2018 dünyada feminist mücadelenin kadın isyanlarının öne çıktığı bir yıl olarak değerlendiriliyor. Aşırı sağ, otoriter, faşist başkanların iktidara yerleştiğini gördük. Son birkaç yıldır “yeni muhafazakarlık” siyaseti yerini “yeni otoriterlik” rejimlerine bırakırken ikinci dalga feminist hareketin yaklaşık elli yıl içinde elde ettiği kazanımlar da açık tehditlerle karşı karşıya. Türkiye örneğinde boşanmanın zorlaştırılması, nafaka hakkının gasp edilmesi, kadın erkek eşitliğinin hukukitüm güvencelerinin ilgası söz konusu. Tüm dünyadan kadın düşmanı iktidarların haberleri gelmeye devam ediyor. Libya’daKaddafi sonrası iktidarın ilk yasal düzenlemesi çok eşliliği yasaklayan kanun maddesinin feshiydi. Filipinler’de 2016’da iktidara gelen Duterte askerlere kadın isyancıları vajinalarından vurma emri veriyor, kâinat güzeline tecavüz etmek istediğini söylüyor ve bizzat kendi kadın başkan yardımcısının bacakları hakkında cinsiyetçi “espriler” yapıyor.
Brezilya’da ise faşist Bolsonaro’nun kadın ve LGBTİ+ düşmanı söylemleri nedeniyle henüz iktidara dahi gelmeden kadınlara ve translara yönelik şiddet arttı. Bolsonaro’nun kadınlarla erkeklerin eşit ücret almasına karşı olması, bir kadın için tecavüz edilemeyecek kadar çirkin demesi, kız çocuklarının erkeklerin güçsüz bir anının ürünü olduğunu söylemesi vd. üzerine feminist hareket seçimlerde #EleNão (OnaDeğil) kampanyasını örgütledi. Bolsonaro 2019 itibarıyla da yayınladığı özel genelge ile LGBTİ+ haklarını koruma altına alan politikaları/uygulamaları yürürlükten kaldırdığını açıkladı.
Macaristan’da göçmen düşmanı ve basın özgürlüğüne karşı politikalarıyla bilinen Viktor Orban üniversitelerdeki toplumsal cinsiyet çalışmaları kürsülerini yasakladı. Sözcüsü gerekçe olarak “toplumsal cinsiyet çalışmaları”nın bir bilim değil ideoloji olduğunu ve üniversitelerde yeri olmadığını söyledi.
Kadınların kürtaj hakkı için mücadelesinin sürdüğü Polonya’da ise 2015 yılında iktidara gelen Hukuk ve Adalet Partisi esas olarak taşradan aldığı oylarla iktidarını sürdürüyor. Polonya’da 1993’de sosyalizmim yıkılışının hemen ardından yasaklanan kürtaj, sadece annenin ve bebeğin hayatını tehlikeye atan ya da tecavüz sonucu oluşan gebeliklerde 12 haftaya kadar yapılabiliyor. 2018’de feminist hareketin mücadelesi ile parlamentoya gelen “kadınları koruma” yasası kadınların kürtaj olma, gebelikten korunma ve cinsel eğitim alma haklarını genişletiyordu ancak reddedildi. Polonya kürtaj olan kadınlara verilen beş yıl hapis cezasıyla Avrupa Birliği’nin en sert kürtaj karşıtı hukukuna sahip.
“Yeni otoriter” rejimlerin hüküm sürdüğü bu ülkelerin kimi ortak özellikleri de mevcut. Polonya ve Filipinler (neoliberal!) ekonomik büyüme açısından 2008 krizi sonrasında bile başarılı addediliyorlar. Filipinler’de Duterte, Brezilya’da ise Bolsonaro toplumun en alt sınıflarından oy alıyor ve otoriter iktidarlarının sokak ayağını bu kesimlerden örgütlüyorlar.
Diğer yandan enternasyonal feminist direniş örgütlenmeye devam ediyor. 2016’da başlayan kadın grevleri sürüyor. 2018’de 8 Mart’ta İspanya’da kadın grevi örgütlenirken, 24 Ekim’de İzlanda’da kadınlar ücret eşitsizliğine, işyerinde taciz ve şiddete karşı greve gittiler. Haziran ayında ise İspanya’da iktidara gelen Sosyalist Parti’nin kurduğu on yedi bakanlıktan oluşan hükümetin on bir bakanı kadın oldu.
İrlanda’da kürtaj yasağı kalktı. Afrika’da ilk kez bir kadın devlet başkanı oldu: Liberya’da başkan seçilen Ellen Johnson Sirleaf kadın sünnetini yasakladı. ABD’de kasımda yapılan ara seçimlerde çok sayıda siyah ve Latin kökenli kadın Temsilciler Meclisi’ne seçildi.
Arjantin’de kürtaj hakkı için başlayan yeşil fular hareketi tüm Latin Amerika’ya yayıldı. Kadınlar erkek şiddetine ve kürtaj yasaklarına karşı devlet kurumlarının yanı sıra kiliselere yönelik de şiddet kullandıkları eylemler örgütlediler. ABD’de 2017’de başlayan #Bende hareketi Avrupa ve Japonya’da yaygınlaşırken İran’da kadınların başörtülerini çıkararak beyaz başörtüsünü salladıkları görüntüleri sosyal medyada paylaşma eylemleri sürüyor.
Türkiye’de de feministler ve kadın hareketi AKP iktidarına karşı Kadınlar Birlikte Güçlü kampanyasıyla, “haklarımızdan ve kazanımlarımızdan vazgeçmiyoruz” demek için örgütlenmeye, 5-6 Ocak İstanbul buluşmasıyla devam ediyor.
Kaynak:telesurnet, womaninwar