Türkiye’nin operasyonu öncesi Afrin’deki yaşam koşulları kadınların lehine bir seyir gösterirken, şimdilerde Afrinli kadınlara erkeksiz sokağa çıkmama ve burka giyme dayatması yapılıyor
Türkiye ve ona bağlı ÖSO gruplarının Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Operasyonu’ndan sonra Afrin’deki kadınların yaşamları her geçen gün daha da zorlaşmaya başladı. Getirilen uygulamalar İşid tarzı baskıların hayata geçirilmek istendiğini düşündürüyor. Son haftalarda gelen haberlere göre; Afrin’de önce kadınların yanlarında bir erkek olmadan dışarı çıkmasının yasaklandığı öğrenildi, sonra da panolara burka giymeyi “tavsiye” eden afişler asıldı. Kentin her yeri, burka giyen bir kadın fotoğrafının yer aldığı Arapça afişlerle donatıldı.
Afrin kantonu farklıydı
Türkiye’nin Afrin operasyonundan sonra, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya şöyle bir konuşma yapmıştı: “Mazlum ve masum insanların barış içinde yaşayabilecekleri bir Afrin’i inşa edeceğiz. Kadınlar ve çocuklar, aileleriyle birlikte barış içinde yaşayacaklar.” Fakat, Türkiye’nin operasyonundan sonraki gelişmeler hiç de Bakan Sayan Kaya’nın söyledikleriyle uyumlu gelişmiyor. Aksine, kadınların yanlarında erkek olmadan ve burka giymeden sokağa çıkmaları yasaklanıyor. Oysa ki, operasyon öncesi kanton ilan edilen Afrin’de eşbaşkanlık sistemi kurulmuş, kadın ve çocuklar eğitim almaya başlamış, giyim serbestliği getirilmiş, kadınların yönetime katılmaları ve her alanda çalışmalarıyla ilgili etkinlikler ve çağrılar yapılmıştı. Yanı sıra daha pek çok alanda da demokratik ve çağdaş uygulamalar yürürlüğe sokulmuştu.
Savaş öncesi Suriye
7 yıl önce başlayan savaştan önce Suriye kadın hakları açısından, bölge ülkeleri ve dünya sıralamasına bakıldığı zaman hayli ilerleme sağlamıştı. Kırsal kesimlere doğru gidildikçe dini anlayışlar hüküm sürse de, merkezi yerlerde önemli kadın kazanımları vardı. Yaklaşık nüfusu 23 milyon olan Suriye’de kadınların evlenme yaşı ortalama 25, doğurganlık oranı ise 3,3 dolayında. Kadınlar için yasal evlilik yaşı 17, erkekler için 18, ancak kırsal kesimlerde dini nikahlı erken evlilikler daha yaygın. 1949 yılında oy verme hakkı alan kadınlar 2016 yılında 250 kişilik parlamentoda 33 sandalyeye sahip, kabinede ise 2 kadın bakan var. Okulluluk oranı kızlarda yüzde 92, erkeklerde yüzde 97. Çoklu hukukun uygulandığı ülkede Müslüman bir erkek 4 kadın ile evlenebiliyor ama bunun için yasal şartlar gerekiyor. Kadınların boşanma hakkı var. Yasalar önünde kadın ile erkek eşit görünüyorsa da bu durum pratiğe pek yansımıyor. Örneğin kadın cinayetleri, istismar ve şiddet mevcut.
Savaş sürerken
Suriye’de 2011’yılından beri süren savaş, aile ilişkilerini de altüst etmiş. On binlerce erkeğin öldüğü, kayıplara karıştığı veya mülteci olduğu ülkede boşanma ve “çokeşlilik” oranları dikkat çekici biçimde artmış. Şam’da geçen yıl kaydedilen evliliklerin yüzde 30’u “çokeşli” ilişkilere ait. Oysa 2010’da bu oran yalnızca yüzde 5. Suriye’de Sünni erkekler dört eş alabilse de eşler arasındaki yaş farkı ve erkeğin eşlerine ayrı ev açabilmesi gibi koşullar bulunuyordu. Ancak savaş koşulları yüzünden bu kısıtlamalar gevşetildi. Kadınların ikinci eş olmayı kabul etmelerinin başlıca sebebi ekonomik. Birçok kadın sokağa atılmaktansa evlenmeyi ve kuma olmayı “tercih” ediyor. 2010’da 5 bin 300 çift boşanırken 2015’te bu rakam 7 bine yükselmiş. Kimi çift yoksulluktan aileleriyle yaşamak zorunda kaldığı için, kimi çiftte yurtdışına gidip gitmeme konusundaki fikir ayrılıkları yaşadığı için boşanıyor. Elbette ki en önemlisi de savaş sürecinde yüzlerce kadın tecavüze uğradı, öldürüldü, köle olarak alınıp satıldı, eşini ve çocuğunu kaybetti.
HABER MERKEZİ