vermek için Diyarbakır’a gelen ve aralarında Avrupa Parlamentosu vekillerinin de olduğu yabancı heyet, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ayın karanlık yüzüne benzeterek tecride son verilmesi çağrısında bulundu.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e destek vermek için Diyarbakır’a gelen Siin Fein Milletvekili ve İngiltere İşçi Partisi Milletvekili aynı zamanda Avrupa Parlamentosu Vekilleri, Martina Anderson ve Julia Ward ve danışmanı Collette Mcallister, İtalyan avukat Simonetta Rosella Benadetta, İrlanda insan hakları savunucusu Wendy Lyon, ve İngiltere insan hakları hukukçusu Margaret Owen’ın de aralarında bulunduğu heyet, Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde açlık grevleri ve yaşadıklarına ilişkin Diyarbakır Barosu’nda basın toplantısı düzenledi.
‘Derhal tecridi sonlandırın’
Burada konuşan AP Vekili Martine Anderson şunları söyledi: “Son 48 saatte yaşananlarla ilgili size bir özet vermek istiyorum. Leyla Güven 55 yaşına 67 gündür açlık grevinde olan seçilmiş bir siyasetçi. Ve bu açlık grevi de oldukça kritik bir aşamaya ulaşmış durumda. Dün gece aldığımız bir haber ile durumuna ilişkin bir ışık bir parıltı olabileceğini düşündük. İmralı Adasında tecrit altında tutulan Kürt Lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki bu tecridin kaldırılması amacıyla böyle bir açlık grevine başlamıştı Leyla Güven. Biz biliyoruz ki Abdullah Öcalan, 3 buçuk yıldır ailesiyle görüştürülmüyordu, en son 2016 yılında görüştürüldüğünü öğrendik. 2011 yılından itibaren avukatlarıyla görüştürülmediğini öğrendik. Dünkü ziyaretin sadece 15 dakikalık bir ziyaret olduğunu öğrendik. Dünkü ziyaretin açlık grevine giren kişilerin talebini karşılayabilecek bir gelişme olmadığı izlenimine vardık. Çünkü açlık grevindeki tutsaklar tecrit politikasının tümüyle kaldırılmasını talep ediyorlar. 2016 yılında başlayan açlık grevlerinde küçük bir ziyarete izin verilmiş ancak tecrit politikalarına geri dönülmüştü. 2016’daki gibi bir taktiğin tekrar uygulanmamasını talep ediyorlar. Biz burada bulunan İrlandalı, İtalyan, İngiliz seçilmiş ve avukatlar olarak Türkiye’ye çağrı yapıyoruz derhal tecridi sonlandırın. Ve barış sürecine derhal geri dönüş yapın. Türkiye hükümetinin cezaevlerinde uyguladığı işkenceye son vermeli, insanlar üzerindeki baskıcı politikalarına son vermeli ve tecridi sonlandırılmalıdır. Türkiye’de ki Kürtlerin tek istedikleri demokratik hakları barıştır.“
‘Hukuksuzluğu AP’ye taşıyacağız’
Bir diğer AP Vekili Julia Ward ise Türkiye’ye üçüncü gelişi olduğunu ve tek gördüğünün insan haklarının her geçen gün daha kötüye gittiğini söyledi. Ward, “Türkiye’de ki seçilmiş milletvekilleri, avukatlar, aktivistler, sendikacılar olmak üzere herkes bu baskıdan payını alıyor. Bugün barış anneleriyle görüştük ve onların kayıplarının acısını kalbimizde derinden hissettik. Mezarsız kalan anneler halen çocuklarının mezarını arıyorlar ve çocukları için aslında bir mezar arıyorlar ve tek nedeni de kendi kültürlerini, dillerini devam ettirmek. Ve bu nedenle baskı görüyorlar. Biz buraya gelmeden önce ülkelerimizdeki otoriterler aracılığıyla Leyla Güven ile görüşmek için gerekli prosödürleri başlattık. Ama tüm prosödürlere uyduğumuz halde bugün Leyla Güven ile görüşmemize izin verilmedi. Görüşmemize izin verilmemesi bir kenara etrafımızı saran polisler tarafından darp edildik. Bize bakabilirsiniz biz genç, çok güçlü kadınlar değiliz. Bize karşı polislerini koymalarını kesinlikle kabullenmiyoruz. Biz seçilmişler ve avukatlar olarak bu tür muamelelerin sonlanmasını talep ediyoruz. Bugün polisin bizi kendi aralarına sıkıştırmaları bize olan davranışlarını Avrupa Parlamentosunda anlatacağız. İtalya’da, İngiltere’de ve İrlanda’da anlatacağız. Çünkü bu bize karşı yapılan muamelede ifade özgürlüğünün nasıl derinlere gömüldüğünün bir simgesiydi. Tekrar hatırlatmak istiyorum bizi susturamazsınız. Belki bizi ittirmiş olabilirsiniz ama bizi susturamazsınız. Burada olanları herkese anlatmak için elimizden geleni yapacağız.
‘Türkiye ayın karanlık yüzüne geçmiş’
İngiltere insan hakları hukukçusu Margaret Owen ise tek güneşli gün ile ülkeye yaz gelmeyeceğini söyleyerek Türkiye’nin durumunu ayın karanlık yüzüne benzetmesinde bulundu. Polislerin gözündeki nefreti gördüğüne dikkat çeken Owen, “Seçimlere, duruşmalara gözlemci olarak, kutlamalara katılmak için yıllardır Türkiye’ye geliyorum. Ancak hiçbir zaman bu kadar endişeli bir halde gelmemiştim. Çünkü Leyla Güven ve 256 politik tutsak şuanda açlık grevindeler. Ve bu grevde öyle bir eşiğe ulaştılar ki bizim için oldukça endişe verici. Polisin üzerimize geldiği sırada ilk defa onlar tarafından ezilme korkusu hissettim. Ve bu genç polislerin gözlerindeki nefreti gördüm. İşsiz kalmak korkusuyla polisliğe sarılan insanları gördüm. Ve şiddetin aracı olarak kullanılan bu genç insanları gördüm. Dünkü ziyarete ilişkin şunu söylemek istiyorum bir güneşli gün yaz demek değildir. Bir güneşli gün ile yaz gelmez bu nedenle tek bir ziyaretle tecrit son bulmaz. Biz burada seçilmişler, aktivistler ve avukatlar olarak Türkiye’de bağımsız bir yargı, bağımsız bir medya ve bağımsız kurumlar oluşana değin, cezaevlerinde işkence son bulana değin çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ancak Türkiye’nin şuanda ki durumuna baktığımızda tamda ayın karanlık yüzüne geçmiş gibi duruyor. Bizde bu karanlığı durdurmak için elimizden geleni yapacağız. Ve Türkiye’ye gelmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