Tecride karşı başlatılan eylemler Kürtlerin yaşadığı her yere yayılıyor. Hewler’de Nasır Yağız’ın başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi 44. gününde, Galler’de yaşayan İmam Şiş ise 18 gündür grevde
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkalrın Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı süresiz açlık grevi 57. gününde. Cezaevlerinde ise 94 tutuklu süresiz dönüşümsüz eylemlerini sürdürüyor. Bunun yanı sıra Kürtler bulundukları her herde tecride karşı eylemlerini yayıyor. Hewler’den Galler’e adeta bir direniş hattı örülmüş durumda. Türkiye’de yürüttüğü siyasi faaliyetlerden dolayı, Ağustos 2016’da gözaltına alınıp tutuklanan Nasır Yağız, Şubat 2017’de tahliye edildi. Yağız, çıktıktan sonra 5 kez gözaltına alındı, Şubat 2018’deki son gözaltısının ardından Federe Kürdistan Bölgesi’ne gitmek zorunda kaldı. HDP Hewlêr Temsilciliği üyesi olarak siyasi faaliyetlerine devam eden Yağız, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 44 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevinde. Türkiye’deki siyasi durumu, “faşist bir diktatörlüğe doğru ilerliyor” sözleriyle yorumlayan Yağız, “Demokrasi açısından durum vahim. Ortadoğu diktatörlük geleneği, şu an Türkiye’de iktidarda. Demokrasi güçlerindeki tabanda temel bir birliktelik oluşursa faşizmi geriletmek olası. Açlık grevleri, bu açıdan tarihi bir misyona ve fırsata sahiptir. Yeter ki toplumsal bir sahiplenmeyle desteklensin ve çeşitli mücadele yöntemleriyle beslensin” dedi. İmralı rejiminin uluslararası boyutları olan gayri insani bir özellik taşıdığını ifade eden Yağız, bu karşı “Kendine insanım” diyen herkesin direnişlere desten vermesi gerektiğini söyledi. İlk günkü gibi direngen olduğuna vurgu yapan Yağız, eylemini son nefesine kadar sürdürmeye kararlı olduğunu söyledi. Yağız, “Son nefesime kadar direneceğim. Onurlu bir ölüme nefes nefese gitmek, onursuzca yaşamaktan çok daha kutsal olduğuna inanıyorum. Canımı insanlık değerleri uğruna eritmekten vicdanen çok rahatım” dedi.
‘’Birlektelikler oluşur’
Tecridin kalkması durumunda halklara barış kapısının aralanacağını dile getiren Yağız, Türkiye’de ekonomik, sosyal, siyasal açıdan çözülme ve çöküşün an meselesi olduğunu ifade etti. Medya tekelinin toplumu yalanlarla, Kürt düşmanlığıyla aldattığı ve bu çöküşü sakladığını dile getiren Yağız, çözüm sürecinde olduğu gibi Öcalan’ın devreye girerek halkları bu felaketten kurtarabileceğini söyledi. Yağız, şöyle devam etti: “Tecridin kalkması; Ortadoğu halkları ve Kürt halkı için statüye dayalı demokratik özgür ve barışçıl birliktelikler yaratacaktır. Sayın Öcalan, bu çağda insanlık vicdanını temsil ediyor. Her türlü kanlı hesapları bozacak tek ses Sayın Öcalan’ın sesidir. Geri kalan her girişim, halkların kanını döküyor. İşte bundan dolayı insanlıkla örtüşmeyen tecridin kırılması gerekiyor.”
Bir şey yapmadan duramazdım
Strasbourg’daki süresiz dönüşümsüz açlık greviyle aynı gün eylemine başlayan 32 yaşındaki İmam Şiş’in eylemi 18. gününde. 2005 yılından itibaren İngiltere’de yaşayan Şiş, 2013’den bu yana da Galler’de ikamet eden bir Elbistanlı. Uzun yıllar kimliğinden dolayı ağır baskı altında olan Şiş ailesi, 1999 yılında Balıkesir’e, ardından da İngiltere’ye göç etmiş. 17 Aralık günü Strasbourg’da başlayan süresiz dönüşümsüz açlık greviyle eş zamanlı olarak Galler’in Newport kentinde açlık grevine başlayan İmam Şiş, eyleme Öcalan için başladığını söyledi. Şiş şöyle konuştu: “Direnişin İngiltere, Rusya, Almanya, Kürdistan’a yayıldığını duyduğum zaman ben de bir şeylerin yapılması gerektiğini düşündüm. Bir Kürdün böylesi bir süreçte hiçbir şey yapmadan durmaması gerektiğine inandım. Siyasi irademe yapılan haksızlığı kendime yapılmış kabul ediyorum. Bu sebepten dolayı Strasbourg, Leyla Güven, PKK’li ve PAJK’lı tutsaklarla dayanışmak amacıyla bu eylemi başlatma kararı aldım.” İngiltere’de yapılan 14 günlük uyarı amaçlı dönüşümlü açlık grevi sürecinde tek başına eyleme girme kararı aldığını söyleyen Şiş, “Vicdanlar harekete geçti. Açlık grevleri son seçeneğimizdi. Bu hukuksuzluğu Türkiye’nin tek başına yaptığına inanmıyoruz. Dünyanın gözleri önünde rol ve misyonları belli olan kurumlar görevlerini yerine getirmiyor! İmralı politikasında Türkiye yalnız değildir” dedi.
