“Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” deyimi bildiğiniz gibi ilgili olmayan kişilere konudan ilgisiz bilgiler aktarmak olarak da açıklanır. Yerel seçimler yaklaşırken, milletin gözü kulağı seçimlere yönelmişken, ekonomi, emek, ücretler gibi konular üzerine yazmanın dayanılmaz sıkıntısını bu köşenin sürekli okuyucuları (varsa) bilirler. Fakat madem deyimden başladık, devam edelim. “Cami ne kadar büyük olsa da imam bildiğini okur. “O halde, devam edelim, karışık bir şekilde …
Bir yerde mesleğinizin iktisatçı olduğunuzu söylerseniz , ilk önce size sorulan sorulardan biri “ne olacak ekonominin durumu? Doların yükselme ihtimali var mı? benzeri sorular olacaktır. Bildiğiniz gibi iktisatçı olmak sanki borsa uzmanı, döviz spekülatörü, muhasebeci, hatta bir bankada çalışıyor da olmak ile eş anlama gelebilir. Bu nedenle sorulara mutlaka öyle ya da böyle yanıt vermek durumunda olursunuz.
Soruya cevap vermemek, bilmiyorum demek güzel ülkemizin çoğu yerinde cehalet ile eşdeğer olarak algılandığı için, mutlaka bir cevap vermek zorunda kalınır. Hatta öyle ki sorulan sorular iktisada ilişkin olmasa bile o konuda kanaatinizi belirtecek birkaç kelam etmelisiniz ki; adam bilmiyor, bir de hoca olmuş … demesinler diye yalan yanlış birçok bilgi fazlası ile soruyu sorana boca edilir.
Bu durumu kolayca test etmek mümkündür. Basit bir yoldan deneyebilirsiniz de.. Etrafınızdan geçen bir birine uydurma bir adresi sorun. Çok büyük ihtimalle bilmiyorum cevabı almak yerine, tereddütlü de olsa farklı bir yol tarifi alabilirsiniz.
Uzunca bir süre önce bir dergi ülkenin sayılı aydınlarının bir bölümüne uydurma bir kelime sorup, bu konuda ki düşüncelerini almış ve yayınlamıştı. Haber gerçekten doğru muydu bilmiyorum ama, cevap verememenin bir zayifet sayılmasının bir örneği olarak birçok kişinin “bilmiyorum” diyemediklerini ve açıklama getirmeye çalıştıklarını bu yazı ile okumuştum. “Bilmiyorum” kelimesinin taşıdığı olumsuzluktan kaçınmak adına, hatalı malumatların etrafında dolaşılan bir ülkedeyiz. Sağlık konusu bunlardan biri, yumurta ile kolestrol arasındaki ilişki bunlardan biri, son haftalarda konuşulan poşetlerin para ile satılması da çevre arasındaki ilişkilerin de benzer bir olguyu gündeme getirdi. İşin çevre ile bağlantısının arkasında hangi ekonomik kaygıların olduğu toplanan poşet için toplanan paraların gidiş mecraları hakkında epey bilgi dolaşımda. Ne diyelim “barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğarmış.” Yani gerçeğin güneşi kamuoyundaki tartışmalar sonucu ortaya çıkarmış.
Gerçi tartışmak ve farklı fikirler yerine tek ses tek malumatın daha fazla demokrasi getirdiği bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkenin başkanı kapitalizmi eleştiriyorsa, para için ormanların yağma edildiğini söylüyorsa ve kıyıların beton yığını haline dönüştüğünü söylüyorsa, durup düşünmek gerekir. Barış isteğini bile birgün Başkanın ağzında duyarsak, şaşırmamız gerekeceğini şimdiden düşünüyorum. Ne de olsa demokrasi de başkan için farklı bizler için farklı işleyebiliyor. Ne dersiniz?
Geçen hafta sağlık çalışanlarının düzenlediği bir kış okulunda öğrencilik-hocalık yaptık. İstanbul Tabip Odası’nın düzenlediği Kriz, Sağlık ve Strateji konulu derslerde AKP döneminin sağlık hizmetlerinin nasıl özelleştiğini net olarak gördük.. Sağlık ve Eğitim gibi iki kamusal hizmetin son yıllarda nasıl özelleştiğine küçük bir örnek vermek istiyorum.
2002-2017 arasında sağlık bakanlığı hastane sayılarında artış yüzde 13 iken özel hastanelerdeki artış oranı yüzde 110 olmuş. Bu artışa rağmen hastanelerde mevcut alt yapının yetersiz olmasına rağmen kışkırtılmış bir hizmet talebi olduğu için 25 OECD ülkesinde 1000 hastaya düşen MR görüntülemesi 70 iken Türkiye’de aynı sayı 174’e ulaşmıştır. Başına düşen hasta sayısında korkunç bir artış var. Bu kışkırtmaya rağmen bir milyon kişiye düşen MR cihaz sayısı Avrupa Birliği ve OECD ortalamalarının çok altında 10,9 adet olmaktadır. (Sağlık Bakanlığı İstatistikleri 2017)
Kışkırtılan sağlık hizmeti talebinin bir trajik sonucu da sağlık çalışanlarının uğradığı şiddet sayılarında görülen artışlardır. Son 16 yıllık dönem içinde 11 hekim şiddete uğrayarak hasta yakınları veya hastalar tarafından öldürülmüştür.
Yeni Yaşam okurlarına ruh ve beden sağlığı dolu bir hafta sonu dilerim.