Ekonomideki krizle birlikte işten atılan, güvencesiz çalışmaya mahkum edilen ve alım gücü yarıya düşen işçiler, 2018 yılında alanlardaydı.
Mevcut hükümetin iktidara geldiği 2002 yılından bu güne çalışma yaşamında esas aldığı sermayedarın güvenliği ilkesi neticesinde, işçiler sermayedar karşısında güçsüzleştirilerek, patronların insafına terk edildi. Özellikle 2013 yılında başlayıp, Nisan 2018’de kur krizine daha sonra ki dönemlerde daralmaya başlayan ekonomi ile birlikte, işçi ve emekçiler yine hedef seçildi.
Ekonomik krizin derinleşmesi ile ücretleri eriyen işçiler, yüzde 25’i aşan enflasyon oranı karşısında çalışanların alım gücü yarı yarıya düştü. İşçi sınıfı ise tüm saldırılara karşı başta grevler olmak üzere birçok eylem yolu seçti. 2018 yılında binlerce işçi dayatmaya karşı alana çıkarken, Flomar, Tariş, Çargill, İzban, TOKİ, başta olmak üzere birçok iş yerinde işçi eylemleri ise sürüyor. Baskı, gözaltı ve tutuklamalara rağmen 2018’yılında emeğin şövalyeliğini üstlenen işçiler, verili durumdaki direnişlerini daha güçlü şekilde 2019’yılına taşıyacaklarını söylüyor.
‘Direnişimizi yeni yıla da taşıyacağız’
Kozmetik firması olan Flormar, Gebze’deki fabrikada sendikalı oldukları için 120 işçiyi işten çıkardı. 218’inci gününe giren Flomar eylemcilerinden biri de işten çıkartılan Bahar Keleş. Verdikleri mücadeleyi zaferle taçlandıracaklarını söyleyen Keleş, “mücadelemizin yazı ayrı, kışı ayrı bir zorlukla geçiyor. Ama zor bir süreç olmasına rağmen kazanacağız. Çünkü biz yanlış bir şey yapmıyoruz. Direnişle birlikte çok şey öğrendik. Direniş ile birlikte daha fazla hak sahibi olunabileceğini gördük. Onun için direnişimizi yeni yıla da taşıyacağız. Hakkımızı alıncaya kadar sürecek” dedi.
‘Örgütlü bir mücadele ile sonuca varabiliriz’
TARİŞ fabrikasında yaklaşık 5 buçuk yıldır çalışan Mahmut Mora, ise 52’inci günü geride bırakan Tariş İşçi eylemine ilişkin şunları söyledi. “Hükümetin işçilere yönelik tutumu sağlıklı değil. İşçilerin anayasada var olan hakları korunmuyor” dedi. İşçilerin kendilerine yönelik saldırılara karşı birlik içerisinde mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Mora şöyle devam ediyor; “Tarih bize gösterdi ki hiçbir işçi tek başına hakkını elde edemiyor. Onun için örgütlü bir mücadele ile sonuca varabiliriz. Biz bu mücadeleye gönül verdik ve sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
‘2019 yılında da direnişimiz devam edecek’
2018 yılına damgasını vuran işçi eylemlerinden biride Tekgıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkartılan 14 Cargill işçisinin eylemi oldu. Gemlik- İznik yolu üzerindeki fabrika önünde 255 gündür direnişini sürdüren işçiler de “mücadeleye devam” diyor. Tekgıda-İş Sendikası Örgütlenme Sorumlusu Suat Karlıkaya, “2019 yılı işçi ve emekçiler olmak üzere herkes için çok zor olacak. Ve yine hedef seçilecek kesim işçi ve emekçiler olacak. Biz sonuna kadar mücadeleyi sürdürmek durumundayız. Bu mücadele birkaç insansın mücadelesi değil, işçi sınıfına yol olabilecek bir mücadele. Faturası emekçiye kesilmek istenen bu krize karşı, işçiler, 2019 yılında da dayanışma içerisinde mücadeleye devam diyecek. Devam etmek zorundayız. Çocuklarımıza güzel bir ülke bırakmak için, bedeli ne ise bunu ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Mücadeleye devam edeceğiz’
Ankara’nın Mamak ilçesindeki TOKİ 2’nci Etap konut inşaatı şantiyesinde iki yıldır maaş alamadıkları için eylem yapan ve eylem yaptıkları alanın polis tarafından basılarak çadırlarına ve yataklarına el konulan TOKİ eylemcilerinin eylemleri ise 22 Kasım gününden bu yana devam ediyor. Eylemci Doğukan Özkaya, “Emek verdiğimiz alan şuanda bize yasaklanmış durumda. Paramız verilmediği için direnirken, birde polisler bizim çadırları yıktılar. Yine eylem yaptığımız için Kabahatler Kanunu’na muhalefet ettiğimiz gerekçesi ile para cezası kesiyorlar. Her eylem yaptığımızda bizi gözaltına alıyorlar. Ama değil 10 defa 100 defa bizi gözaltına alsalar bile mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Bizim için esas olan mücadeledir’
İzmir’de zam teklifleri kabul edilmediği için grev kararı alan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) ortaklığı ile işletilen İZBAN işçilerinin grevi ise 20’inci gününde devam ediyor. Sendikanın Şube Yönetim Kurulu üyesi Celal Dağaşan, şöyle konuştu: “Genel olarak şuanda İzmir’de 26 bin belediye çalışanı sırayla sözleşme imzalayacak. Fakat şuan hiç kimse sesini çıkarmıyor. Sadece 343 İzban çıkışlı işçinin sırtına yüklenmiş durumda. Tüm işçilerin bir birini desteklenesi lazım. Yani sıra bize gelince çıkardığımız sesin bir anlamı olmuyor. Önemli olan sıra gelmeden birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmeli. Bu bilincin Türkiye’de gelişmesi lazım. Biz eylemlerimize devam edeceğiz. Yine eylemlerimizi siyasete bulaştırmadan bunu yapacağız. Şu anda İzban’ın yüzde 50’si Devlet Demir Yollarında, yüzde 50’si belediyede. Belediye tarafı CHP, Devlet Demir Yolları tarafı AKP. İkisi de bizim için aynı. Bizim için esas olan mücadeledir.”
Kaynak: MA