İstanbul Tabip Odası, gözaltına alınan 15 kişiye, sahte ‘sağlam raporu’ düzenleyen görevli Gürsoy’a bir ay meslekten alıkoyma cezası verilmesine karar verdi. Gürsoy, Kürt çocuklarına ölüme neden olacak dozda ilaç verdiği suçlamasıyla da yargılıyor
Sadiye Eser / MA
İstanbul’da 1 Mayıs 2015’te kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı’na katıldıkları için Beyin Cerrahi Salih Şahin ve 14 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 15 kişi “sağlık raporu” için Kağıthane Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Hastanenin acil servisinde görevli Doktor Burcu Gürsoy, Şahin’in de aralarında bulunduğu 15 kişiyi muayene etmeden, polis arabasından indirmeden “sağlam” raporu düzenledi. Şahin, serbest bırakıldıktan sonra Gürsoy hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yapılan suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kağıthane Kaymakamlığı’ndan Gürsoy hakkında soruşturma başlatmak üzere izin istedi. Verilen izin üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gürsoy hakkında “Görevi kötüye kullanmak” suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. 16 Mayıs 2016’da başlanan yargılama, 3 Mayıs 2018’de sona erdi. İstanbul 38’inci Asliye Ceza Mahkemesi, yargılama sonucunda Gürsoy’a “Görevi kötüye kullanmak” suçundan 5 ay hapis cezası verip, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verdi. Gerekçeli kararda; sanığın, göstericileri araçtan indirmek istemeyen polislerin sözü ile görevinin gereklerini yerine getirmediği belirtildi.
Cezaya rağmen il sağlık müdürü işlem yapmadı
Şahin’in avukatı Gülizar Tuncer, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne ve İstanbul Tabip Odası’na yazı yazarak, Gürsoy hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını istedi. Fakat İl Sağlık Müdürlüğü dava devam ederken verdiği yanıtta, “İlgili tarihli dilekçenizde belirtmiş olduğunuz şikayetle ilgili gerekli incelemelerin daha önce yapıldığı ve disiplin yönünde işlem yapılmasına gerek olmadığı kanaati belirtilmiş olup, bu aşamada müdürlüğümüzce yapılacak bir işlem bulunmadığı hususunu bilginize rica ederiz” şeklinde yanıt verdi. Ceza kesildikten sonra da Tuncer, İstanbul 38’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar ile birlikte İl Sağlık Müdürlüğüne başvurarak gerekli işlemlerin yapılmasını talep etti. Bu başvuruya ilişkin cevap veren İl Sağlık Müdürlüğü, “… Yine düzenlenen inceleme raporuna istinaden, adı geçen hakkında 657 sayılı devlet memurları kanuna göre disiplin yönünden işlem yapılmasına gerek olmadığı kanaati belirtilmiştir” dedi.
Onur Kurulu’na sevk edildi
Türk Tabipleri Birliği İstanbul Tabip Odası ise Tuncer’in Gürsoy hakkında gerekli işlemlerin yapılması başvurusunu değerlendirdi. Verilen yanıtta, “Deontolojiye aykırı davranmak, hekimliğe yakışmayan söylem ve davranışta bulunmak, usulüne uygun olmayan Adli Rapor düzenlemek, Gerçek Dışı Adli Rapor düzenlemek iddialarıyla, TTB Disiplin Yönetmeliği’nin 3/c, 3/g, 4/u, 5/g, 5/j ve 5/s maddeleri ile Dr. Burcu Gürsoy hakkında oluşturulan HUB-2335-(G-7840) sayılı soruşturma dosyası Yönetim Kurulumuzun 03 Temmuz 2018 tarihli toplantısında görüşülmüştür. 25 Nisan 2018 tarih ve HUB-2335-(G-7840)18-6151 sayılı savunma talep yazısının, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği tarafından 02 Mayıs 2018 tarihinde Gürsoy’a iletildi. Ancak aradan geçen zamana karşın Dr. Gürsoy’un savunma hakkını kullanmadığı görülerek dosyanın Onur Kurulu’na sevk edilmesine karar verilmiştir” denildi.
‘Hukuksal düzenlemeler kuralına uygun davranmadı’
Onur Kurulu’nun 23 Ekim 2018 tarihli toplantısında görüşülen dosya ile ilgili alınan kararda başvuru, İstanbul 38’inci Asliye Ceza Mahkemesi duruşma tutanakları, mahkeme kararı ile birlikte değerlendirildiği belirtildi. Kararın değerlendirme bölümünde, “Bir kişinin muayenesinin nasıl yapılacağına ilişkin evrensel kadim kurallar olduğu bilinmektedir. Bunun temeli, hastanın tek başına muayene edilmesidir. Hastanın muayene odasında kimsenin olmadığı ortamda muayene edilmesi, hekim-hasta ilişkisinin kurulmasının ilk adımı, hasta haklarına saygının ve hasta mahremiyetine verilen önemin gereğidir. Özel bir neden olmadığı sürece hastanın tek başına muayene edilmesi, mesleğin ilk temel kurallarından biridir. Hasta haklarının temeli olan tek başına muayene, gözaltında bulunan kişiler için aynı zamanda adil yargılanmanın sağlanması ve işkencenin önlenmesi için ayrıca anlam kazanmaktadır. Gözaltına alınan kişilere gözaltı süresince nasıl davranıldığı konusunu açıklığa kavuşturmak üzere gözaltına alınan kişiler ilk olarak doktor tarafından muayene edilirler. Bu nedenle muayenenin uygun ortamda doğru biçimde yapılması adli muayenenin temel kurallarından biridir. Muayene sadece hekim ve gözaltına alınan kişinin bulunduğu ortamda kişinin üstendeki giysiler çıkartılarak, kişiler tek tek alınarak yapılmalıdır. Bu muayenenin biçimi hukuksal düzenlemelerle kural haline getirilmiştir. Ancak doktor Gürsoy’un bu gerekliliğe uygun davranmadı” diye ifade edildi.
