Diyarbakır Barosu eski başkan ve yöneticilerine 301’den soruşturma açıldı. Soruşturmayı ‘manidar’ bulan baro eski yöneticisi Nahit Eren, ‘Bu tür soruşturmalarla Diyarbakır Barosu hiçbir zaman geri adım atmaz, hak ihlallerine karşı gereken her türlü mücadeleyi sürdürecektir’ dedi
Avukatlar Kanunu düzenlemesine göre, “Avukat yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı temsil eder”. Ancak son dönemlerde birçok avukata, yaptıkları açıklamalardan dolayı soruşturma ve davalar açılmaya başlandı. En son Diyarbakır Barosu eski başkan ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Türk Ceza Kanunu’nun “Türk milletini, devletini, kurumlarını alenen aşağılama” fiilini düzenleyen 301. maddesi kapsamında soruşturma başlatıldı.
Adalet Bakanlığı’nın izni
Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yapılan şikâyet üzerine, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle Adalet Bakanlığı, Diyarbakır Barosu eski Başkanı Ahmet Özmen, Yönetim Kurulu üyeleri Mahsum Batı, Nurşin Uysal, Cihan Ülsen, Sertaç Buluttekin, Muhammet Neşet Girasun, Serhat Eren, İmran Gökdere, Velat Alan, Ahmet Dağ ve Nahit Eren hakkında soruşturma açılmasına izin verdi. Soruşturma, 2016 ve 2018’de Baro tarafından “Ermeni tehciri”, HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir’in Meclis’te “Kürdistan” kelimesini kullanması nedeniyle para cezasına çarptırılması ve Hakkâri’de SİHA’lar tarafından yapılan bombalama sonucu 2 sivilin öldürülmesine ilişkin yapılan açıklamalara açıldı.
‘Baro geri adım atmaz’
Diyarbakır Barosu eski Yönetim Kurulu Üyesi Nahit Eren, açılan soruşturmayı Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi. Diyarbakır Barosu’nun bölgede yaşanan hak ihlallerine karşı bir duruş sergilediğini vurgulayan Eren, “Diyarbakır Barosu’nun duruşu nettir. Kimden gelirse gelsin baro hak ihlallerine karşı bir duruş sergiledi. Baro başkanını bu uğurda kaybeden bir barodur. Bu tür soruşturmalarla baroya hiçbir zaman geri adım atmaz” diye konuştu. Eren, ‘Ermeni tehcirine’ ilişkin yaptıkları açıklamada, Ermeni halkının acılarını paylaştıklarına dair ifadelerin soruşturma kapsamına alındığını belirtti. Baydemir’in Meclis’te yaptığı konuşmada, ‘Kürdistan’dan geldim’, ifadesine verilen cezaya karşı baronun yaptığı açıklamanın da haklarındaki fezlekede yer alan 2. olay olduğu belirtti. Diğer soruşturma konusunun ise, 2017’de Hakkâri’de gerçekleşen SİHA saldırısında öldürülen sivillere ilişkin tartışma olduğunu aktaran Eren, “Fezleke ve soruşturmada Diyarbakır Barosunun örgüt mensuplarına yönelik terör kavramını kullanmamış olmamızı, ikincisi de ölen sivillerin aile, çocuk sahibi iş güç sahibi olan insanlar olarak belirtmemizi suç konusu yapmış” dedi.
‘Yasanın gereğini icra ettik’
İlk açılan soruşturmada suçlama konusunun 2 olduğunu, ancak soruşturmaya Adalet Bakanlığı’nın birini daha eklediğini söyleyen Eren, şunları belirtti: “Bunu fezlekelerden ve Bakanlığın izin yazısından fark ettik. Aslında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Bakanlıktan izin isterken Hakkâri raporuyla ilgili bir izin ya da vaka fezlekede yer almıyor. Bir şekilde Bakanlık o açıklamamızı da izin kapsamına alarak gönderiyor. Diyarbakır Barosu’na devletin yetkili ağızlarında da, ‘örgüte müzahir baro’ tarzında açıklamalar yapılıyor. Diyarbakır Barosu, özünde birey, insanlık, yurttaşlık gibi her türlü hakları korumak adına üzerine düşen kanunu yükümlüğünü kullanır. Bu bizim sorumluluğumuz, T.C. Parlamentosundan geçmiş Avukatlık Yasası, baroları insan haklarını savunma ve korumak yükümlülüğü altına almıştır. Biz bunun gereğini icra ettik.”
‘301’in toplumda etkisi var’
Eren, kendileri hakkında “Türk milletini, devletini, kurumlarını alenen aşağılama” fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi kapsamında soruşturma açılmasını “manidar” bularak, şöyle değerlendirdi: “Türkiye’de 301’den kaynaklı açılan davaların toplumda yarattığı bir etki var. Hrant Dink de 301’den kaynaklı yargılandı. Daha sonra bir şekilde bir suikasta uğradı. Özellikle 301’den açılıyor olması, bu tür kurumlara, toplum nezdinde hedef göstermesi adına, ülkenin batısına hedef göstermesi bakımından bir anlayış var ve bunun karşılığını da görüyoruz. Sosyal medyada paylaşımlar, tehditler sık sık yapılıyor.”
DİYARBAKIR