Bilirkişi heyetinin Çeşme’de kurulmak istenen JES için hazırladığı rapor, bazı gerçekleri ortaya koydu. Rapordaki ‘alternaif arazi bulunabilir’ vurgusu, sondajların ve JES işletmesinin iptal edilmeyeceğini gösteriyor
İzmir’in Çeşme ilçesi Ovacık köyünde, bir firmanın sondaj yöntemiyle kaynak aramak amacıyla hazırladığı proje için, hazineye ait toplam 215 bin 92 hektarlık alanda (2 milyar 159 bin metrekare) arama yapmak için hazırlanan projeye, İzmir Valiliği’nce ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu gerekli değildir’ kararı vermişti. Kararın iptali için, İzmir 5. İdare Mahkemesi’nde açılan davada keşif incelemesi yapan bilirkişiler raporunu tamamladı. 5 kişiden oluşan heyetin, arazilerin aktif şekilde tarım için kullanıldığını belirttiği raporda, tarım arazilerinin çevresinde alternatif araziler bulunabileceği halde, bunun yapılmadığına dikkat çekti.
Halkın tek geçimliği
tarım Sondaj kuyularının bölgede açılması halinde, ülke nüfusunu karşılamayan üretimin, daha da azalacağına vurgu yapan heyet, “Çevre halkının yegane geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde, kamu yararından bahsetmek mümkün değil” ifadelerine yer verdi. Bilirkişi raporunda, yapılması planlanan sondaj kuyularının, 1/100 binlik çevre düzeni planında tarım arazisi ve doğal sit alanı niteliğindeki araziler üzerinde olduğu belirlendi. Raporda ayrıca, JES kurulması planlanan toprakların bağcılık ve zeytin ağacı için çok uygun yetişme koşulları sunduğu da belirtilerek, sondaj alanları için belirlenen sahanın çevresinde, zeytin ağaçları ve üzüm bağlarının yoğun şekilde bulunduğu bilgisine yer verildi. Raporda, “Çevre halkının yegane geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu düşünüldüğünde, kamu yararından bahsetmek mümkün değil” denildi.
Bilirkişi değişebilir mi?
JES şirketlerinin son dönemde dizginsizce tüm Türkiye coğrafyasını alt üst edip yaşamı zehirleyen sondajlarının AKP hükümetince de desteklenmekte olduğu biliniyor. Bilirkişiler şirketlerin çıkarına uymayan ya da valiliklerin aldığı kararların aleyhine rapor tutması sonrası bilirkişilerin mahkemelerce değiştirildiği veya mahkemelerin bilirkişi raporuna uyarak karar vermesi halinde, mahkeme heyetlerinin değiştirildiği birçok vaka yaşandı. Adalet sisteminin tamamen iktidarca ve dolayısıyla sermaye tarafından kontrol edildiği bir dönemde, mahkeme kararlarına güvenmemek gerekiyor. Çeşmeliler, bu sürecin ancak ve ancak halkın ortaya koyacağı mücadele kararlılığı ile son bulacağını belirtiyor.
JES’ler ölüm demek!
Bilirkişinin JES sondajlarının yapılacağı alanın tarım alanı olduğuna vurgu yaparak alternatif yerler bulunabilir yaklaşımı ciddi sorunlar içeriyor. Oysa bölgede tarım arazisi ya da değil herhangi bir alanda JES sondajları ve sonrası enerji üretimiyle birlikte çevrenin, yeraltı sularının, ırmak ve derelerin, havanın zehirlendiği biliniyor. JES için gerekli olan sıcak akışkan yeraltının bin ila 4 bin metre derinliğinden çekiliyor. Bu sıvının içerdiği kimyasallar içinde bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür ve tuz gibi ağır metaller bulunuyor. Aydın’da jeotermal santraller faaliyete başladığından bu yana, il genelinde ölüm oranları geçmişe göre yüzde 30 artttığı, kanser vakalarının ise, Türkiye ortalamasının yaklaşık 2,5 katına yani yüzde 150’ye ulaştığı Tabip Odası’nca açıklanmıştı. Büyük Menderes Nehri’nde onbinlerce balığın cansız bedeninin su yüzüne çıkmasına neden olan şeyin de jeotermal atıklar olduğu yapılan incelemelerde görüldü. Çeşme’de santralin kurulması halinde bölgede ağır çevresel sorunların ortaya çıkacağı ise muhakkak.
EKOLOJİ SERVİSİ