Açlık grevindeki eylemcilerin sağlık durumlarını tespit ve muayene etme taleplerinin Adalet Bakanlığınca uygun görülmediğini açıklayan Bölge Tabip Odaları, hükümet, ilgili bakanlıklar ile tüm kurum ve kuruluşları, ölümler yaşanmadan çözüm için çaba harcamaya çağırdı.
Bölge Tabip Odaları (Ağrı, Batman, Bitlis, Diyarbakır, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak, Van-Hakkari), cezaevlerinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine ilişkin Diyarbakır Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenlendi. Bölgedeki tabip odalarının temsilcilerinin katıldığı toplantıda açıklamanın Türkçesini Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir, Kürtçesini ise Tabip Odası Genel Sekreteri Orhan İlim okudu.
Demir, geçmiş yıllarda cezaevi koşularının düzeltilmesi, işkence ve kötü muamelelerin önlenmesi amacıyla mahpuslar tarafından sıklıkla açlık grevi eylemlerinin yapıldığı Türkiye’deki cezaevlerinin bugün yine açlık grevleriyle gündemde olduğunu söyledi. Demir, birçok mahpusun açlık grevini sürdürdüğü ve her hafta yeni katılımların olduğu bilgisinin kendilerine ulaştığını belirterek, milletvekili seçilmesine rağmen halen Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutulan HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in süresiz dönüşümsüz açlık grevi eyleminin bugün itibari ile 67. günü geride bıraktığını kaydetti.
‘Her an ölümler yaşanabilir’
Kendilerine ulaşan son bilgilere göre, 5 Ocak 2019 tarihi itibari ile 20’ye yakın cezaevinde 226 kişi ile devam eden açlık grevi eylemlerinin Türkiye’nin tüm cezaevlerine yayılma eğilimi gösterdiğini dile getiren Demir, “Tabip odaları olarak bizler açlık grevinde olan tutsakların durumlarını yerinde görmek, gerekli muayenelerini yapabilmek, açlık grevinin eylemciler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerini anlatmak ve B1 vitamininin alınmaması durumunda ortaya çıkabilecek olumsuzlukları iletmek üzere bir heyet oluşturarak Diyarbakır Ceza İnfaz Savcısı ile bir görüşme gerçekleştirdik. Diyarbakır ceza infaz savcısı tarafından açlık grevi eylemini yapan mahpuslarla görüşme, bağımsız bir heyet tarafından kamuoyunda merak konusu olan sağlık durumlarını tespit ve muayene etme talebimizin iletildiği Adalet Bakanlığınca uygun görülmemiştir. Muayene talebimizin olumlu karşılanmaması nedeniyle cezaevindeki tutsakların sağlık durumlarına ilişkin bilgileri açlık grevcilerin ziyaretçileri ve avukatlar aracılığıyla takip etmekteyiz. Aldığımız bilgiler doğrultusunda süresiz dönüşümsüz açlık grevinde kritik eşiğin aşıldığı, cezaevlerinde her an ölümlerin yaşanabileceğini öngörmekteyiz. Açlık grevi eyleminin 67. gününde olan Leyla Güven’in bitkin ve yorgun olduğu, avukat görüşüne dahi çıkamayacak derece yürümekte güçlük çektiği, ciddi kilo kaybı yaşadığı, görme bozukluğu olduğu, tansiyon düşüklüğü yaşadığı, eklem ve kas ağrıları çektiği, bulantı-kusma nedeniyle sıvı almada zorlandığı, ses ve gürültüye karşı hassasiyetinin olduğu ve özellikle son iki gün içerisinde enfeksiyon bulgusu olabilecek ateş yüksekliği şikayetlerinin olduğu ve avukat görüşmesine çıkamadığı ifade edilmektedir. Özellikle son zamanlarda sıvı ve tuz alımından sonra bulantı olduğu ve sıvı almakta zorlandığı bilgisi ayrıca tarafımıza iletilmiştir” dedi.
‘Hekimler her zaman yaşamdan yana olmuştur’
Hekimlerin her zaman yaşamdan yana olduğunu ve yaşam hakkını savunduklarını, insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele aldıklarını belirten Demir, hekimlerin mesleki değerler ve etik ilkeler dışında davranmaya zorlanmaması gerektiğini söyledi. Cezaevlerinde görev yapan ve açlık grevcilerinin sağlığından sorumlu olan meslektaşlarını bu değerlere bağlı kalmaya çağıran Demir, “Cezaevinde kalanların onurları, insan hakları, yaşam hakkı ve sağlık hakkının korunması devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında cezaevi kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur. Bu nedenle açlık grevi yapanların hekim ve sağlık çalışanları tarafından uygun olarak düzenli takip edilmesi, ihtiyaçları olan su, tuz, şeker ve B1 vitamininin sağlanması, kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde refakatçilerinin olması, zor kullanmaktan kaçınılması gibi konular ek sağlık sorunları ortaya çıkmasını engelleyecektir. Yine açlık grevi yapanların açlık grevini bıraktıklarında en az sağlık sorunu yaşamalarına olanak verecek bakımını ve bırakanların tedavi koşullarının sağlanması için çaba harcamak, yaşam ve sağlık hakkının gerçekleşmesi devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinde ‘sıvı, B grubu vitamin, tuz, şeker ve karbonat’ alımı yaşamsal olduğu kadar, eylem sonlandıktan sonra kalıcı beyin hasarlarının önlenmesi açısından da kritik önemdedir” diye konuştu.
‘Geç olmadan adım atılsın’
Geçmiş yıllardaki açlık grevleri ve sonuçlarını hatırlatan Demir, Cezaevlerinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinde bir daha ölümlere ve kalıcı hasarlara tanıklık etmek istemediklerini söyledi. Demir, şunları söyledi: “Bizler bölge tabip odaları olarak başta hükümet ve ilgili bakanlıkların esas çabayı göstermesi gerekenler olduğunu belirterek tüm kurum ve kuruluşları açlık grevindeki tutsaklarda ölümler yaşanmadan çözüm için çaba harcamaya çağırıyoruz. Ölümlerin ve kalıcı hasarların tekrar yaşanmaması için herkesi duyarlı ve sorumlu olmaya, geç olmadan gerekli adımları atmaya davet ediyor, Adalet Bakanlığı’nın başta tabip odaları olmak üzere insan hakları savunucularının açlık grevi yapılan cezaevlerini ziyaret ve muayene etmesine izin verilmesi talebimizi bir kez daha yeniliyoruz.”
HABER MERKEZİ