‘Deontoloji kurallarını çiğneyerek hareket etmiştir’
Gürsoy’un adli muayene adına gözaltı aracı içerisinde kişilere toplu soru sorarak, muayene etmeye çalıştığı ifadesine yer verilen değerlendirme bölümünde, “Kendisini hekim olarak tanıtan ve muayene biçiminin doğru olmadığı uyarısı yapan doktor Salih Şahin’e deontoloji kurallarını çiğneyerek hakaret ettiği, güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alınmış olmalarını kurala aykırı muayene yapmasının nedeni olarak göstererek ayrımcılık yaptığı, kişileri muayene etmeden Adli Muayene formalarını doldurduğu anlaşılmaktadır. Düzenlenen Adli raporların örneği dosyada bulunmamaktadır. Kişilerin gözaltından sonra Adli Tıp Kurumunda muayene oldukları ifade edilmekle birlikte, bu muayene sonucunda düzenlenen rapor dosyaya sunulmamıştır” denildi.
Bir ay meslekten alınması yönünde ceza verildi
Kararın sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: “Doktor Gürsoy’un 1 Mayıs 2015 tarihinde adli rapor düzenlemesi için getirilen kişileri getirildikleri, kolluk kuvvetinin kullanımında olan, araç içinde muayene etmeden, soru sorarak kişileri muayene etmeden Adli Muayene Formunu doldurmasının kusurlu olduğu, kişilere gözaltı sırasında işkence ve kötü muamele yapılıp yapılmadığı konusunda hekim olarak kendisinden beklenen mesleki katkıyı, usulüne uygun adli muayene yapmayarak sunmadığı, Doktor Salih Şahin’e hakaret etmesinin kusurlu olduğu, kişileri araç içinde toplu olarak muayene etme gerekçesini, onların gözaltında olmaları biçiminde açıklamasının kusurlu olduğu anlaşılarak, kusurlu fiili nedeniyle doktor Gürsoy’un TTB kanunun 39’uncu maddesi ve TTB disiplin yönetmenliğinin 3/c, 3/g maddeleri gereği uyarma cezasıyla cezalandırılmasına, TTB Disiplin yönetmenliğinin 4/u maddesi gereği para cezasıyla cezalandırmasına, para cezasının, fiilin işlendiği 2015 yılı için karşılığı olan bin 321 TL olarak belirlenmesine, TTB disiplin yönetmenliğinin 5/j ve 5/s maddeleriyle geçici olarak meslekten alıkoyma cezasıyla cezalandırmasına, ceza süresinin bir ay olarak belirlenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.”
‘Devlet tarafından korunuyor’
Konuya ilişkin konuşan dava avukatı Gülizar Tuncer, “İstanbul Tabip Odası mahkemenin verdiği karar gereği cezası kesinleşmiş bir hekim hakkında kendi yönetmenliklerine göre vermesi gereken cezayı verdi” dedi. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü’nün üzerine düşen görevi yapmadığını dile getiren Tuncer, “Biz açıkçası bu kadın hekimin devlet tarafından korunduğu düşüncesindeyiz. Normal koşullarda onunla ilgili bir ceza davası sonuçlanmışsa ve kesinleşmişse karar işlem yapması gerekir. Çünkü ilk başvuru yaptığımızda bize gönderdikleri cevapta davanın devam ettiğini belirtmişlerdi. Dava sonuçlandı. Ceza kesinleşti. Ondan sonraki aşamada artık yapılması gereken bellidir. Onunla ilgili açığa alma, bir süreliğine de olsa Tabip Odasının verdiği karar gibi ceza vermesi ya da ne yapması gerekiyorsa onu yapması gerekiyordu. Bunu yapmadılar. Mahkemelerin verdiği cezasızlık politikası gibi idari birimlerde yürütme organları da cezasızlık politikasını sürdürüyor. Bu hekimler suçlu olsalar da, meslek etiğine uymasalar da ve mesleki sorumluklarının gerekliklerini yerine getirmeseler de hekimlik görevini yerine getirecek diyorlar. Hiçbir şey olmamış gibi. Bunu böyle istiyorlar. Çünkü bu bir devlet politikası” diye konuştu.
Kürt çocuklarına yüksek dozda ilaç verdiği iddia edilmişti
Öte yandan, 2016 yılında da, S.G., İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, Doktor Burcu Gürsoy’un “Çocukların ölümüne neden olacak yüksek dozajda ilaçlar verdiği” ve “Diplomasının sahte olduğu” iddiasında bulunmuştu. S.G., savcılığa verdiği ifadesinde, “Nüfus cüzdanı kaydında, Doğu ve Güneydoğu kökenli kişileri sevmiyorum, onları tespit ettiğimde özellikle bebek ve çocukları, yaşları büyüdüğünde ağır hastalık geçirmeleri ve ölmeleri için yüksek dozda antibiyotik yazıyordum’ diyordu” demişti. Bu iddialar üzerine başlatılan soruşturma devam ediyor. Dosyanın akıbeti ise bilinmiyor.