Sinemalarda satılan mısırların paylaşımı konusunda yaşanan krize bakanlık dahil oldu. Bakanlığın formülü, sansür ve tekelleşme tartışmalarına yol açtı.
Krizin aşılması için 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi HakkındaKanun’da değişiklik teklifi hazırlandı. Milli Eğitim,Kültür, Gençlik ve SporKomisyonu’ndan geçen teklifin en çok tartışma yaratan noktası,Kültür Bakanlığıtarafından sinema sektörüne sağlanan destekleri dağıtan kurulun yapısında yapılması önerilen değişiklikler oldu. Hangi film ve senaryoya destek sağlanacağına karar veren kurul, şu an 14 kişiden oluşuyor. Bu üyelerin 10’u meslek birliklerinin temsilcileri. Yani kurulda çoğunluğu, sinema sektörünün temsilcileri elinde tutuyor. Yeni teklife göre üye sayısı 7’ye düşürülecek. Kurulda 3 üye meslek temsilcilerinden, 4 üye ise bakanlık temsilcilerinden olacak.
‘Muhalif filmler rafa kalkar’
Sinemacıların ve yapımcıların bakanlıktan aldığı destekle ayakta kalmaya çalıştığını vurgulayan Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Barış Atay ise artık sinemacıların karşısına bürokratların ağırlıklı olduğu bir kurul çıkacağını söylüyor. Yönetmen ve oyuncu olan Atay, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Birçok muhalif filmin, yapımcının seyirci ile buluşma hayallerini rafa kaldırmaktan söz ediyoruz” diyor. Sansür deyince insanların aklına 80 darbesi döneminde kurguların kesilmesi ve filmlerin yakılmasının geldiğini söyleyen Atay ise sinemada tekelleşmenin oluşturduğu sansür tehdidine dikkat çekiyor. “Asıl problem birçok bağımsız yapımın bu tekel içerisinde kendisine salon bulamaması” diyen Atay durumu şu sözlerle özetliyor: “AKP diyor ki ‘Ben film çekilmesine karşı çıkmıyorum’. ‘Film çekebilirsiniz’ diyor ‘Ama uygun bulmazsam vizyona sokmam’. Biz de diyoruz ki ‘Bu dağıtım tekeli ile filmlerin izleyiciye ulaşmasını engelleyerek bir sansür mekanizması oluşturuyorsunuz’. Bu post-modern bir sansürdür zaten.”
İlk filmi Babamın Kanatları’nı bakanlıktan aldığı destekle çeken yönetmen Kıvanç Sezer ise zaten sağlıklı işleyemen kurulun daha da sağlıksız hale geleceği görüşünde. DW Türkçe’ye konuşan Sezer, “İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek projelerin desteklenmediği, festivallerde kendini ispatlamış yönetmenlerin yeni projelere destek alamadığı bir kurul zaten son birkaç yıldır. Fakat bu yeni yapıyla beraber bu daha da perçinlenmiş oldu” diyor. Yönetmenlere yönelik kara listeler olduğunu vurgulayan Sezer, “Bazı yönetmenlerin bazı yapımcıların hiçbir şekilde destek alamamasını sağlıyorlar” değerlendirmesini yapıyor.Yönetmen Sezer’e göre sansür konusu büyük yapımcılar ile dağıtımcılar arasındaki çekişme nedeniyle gölgede kalıyor. Sezer, “Yılmaz Erdoğan TRT’de bunun iyi birşey olduğuna dair açıklama yapıyor çünkü büyük yapımcıların aralarındaki haksız paylaşımı düzenleyen bir tarafı da var yasanın. Dolayısıyla bu tarafını tartışıp, diğer tarafını gölgede bırakma gibi bir taktik izlediklerini düşünüyorum. Teklifin devam eden bir sansür durumunu daha da perçinlediğini söyleyebiliriz” sözleri ile görüşünü dile getiriyor. Komisyon onayını alan teklifin, gelecek hafta Meclis Genel Kurulu’nun gündemine gelmesi bekleniyor.
İSTANBUL