Halkımız örgütlenmeli
Direnişle tecritin kırılacağına inandığını vurgulayan Şiş, “Tüm sıkışmışlıklar direnişle atlatıldı. Bu bilinç ve duygularla, bedeni ortaya koymanın büyük bir direniş olduğunu herkesin anlaması gerekiyor. Ev ev dolaşıp herkesi örgütlemek gerekiyor. Halkımız örgütlenmeli” diyerek konuştu. Leyla Güven’in direnişini selamlayan Şiş, “Beyninde tümör olan bir yoldaşımız. Artık görüşe çıkamıyor. Bir tane seçilmiş milletvekili dünyanın gözü önünde ölüme terk ediliyor! Leyla Güven’in durumu daha riskli bir duruma gelmeden taleplerini gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu konuda CPT ve AHİM’in görevlerini yerini getirip İmralı’da tecrite son vermesi gerekiyor” ifadelerine kullandı.
Strasbourg 18. gününde
Fransa’nın Strasbourg kentinde 15 kişilik grup ile başlatılan açlık grevi eylemi 18. gününe girdi. Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde tecride karşı devam eden eyleme Avrupa’nın birçok ülkesinden de ziyaretler sürüyor. Cenevre, İngiltere, Polonya, Çekya ve Almanya’nın Pforzeim, Freiburg kentlerinden gelen ziyaretçiler, eylemi sahiplendiklerini ve desteklediklerini söyledi. Demokratik Kürt Toplum Merkezinde bir etkinlik de düzenlenerek yeni yıl karşılandı. Etkinlikte yer alan Koma Berxwedan direniş şarkılarıyla eyleme destek verdi. Yılın ilk günü Roja Sor a Kurdistanê, eylemcilerin sağlık kontrollerini yaptı. Roja Sor a Kurdistanê Başkanı Dr. Alexsandre Koroğlu, eylemcilerde kalıcı hasarlara yol açabilecek semptomlarla karşılaştıklarını belirtti. Kilo kayıplarının normal seviyelerde olduğunu belirtilirken, kilo kaybının yanı sıra eylemcilerde vitamin ve mineral kayıplarının da söz konusu olduğu kaydedildi.
Heyetlere izin verilsin
Mardin Tabip Odası (MTO), SES Mardin Şubesi, Mardin Diş Hekimleri Odası (MDHO) ve KESK Mardin Şubeler Platformu, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin açıklama yaptı. Açıklamayı kurumlar adına Tuncay Gökçen okudu. Açlık grevine giren tutukluların taleplerinin acil olarak Adalet Bakanlığı tarafından dikkate alınması gerektiğini kaydeden Gökçen, şöyle dedi: “Sağlıkçıların ve yaşam hakkı savunucularının onaylamadığı bir hak kazanma mücadelesi biçimi olmakla birlikte, tutuklu ve hükümlülerin bedenlerini ölüme götürmek üzere başlattıkları bu açlık grevinin sonlandırılması için gerekli görüşmelerin yapılmasını talep etmek görevimizdir. Yine Adalet Bakanlığı’nın ölümleri engelleyecek girişimlerde bulunmasının, görevleri arasında olduğunu hatırlatmak boynumuzun borcudur. Siyasetçiler de dahil insana ve insan yaşamına dair hassasiyeti olanları, açlık grevlerini sonlandıracak girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz. Tabip odalarının oluşturacağı bağımsız hekim heyetlerinin cezaevlerine girmesine bir an önce izin verilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bilinmelidir ki; asıl olan yaşamdır.”
HABER MERKEZİ