Bilimsel araştırmaların sonuçlarına dayanarak hazırlanan bir rapora göre, koçerlerin ve yörüklerin yüzlerce yıldır yayla ve kışlakları arasında gerçekleştirdikleri göç, doğa ile uyumlu bir yaşamın mümkün olduğunu gösterdi
Tüm Akdeniz ülkelerini kapsayan, Türkiye’den Yolda Girişimi’nin de yer aldığı farklı ülkelerden birçok doğa koruma örgütünün ortaklığı ile bilim insanlarının birlikte gerçekleştirdiği bir çalışma yapıldı. Çalışmanın sonuçlarına göre, göçebe hayvancılık sadece kırsal ekonomileri desteklemiyor, yüksek kalitede sağlıklı ve güvenilir gıdalar üretiyor, doğayı koruyor ve zenginleştiriyor, iklim değişikliği ile mücadeleye katkı veriyor. Rapor, aşırı otlatma gibi çatışma yaratan vakaların, göçebe hayvancılardan ziyade asıl olarak meraların başka nedenlerle (enerji, maden, imar vb.) kaybından kaynaklandığının, azalan meralar ile birlikte göçebe hayvancıların çok küçük coğrafyalara sıkıştığının altını çiziyor.
Ekolojik koridor işlevi
Göçebe hayvancıların doğal dengenin korunmasında üstlendikleri rollerden birisi bitki tohumlarının yayılımını sağlamaları. Göç eden sürüler yüzlerce kilometrelik güzergahlarında, milyonlarca tohum taşıyor. Yani göç yolları farklı ekosistemler arasında ekolojik koridor rolü oynuyor, bu alanların birbirleri ile bağlarını koruyor. Diğer yandan otlama faaliyeti, otlatmaya bağlı olarak evrimleşen yaşam alanları için vazgeçilemez bir belirleyici. Bu ekosistemler ve bu ekosistemlerde yaşayan birçok bitki, böcek, kuş, memeli türünün korunması ve yaşaması da otlatmanın devam etmesine bağlı. Nitekim Avrupa ülkelerinde bu tür geleneksel yöntemlerin azalması, Avrupa Birliği tarafından doğa üzerindeki en önemli tehditlerden biri olarak belirlenmiş.
Biyoçeşitlilik korunuyor
Hayvan otlatma faaliyetleri aynı zamanda besin döngüsüne gübre kattığı ve hayvanların göç etmesi sayesinde otlakların dinlenmesini ve bitki örtüsünün yenilenmesini sağladığı için toprağın ıslahı ve direnci açısından etkin bir role sahip. Mera ve otlakların dünya üzerindeki en büyük karbon depolarından biri olduğu göz önüne alındığında, otlatma ile bu alanların korunmasının iklim değişikliği ile mücadeledeki önemi de ortaya çıkıyor. Göçebe hayvancılık, üretiminde çok miktarda sera gazı salınımına neden olan endüstriyel yemlere yönelik talebi azaltarak ve fosil yakıt enerjisine en az ihtiyaç duyan hayvancılık sistemi olarak iklim dostu bir yaşam biçimi. Yangınlar için doğal yakıt anlamına gelecek orman altı örtüsünün otlatma sayesinde azalması, yangın olasılığını da azaltıyor. Yangın çıkması durumunda ise göç yolları yangınların yayılmasını engelleyen emniyet şeritleri işlevini görüyor.
Göçebelik desteklenmeli
Göç etmeleri sayesinde farklı birçok bitki türünden beslenerek yetiştirilen hayvanlar antibiyotik kullanımını da azaltıyor, besleyici değeri çok yüksek, sağlıklı ve güvenilir gıdaların üretilmesini sağlıyor. Doğaya ve topluma sağladıkları tüm bu faydalara rağmen, göçebe toplulukların yaşam biçimlerine devam etmeleri son derece zorlaştı. Rapor, göçebe hayvancılığın yasal düzenlemeler ile teşvik edilmesini, göç güzergahlarının ve meraların kullanımının kolaylaştırılmasını, iskâna zorlayan politikalara son verilmesini tavsiye ediyor. Aynı zamanda göç etmeye dayanan yaşam biçimleri dikkate alınarak, göçebe hayvancıların sağlık hizmeti, eğitim gibi temel haklara erişimde yaşadıkları sıkıntıların çözülmesi için yasal düzenlemelerin gerekliliğine dikkat çekiliyor.
Koçerlere yaylalar yasak
Güvenlik gibi gerekçelerle uzun yıllardır koçerlerin yaylaları kullanmaları engelleniyor. Geçtiğimiz yıl Şırnak’ta Kato, Besta, Gabar, Cûdî, Feraşin ve Herekol alanlarını kapsayan yüzlerce bölge, valilikler tarafından yasaklanmıştı. Giriş ve çıkışların sivillere yasaklandığı bölgelerde koçerlik yapan yurttaşlar, yasakların geçim kaynaklarını tümden etkilediğini belirterek tepki göstermişlerdi. Bu yasakların başlıca nedeni, koçerlerin Kürt olmalarıydı. Ayrıca bu yasaklarla hem hayvancılığın azalmasına yol açılırken, bir avuç ithalatçının hayvan ithal etmesinin de önü açılmıştı. Koçerleri dağlardan indirmeyi uzun süredir gündemine alan AKP hükümeti, her yıl çeşitli bahanelerle yaylaları yasaklamayı sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl Nusaybin’den Hakkari’ye gitmek için yola çıkan koçerlerin sözleri dikkat çekmişti: “Hakkari yaylalarına gideceğiz. Cizre’ye geldik. Cizre’de jandarma 4 bin hayvanımıza yaklaşık 300 bin lira para cezası kesti. Cizre’den Şırnak’a geldik, şimdi de bizi çevirdiler. Yaylalara gitmemize izin vermiyorlar.”
EKOLOJİ SERVİSİ