Ersin Çaksu
Rusya ile geliştirdiği konjonktürel ittifak sonrası sık sık ABD’ye “Suriye’den çık” diye seslenen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’nin çekilme kararı sonrası, elindeki biricik argümanı kaybetmişçesine birden “Çekilmek için acele etmeyin” demeye başladı. ABD’nin “Astana’nın fişini çekme zamanı geldi”açıklaması ve akabinde ABD Başkanı Donald Trump’ın çekilme kararıyla boşluğa düşen Türkiye, Rusya ile ABD arasında tutum belirlemeye çalışırken, bir yandan da Minbic sınırına yoğun askeri sevkiyat yaptı ve harekat sinyalleri verdi.
ABD’nin çekilme kararıyla ortaya çıkan yeni siyasi atmosferde Suriye sahasındaki tüm güçler pozisyon belirlemeye çalışırken, Türkiye’nin tehditlerini gören Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi ile Suriye hükümeti Rusya’nın da dahli ile bir dizi diplomatik görüşme gerçekleştirdi. Qamişlo, Hymeymim Üssü, Şam ve Moskova’da yürütülen görüşmeler sonucu Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi ile Suriye hükümeti “ortak tehdit” olan Türkiye devleti ve ona bağlı gruplara karşı ortak tutum geliştirme üzerinde zımni bir anlaşmaya vardı.
Bu görüşmelerin sonucu olarak da rejim güçleri, tehditlerin yoğunlaştığı Bab’ın Erima kasabasına gelerek, bölgenin öz savunma güçleri olan El Ekrad Cephesi, Bab Askeri Meclisi ve Minbic Askeri Meclisi ile ortaklaşmaya gitti. Minbic’in kuzeyine, yani Sacur suyuna doğru Cerablus ile sınır olan bazı bölgeleri de kapsayan bu anlaşma Rusya’nın bilgisi ve dahli ile gerçekleşti ve şu anda Erima’da üç bayrak (Rusya, Suriye ve El Ekrad Cephesi bayrakları) dalgalanıyor.
Bu hamle Türkiye’den bir heyetin (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın) Moskova ziyareti öncesine gelmesi itibariyle “kritik bir hamle”olarak kayda geçti. Heyetin ziyareti başlamadan hemen önce Rusya Devlet Başkanlığı Sarayı Kremlin’den “Minbic’in kontrolünün Suriye ordusuna geçtiğini doğruladık” açıklaması geldi. Kremlin’den yapılan bu açıklama,aslında biraz da Rusya’nın tutumu hakkında ipuçları verse de Türk heyetinin çantasında hangi önerilerin olduğu ile hakkında bilgi vermiyordu. Bir buçuk saat süren görüşmede, Türkiye’nin Minbic konusunu gündeme getirdiği ve Rusya’ya daha önce yapılan Cerablus-Ezaz-Bab ve Afrin pazarlıklarına benzer kimi öneriler götürdüğü belirtiliyor.
Edinilen bilgilere göre; Türk heyeti Rusya’ya; “Türk ordusu ve muhalif grupların kuzeyden Minbic kent merkezine 3 ile 5 kilometre kadar inmesi”, “Suriye ordusunun da güneyden 3 ile 5 kilometre kadar Minbic kent merkezine kadar yaklaşması”, “Minbic’de Özgür Suriye Ordusu’nun siyasi kanadının da içinde olduğu yeni bir yönetimin oluşturulması”, “Kürtlerin kentten çıkarılması” gibi bir dizi öneri götürdü.
Türk heyetini buna karşılık İdlib’i pazarlık masasına yatırdığı ve “Rejim güçlerinin İdlib’in güneyinden 15 kilometre kadar ilerlemesine göz yumacağı” ve “Minbic-Bab Halep yolunu rejimin denetimine vereceği” yönünde taahhütlerde bulunduğu belirtiliyor.
Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn gibi Arap ülkelerinin bir bir Suriye ile diplomatik ilişkilere başlaması ve Suudi Arabistan’ın Şam’la diplomatik faaliyetlere hazırlandığı bu süreçte Türk heyetinin bu yönde de adımlar atacağı konusunda Rusya’ya vaatlerde bulunduğu ifade ediliyor.
Türk heyetinin önerilerini dinleyen Rus heyetinin ise Türkiye’nin özellikle ABD’nin çekilme kararı sonrası ABD’ye yaptığı “çekilmek için acele etmeyin” çağrısı ve Rus S400’lerine karşı Patriotların alınmasına yeşil ışık yakılmasından dolayı teklife temkinli yaklaştığı tahmin ediliyor.
Öte yandan Türk heyetinin 8 Ocak’ta ABD’nin başkenti Washington’da yapacağı görüşmenin sonuçlarını da görmek isteyen Rusya’nın Türk devletinin yaptığı öneriler karşısında bekle-gör politikasını tercih ettiği ifade ediliyor. Yani Rusya Türk devletinin elini iyice görmek istiyor.
Çavuşoğlu, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Biz Astana garantörleri olarak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini savunuyoruz ve bunlara halel getirecek tüm çabalara da karşıyız” sözleriyle Rusya’ya güvence vermeye çalıştı.
Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, “Suriye’de terörist tehlikesini ortadan kaldırmak için birliklerimizin koordinasyonu konusunda mutabakata vardık” sözleriyle “bekle-gör”politikasını yeğledi.
Bu arada çekilme kararı hala şüphe ile karşılanan ABD ise son günlerde Minbic’deki devriyelerini arttırdı. Daha önce Minbic ile Türk devleti ve ona bağlı grupların denetimindeki Cerablus ile sınır olan Sacur suyunda devriye atan ABD, son günlerde Minbic merkezde de devriye atmaya başladı. ABD’nin Minbic’de havadan ve karadan trafiğini yoğunlaştırması, niyetlerine ilişkin kimi şüpheleri de beraberinde getiriyor.