Neden çok önemli bir çalıştaydı ile başlamak doğru olur. Söylemden öteye gitmeyen ve dillerden düşmeyen toplumsal ekoloji anlayışının pratikte yaşam bulması adına atılmış en önemli adım olarak değerlendirebiliriz.
Başka bir belediyeciliğin mümkünlüğünü ortaya koyan bu yaşam bilgisi, deyim yerindeyse çok ön açıcı bir çalıştay oldu. Geleceğin belediyecilik anlayışının açığa çıkmasını sağladı.
İktidarların otoriter, baskıcı, kapitalist yöntemlerle toplumun demokratik kazanımlarına karşı birey toplum ve doğaya saldırısının önüne geçebilecek en önemli kurum olan belediyecilik anlayışına vurgu yapıldı.
Ekolojik belediyeciliğin ilk örneklerini yaşama geçirmeye çalışan, vekil olmasına rağmen hakları gasp edilen ve hala tecride karşı açlık grevi ile mücadele veren Leyla Güven’e adanması ayrıca çok değerliydi.
Halkın iradesinin gaspı olarak kayyım atamalarının yanlış olduğu temsiliyet ve seçilme hakkına aykırı olduğu da öne çıkan başka önemli bir gündemdi.
İklim krizi ve gerçeği, alternatif üretimler, ekosistem ve sucul alanlar ile kent ve kentleşme başlıklarında oturumlar yapıldıysa da sistemin bütüncül saldırılarına karşı birçok başlıkta öneriler ve kararlaşmaların yaşandığı bir çalıştay oldu.
Özelleştirme ve taşeronlaştırmaya son verilmesi, daha önce özelleştirilen bütün hizmetlerin geri alınması için çalışmalar yapması gerekmektedir. Halkçı ve sosyal belediyecilik anlayışına uygun olarak hizmetlerin piyasalaştırılmasına ve kâr aracı haline getirilmesine son verildiği, hizmetlerin halka ucuz, kaliteli ve sürekli bir şekilde ulaştırıldığı bir yerel yönetimden yana olduğu belirtildi.
Sistem belediyeciliğinin dayandığı yandaşa sermaye aktarmanın motorize gücü olan asfalt-beton ve imar artışı belediyeciliğine karşı sınırlama hatta durdurma kararı alındı.
Kent hakkı ve barınma hakkının mülkiyet odaklı, rant merkezli politikalar yerine ucuz, sağlıklı, iklimi ve doğayla barışık politikaların öne çıkması gerektiği,
Su varlıklarının korunması tüm canlıların yaşam hakkı olduğu ve ücretsiz, ulaşılabilir bir varlık olması ve su havzaları politikalarının halkla birlikte yapılması gerektiği,
Belediyeler üretici ve kentlinin ortak olacağı kooperatiflerin kurulmasını örgütlemeli, kaynak ayırmalı, yerel tohumlarla gıdada kendine yetebilen bir kent modeline geçerek tarım şirketlerine boyun eğmeden, halkına ucuz, sağlıklı gıda sunabilen politikalar oluşturması,
Toplu ulaşımın ücretsiz olması ve aşırı kâr hırsını besleyen fosil yakıt tüketimini artıran karbon salınımını artıran araç odaklı ulaşım politikalarından vazgeçilerek hafif raylı sisteme hızlı bir şeklide geçilmesi,
Komünal temelde üretim yapan komün ve kooperatiflerin desteklenmesi, kadının üretimde ve yaşamın her alanında özgür ve eşit temelde hareket etmesi,
Katılımcı demokrasi ve yurttaşlık temeli katılımın sağlanması ve halk ile belediye arasındaki iletişimin sağlanması ve halkın kentine dair kararlarda yer almasını sağlayan bir belediyecilik anlayışının oluşturulması için belediyelerin çalışmalar yapması gereği kararlaştırıldı.
Kadınların yerel yönetimlerde etkin olması için, eşit temsilin esas alınması gereklidir. Sosyal, ekonomi ve belediye yönetim alanlarında kadın emeğinin korunup desteklenmesi talep edildi.
Yerel seçimlerde ekolojik bir belediyecilik siyasetini ortaya koyacak adaylar görmek istendiği ve bu yönlü çalışacak belediyelerin destekleneceği deklare edilerek çalıştay sonlandırıldı.