İş güvenliğine kaynak ayrılmadığını belirten İSİG gönüllüsü Odman, açıklanan bin 923 rakamının sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu, iş cinayetlerinin hepsinin kamuoyuna yansımadığını söyledi.
Necla Demir/İstanbul-MA
Geçen yıl iş cinayetinde yaşamını yitiren bin 923 işçiye dair rakamın; “buzdağının görünen kısmı” olduğunu belirten İSİG Meclisi gönüllüsü Aslı Odman, işçi sağlığı ve güvenliği için kaynak ayrılmadığından her geçen yıl sayının arttığını söyledi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği(İSİG) Meclisi geçtiğimiz günlerde “Hangi savaşta bu kadar arkadaşımızı kaybediyoruz?” başlığıyla 2018 yılı iş cinayeti raporunu açıkladı. Buna göre 2018 yılında Türkiye’nin 81 ilinde 119’u kadın, bin 804’ü erkek olmak üzere toplam bin 923 işçi yaşamını yitirdi. Raporda, 14 yaş ve altı 23, 15-17 yaş arası 44 olmak üzere toplamda 67 çocuk işçinin de yaşamını yitirdiği belirtildi. Ayrıca raporda dikkat çeken bir diğer başlık ise en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı illerin başında mega projelerin hayata geçirildiği İstanbul ve Kocaeli gibi illerin gelmesi oldu. 2018 iş cinayetleri raporunun içeriğine ilişkin konuşan İSİG Meclisi Gönüllüsü Aslı Odman, iş cinayetlerinin bu denli artış göstermesinin nedenlerini anlattı.
2011 yılından bu yana İSİG Meclisi’nin raporlar hazırladığını dile getiren Odman, raporda yaşamını yitiren bin 923 olduğunu ve bu rakamın “en az” üzerinden ele alındığını söyledi. Odman, “Özellikle en az kelimesinin altını çizmek gerekiyor çünkü yüzde 83 basından, yaklaşık yüzde 17 de kendi ağımızda bulunan işçi ailelerinden, hekimlerden aldığımız rakam bu. Buna, buzdağının görünen kısmı dememiz gerekiyor. Çünkü bunun üzerine iş cinayeti dememize rağmen basit trafik ve ev kazası olanların da eklenmesi gerekir ki gerçek bedelin ortaya çıkabilmesi için. Bunun içerisinde basına yansıyan birkaç örnek dışında hiç meslek hastalığı yok çünkü Türkiye’de meslek hastalıkları tamamen sigorta ve bürokratik sistemle örtülmüş durumda. Büyük ihtimalle bu sene de öyle olacak.İşyeri intiharlarını kanıtlamaktan uzağız. Buzdağının görünen yüzü bu en az 1923 rakamı. Günde 10-15 insanın çalışma kaynaklı işe giderken bu şekilde öldüğünden yola çıkacak olursak bu sayı sadece kayıt altına alınan ve elde ettiğimiz rakam” dedi.
Kadınlar görünmüyor
Aslı Odman, raporda kadın işçi ölümlerine çok az yer verebildiklerini de ifade etti. Kadınların çalıştığı yerler daha görünmez, emekleri ekonomik olarak verimli addedilmediği ve işçi sayılmadıkları için onların hanelerde, sokaklarda çalışma kaynaklı ölümleri gözükmüyor. Ne zaman görünür oluyorlar peki? Kamyonların kasasında onlarcası çocuklarıyla tarlalara sevk edildiklerinde görünür oluyorlar. Kadın işçi ölümlerinde ancak yüzde 6- 7’sini tespit edebiliyoruz. Esasında bu kapitalizmin bedeliyse bu bedeli katmer katmer evde, hanede, sokakta da kadınların ödediğini görürüz. Bu rapor aynı zamanda dışarıda bırakmak zorunda kaldıkları ile de tartışılması gereken bir rapor.”
Başka yol yok
“Bu tablo karşısında muktedirin hukukunu koruyan hukuk sistemini de konuşmaya gerek kalmıyor” diyen Odman, iş cinayetinde yaşamını yitirenler işçi ailelerin verdiği mücadelenin son derece önemli olduğunu kaydetti. “Bu ailelerin her ay Galatasaray Meydanı’nda verdiği mücadele emek boyutuyla haklar mücadelesini de tekrardan canlandırıyor. ‘Kaybettiğimin yasını adalet talep ederek savunacağım’ diyor aileler. Kamusal alanlar bu kadar elimizden alınırken verilen mücadele de çok önemli. Galatasaray sembolik bir meydan. Adalet nöbetini önce Cumartesi Anneleri başlattı. Bu mirası Pazar aileleri olan Adalet Arayan İşçi Aileleri devraldı. Bu ailelerden biri olan Hacer Erdem hep, ‘Biz burada duruyor nöbeti tutuyoruz, siz buradan geçenler bir daha burada durmayın diye. Biz bu nöbeti intikam için değil, siz kalanlar için tutuyoruz’ derdi. Biz de işçi aileleri ve onlara destek olanlar olarak bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız. Adalet istemenin başka yolu yok çünkü.”