”Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için yargılanan TTB’li hekimler, barışı savunmaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi. Hekimlerin avukatları ve baro başkanları yaptıkları savunmalarda, barış talep etmenin suç olmadığını ve kendilerinin de bu talebin arkasında olduklarını kaydetti.
Afrin’e yönelik operasyon sırasında, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması nedeniyle Merkez Konsey (MK) üyelerinin yargılandığı davanın duruşması Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti.
Savunma yapan TTB eski MK Üyesi Dr. Hande Arpat, kadın ve çocuk sağlığını gözeterek açıklamada bulunduklarını anımsattı. Arpat, “Hayatım boyunca terör örgütünü desteklemedim. IŞİD’e karşı her zaman karşıt bir noktada durdum. IŞİD’e karşı paylaştığım videolar örgüt propagandası olarak soruşturmaya konu edilmiştir. Bölgede barbarlığa karşı nefsi müdafaayla mücadele eden Süryani, Ezidi, Nadia Murad’ı ödüllendirmiştir. Nadia Murad’tan farklı bir duruşum yoktur. İddianamenin sunduğu bağlamından kopuk olduğunu söylüyorum. Kadın ve hekim olarak her türlü şiddet ve savaşın son bulmasını istiyorum” diye sözlerini sonlandırdı.
‘Tarih haklıları yazar’
TTB MK Üyesi Yaşar Ulutaş da, “Dün hekimliği, sağlığı ve barışı savunduk. Şiddet tüm yoğunluğu ile kendini hissettirmektedir. Okulda öğretmenler, hastanede hekimler, adliye avukatlar şiddete maruz kalmaktadır. Komşumuz Suriye’de yaşananlar 3,5 milyon Suriyeliyi mülteci konumuna getirmiştir. Savaş sadece devletlerarasında olmamaktadır. Yerleşim yerlerinde olmaktadır, çocuklar ölmektedir” dedi. Ulutaş, “Herhangi bir örgütle bağım, bağlantım yoktur. Her zaman terörün karşısında olmuşumdur. İnsanı ve insanlığı hedef alan her şeyin karşısında oldum. Tarih bizden yana ve haklıları yazar. TTB’den illegal örgüt ne de bizden illegal örgüt destekçisi çıkar” ifadelerini kullandı.
‘Barış’tan vazgeçmeyeceğim’
TTB MYK Üyesi Selma Güngör de, savunmasında şunları söyledi: “Hekimler kendilerini tüm insanlığın hekimleri olarak görür. İnsana karşı sorumluluğumuz anne karnına düşünce başlar sona erinceye kadar devam eder. Savaşların farklı yönlerini biliriz. Doğmasına yardım ettiğimiz, yaşatmak için uğraştığımız insanların cephelerde öldüğünü gördük. İyileştirdiğimiz yaralıları ölmek-öldürmek üzere gönderildiğini gördük. Yaşananlar göçlerin sorunlarına hala tanıklık ediyoruz. Bu nedenle savaş bir halk sağlığı sorunudur ve önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Savaşın ne olduğunu ve barış içinde yaşamanın bir halk olduğunu biliyoruz. Barıştan ve barış istemekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim.”
‘Yaşam hakkını savunduk’
TTB MK Başkanı Sinan Adıyaman ise, şu ifadeleri kullandı: “Bütün çabam insanların daha sağlıklı ve sakat olmadan yaşamını sürdürmesi içindir. Merkez Konsey’inde görevli bütün arkadaşlarım görevlerini fiilen yapan insanlardır. İnsana dair, insanın sağlığına dair çalışıyoruz. Ne kimsenin propagandasını yaptık ne de suç işledik. Yaşam hakkını savunduk. Savunduğu değerlerle buluşan herkesle hareket eder ama kimsenin arka bahçesidir. Suçlamaları ret ediyor beratımızı talep ediyorum.”
‘Hedef gösterildi’
Hekimlerin savunmaları ardından tüm müvekkiller adına avukat Ziynet Özçelik söz aldı. Suçlamaların kabul edilemez olduğunu söyleyen Özçelik, “Bu suçlamalar hangi kanıtlar üzerinden yapıldığına bakıldığında savcılığı ceza ilkesine aykırı soruşturma yürüttüğü görülüyor. Emniyet tarafından gerçek dışı başka kurgu ve düşünüş biçimleriyle suçlu örüntüsü ve görüntüsü yapılmaya çalışılmış” diye belirtti.
24 Ocak’ta yapılan açıklama ardından müvekkillerinin Başbakan, Cumhurbaşkanı ve bakanlar tarafından hedef gösterildiğini, tehdit edildiğini ancak hiçbir cumhuriyet savcısının bunlara dair harekete geçmediğini hatırlatan Özçelik, ekledi: “Soruşturma öncesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gittim. 29 Ocak günü hem öğlen hem de sabah gittim. Ertesi gün saat 6’dan itibaren mesajlar düşmeye başladı. Evlerine gidilmiş, ellerine kelepçe takılmıştı. Toplum nezdinde sanki kaçarken yakalanmış suçlular görüntüsü oluşturmaya çalışılmıştı.”
Kanaatler üzerine kurulu iddianame
Ardından söz alan avukat Mustafa Güven, “İçişleri Bakanı’nın suçlaması olduğu bir yerde polis kanıtsız iddialar sunmaktadır. Ne yapsınlar mecburlar. Biz onları boş verelim bir eylemin suç olup, olmadığını nasıl tespit ederiz. Yasallık unsuru dışında elimizde bir veri yok. İddianame de olan şeylere baktığımızda kitapların özetleri var. Kitap özetlerinden oluşan bir iddianame var. Kitaplar içerisinde çıkan bilgiyle mi propaganda yapılıyor. Bir çorba oluşturulmuş vaziyette. Bu çorbada hukuken hürmet edeceğimiz bir şey yok. Eylem değil kanaatler yargılansın istiyorlar. Yasallık üzerinden değerlendirmemiz gerekir” dedi.
Hekimlere destek için Ankara, İstanbul, Antalya, Adana ve Mersin Baro Başkanları da mahkemede hazır bulunarak, barışı savunmanın suç olmadığını vurguladı..
Duruşmaya ara verildi.
Kaynak: MA